Cezaevi Katipleri ve Cezaevi Dış Güvenlik Yasası

A -
A +

Yetkili organlar, sürekli "personel rejimi", "eşit işe eşit ücret", "ücret adaleti", "gelir adaleti" gibi tabirleri dillendirir, ama bunun gereği bir türlü hakkıyla yapılmaz. Cezaevi personeli deyince, sadece İnfaz Koruma Memurları ilgililerin aklına gelir. Adalet Personelimizin en uysal, sessiz çocuğu Cezaevi Katipleri, yıllarca büyük bir umut içerisinde, "farkına varılır, çok çalışanla az çalışan görülür, hak edenin hakkı teslim edilir, geç de olsa adalet tecelli eder, bize de adalet gelir" hayaliyle bekleyip durdular. Onlar vicdan ve cüzdan nutukları atamadılar, açılışlar veya benzer merasimlere hiç katılamadılar, oralarda hiç temsil de edilemediler. İşleri vardı yetiştirilecek... Adalet kuruldu kurulalı, kimseye sessiz çığlıklarını da duyuramadılar. Adeta onlar "adalet" içerisinde adaletsizliğe mahkûm edilmiş oldular... Yıllarca "Cezaevi Personeli" denilince, cezaevleri çalışanlarından sadece Müdürler, İnfaz Koruma Memurları, sosyolog, psikolog, sağlık memuru anlaşıldı. Cezaevi personeline zam, özlük haklarının düzeltilmesi, gibi konular basın yayın organlarında yer almışsa, bilinmelidir ki bu sadece Cezaevi Katibi dışında herkesi ilgilendiriyordu. Lisans diplomasına sahip olmalarına rağmen, birçok görevde yükselme sınavlarına alınmıyorlar, görevde yükselme yönetmeliğinde unvanları bulunmadığı için hiçbir iyileştirmeden yararlandırılmıyorlar, kadroları dahi bulunmadığı için ek tazminattan mahrum kalıyorlar, mesai saatleri dışında çalışmalarına rağmen fazla mesai parası ve nöbet parası alamıyorlar, mahkûmla karşı karşıya gelmelerine rağmen diğerleri gibi iş riski ücreti de almıyorlar. Kendilerine ulaşılması gereken bir hedef dahi bırakılmamış. Elbette değişik isimler altında yapılan iyileştirmeler herkesin hakkıydı, sevindiler, saygı duydular, ama kendileri sadece unutuldular. Yapılan iyileştirmelerde ve birtakım oluşumlarda hep sessiz kaldılar. Onlar sanki bir üvey evlattılar. Onlar Cezaevinin bütün işlerinden anlayan, Müdürlerin âdeta koluydular. Hafta sonu tutuklu yakalanmış, tahliye olacakmış, gece yarısı cezaevinde olay olmuş, Bakanlığa faksla bilgi verilecekmiş, Pazar günü açlık eylemine başlayan mahkum varmış, ya da başka işlemler yapılacakmış... Fazla mesai parası, nöbet parası da almıyordu ama dert onların derdiydi, yılmadılar. Mahkemelerde davacı sandalyesine oturdular, on binlerce dosyanın tozu ciğerlerinde, bütün sorumluluklar sırtlarındaydı, yıkılmadılar. Hem kararlar verdiler işlem yaptılar, hem mahkeme kararları uyguladılar, infaz ettiler; Hakim Savcı gibi disiplin soruşturması açtılar, yürüttüler, karar verdiler, infaz ettiler; mahkumların hem anası hem babası oldular, yiyecekleri, giyecekleri ve her türlü problemleri ile ilgilendiler. Günde on beş saat çalıştılar, Cumartesi Pazarlarını cezaevlerinde geçirdiler. Bakanlığımız maaşlarımıza zam veremeyebilirdi, önce vatan diyordu, ama bir lisans mezunu olarak hak ettikleri görevde yükselme sistemi de yoktu. Niçin yönetmeliklerde unvanları bulunmuyordu? Neden ek tazminattan diğerleri gibi yararlandırılmıyorlardı, niçin fazla mesai ücreti ödenmiyordu, niçin ayırımcılık yapılmış ve niçin hedefsiz kalmıştı? Bir türlü sonlandırılmayan çalışmalar nasıl olsa devam ediyordu. Bunun için Cezaevi Katipleri ümitsiz olmayacak, yine çalışacak, yine müdürlerinin sağ kolu olmaya devam edecek. Dış güvenlik yasası çıktı çıkacak ama içerisinde Cezaevi Katipleri yok, yine cezaevlerinde en az maaşı almaya devam edecek. Tek temennimiz, adliyelerde görevli bulunan zabıt katiplerine ödenen özel hizmet tazminatlarının aynen bize de uygulanması.... Cezaevi Katibi > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.