Ceza İnfaz Kurumları personeli olarak, Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü'nün Meclis'e sunduğu, 15/01/2013 tarih ve B.02.0.KKG.0.10/101-401-252 sayılı Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Tasarısı'nın muhtevasını okumuş bulunmaktayız. Öncelikle, Ceza İnfaz Kurumlarının kanayan yarası olan, iki başlı yönetimin doğurduğu problemleri gidermek adına, yapılan bu çalışmayı çok yerinde görüyor ve Adalet Bakanlığı'nı böyle bir girişimin öncüsü olduğu için kutluyoruz. Yalnız anlamakta güçlük çektiğimiz bazı hususları dile getirmek istiyoruz. İlgili tasarının, Bakanlar Kurulu'na sunulduğu taslağında yer alan; Ceza İnfaz Kurumu çalışanlarının özlük haklarını düzenleyen maddelerin tasarıdan çıkarılmış olduğunu hayretle öğrenmiş bulunmaktayız. Taslaktan çıkarılan İnfaz ve Güvenlik Tazminatı başlıklı 19. Madde ile Ceza İnfaz Kurumu çalışanlarına Fiili Hizmet Zammı öngören, Değiştirilen ve Kaldırılan Hükümler başlıklı 22. Maddenin 10. fıkrasının tasarıdan çıkarılmış olması, biz çalışanların bu konudaki inancını sarsmıştır. Sayın Adalet Bakanı, verilen her gensoruya, uzatılan her mikrofona ve sorulan her soruya verdiği cevaplarda özetle; "Dış Güvenlik Yasa Tasarısı Meclise sevk edilecek ve bu tasarıyla birlikte İnfaz Koruma Memurlarının özlük hakları iyileşecek ve beklentileriyle buluşacaklar" diyordu. Yetkili organlarımız, bizim özlük problemimizin sadece bireysel silahlanmayla ilgili olduğu kanaatine varmış olacaklar ki sadece o konuda bir düzenleme yapmışlar. Sanıyoruz ki Gazeteciler kadar yıpranmadığımız için tasarıdan Fiili Hizmet Zammı hükümlerini çıkarmışlar. Bayramlarda anamızla babamızla bayramlaşabildi?ğimizi, gecenin bir yarısı kendini kesen bir adama müdahale etmek için görevde olmayan Kurum çalışanlarının bile göreve çağrıldığını düşünmemişler. Gece yarılarına kadar yerel mahkemelerden ve Yargıtay'dan gelecek tahliyeler sonrası, hükümlü ve tutukluyu tahliye etmek için ekstra çalıştığımızı, tahliye olan şahsı, mağdur olmasın diye cebine para koyup, kendi şahsi arabalarımızla şehir merkezlerine bıraktığımızı düşünmemişler. Sürekli dramlara maruz kalmamızı, anamızla, babamızla bayramlaşamadığımızı, sosyal hayatımıza ait ne varsa dışarıda bırakmak zorunda kaldığımızı, sürekli potansiyel suçlu muamelesi görmemizi, her dizide, her filmde, işkenceci, tecavüzcü, rüşvetçi gibi gösterilmemizi ve bu durumun birçok personelimizi sosyal hayatında, mesleği sorulduğunda cevap veremeyecek duruma düşürüyor olmasını yıpranma sebebi olarak görmemişler. Sürekli teröristlerden, mafya elemanları tarafından tehditler almamızı, bazı mahpusların, sırf mevzuata uygun hareket etmemizden dolayı, hakkımızda yazdıkları en saçma iftira dilekçelerinde bile sanık sıfatıyla Savcıların ve Hakimlerin karşısına çıkıp ifade vermemizi, hayatın olağan akışının içinde görmüşler. Benzer görevleri yürüttüğümüz bir polis memurunun günümüzde yaklaşık 2500 TL maaş alması ve tasarının yasalaşması sonrasında görevini teslim alacağımız Uzman erbaşların maaşının yine 2250-2500 aralığında olması, mevcut durumda 1600-1700 TL olan maaşlarımızın iyileştirilmesi noktasında yeterli referans olmamış, yine tasarının kanunlaşmasıyla birlikte görev risklerimizin ve iş yükümüzün artması, iyileştirme sebebi olarak görülmemiş, nihayetinde de İnfaz ve güvenlik Tazminatı başlıklı madde tasarıdan çıkarılmış. Adımız görevimiz güvenlik ve kolluk hizmetleri sınıfına ait olmasına rağmen, Genel İdari Hizmetler sınıfında olmamızı uygun görmüşler. Ama sanki güvenlik sınıfındaymışız gibi sendika kurma hakkımızın olmamasını da yerinde görmüşler. Fazla mesai de yapmadığımızı düşünmüşler. Empati kurarken o kadar zorlandık ki ancak bu kadar yazabildik. Artık lütfen bu sesi duyun. Bu tasarıyla birlikte, müthiş bir yıkıntı içindeyiz. Mesleğimize daha fazla aidiyet duygusu duyabilmemiz için tasarı taslağında bulunan ve bizim özlüğümüzü düzenleyen hükümlerin geri getirilmesini istiyoruz. Ceza İnfaz Kurumları Personeli >> ÖSYM'den açıklama 28.01.2013 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "2013 YGS başvurusu yapamayanlara bir şans verilemez mi?" başlığı altında, bir grup öğrencinin talebine yer vermişti. Konu ile ilgili olarak, ÖSYM Basın Müşavirliği'nden gelen açıklama şöyle: "Malumunuz olduğu üzere, 2013-Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemine (2013-ÖSYS) başvurular, 02-15 Ocak 2013 tarihleri arasında yapılmış ve sonlandırılmıştır. Başvuruların zamanında yapılmasına yönelik olarak, birçok defa ÖSYM web sayfasından ve diğer iletişim araçlarından, sürenin uzatılmayacağına yönelik uyarılarda bulunulmuştur. Bu kapsamda, 2013 ÖSYS'ye 1.923.033 aday başvurusunu tamamlamıştır. Merkezimizce 24 Mart 2013 günü yapılacak olan 2013-YGS'ye ilişkin hazırlıklar başlatılmış olduğundan ve belirli bir işlem-zaman çizelgesi kapsamında yürütüldüğünden, sürenin uzatılması mümkün değildir. ÖSYM sınavlarında insan inisiyatifini mümkün olduğunca minimize etmek amacıyla, sistemler otomatize edilmiştir. Bu bağlamda 15 Ocak 2013 saat 23:59 itibariyle aday kayıt sistemi kapatılmış ve bina atama süreci başlatılmıştır. Takdir edersiniz ki 120.000 adet salonun kullanılacağı bir sınavdan önce, salonların tespit edilmesi işi zaman almakta ve oldukça önem arz etmektedir. Diğer taraftan adayların ÖSYS başvuruları için verilen süre 15 gündür ve 24 saat boyunca kayıt yapma imkânı adaylara sunulmuştur." >> Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00