Millî Eğitim Bakanlığı'na; Aslında bu yazıyı yazmayacaktım. Ta ki 21 Nisan tarihli gazetenizin 3. sayfasındaki "Geleceğin Meclisi" başlıklı yazıyı okurken gözleri dolan 5. sınıf öğrencisi oğlumun "Ben onlardan daha iyiydim" dediğini duyuncaya dek. Çünkü oğlum, devlet protokolüne sembolik olarak oturacak 8 asil, 8 yedek toplam 16 öğrenciden biri olarak, önce okulundaki, sonra ilçedeki ve son olarak da ildeki seçmelerde başarılı olmuştu. Hatta seçmelerden sonraki görevlendirme toplantısına öğretmeni ile birlikte çağrılarak birkaç gün içerisinde "nerede görevlendirildiği, asil mi yedek mi olduğu bildirilecek" denmişti. Bunun üzerine, her gün "şuraya gidersem şöyle konuşacağım, buraya gidersem bunu söyleyeceğim" diyerek, tam üç hafta geçti. Ama ne okula, ne öğretmenine hiçbir bilgi ulaşmayınca sonucu öğrenmek için ilgili şube müdürlüğü (İzcilik ve Protokol Müdürlüğü) ile görüşmeye gittiğimde, söz konusu seçme komisyonunda görevli olduğunu söyleyen bir bayan tarafından "Gölbaşı'ndaki öğrencilerin yetersiz bulunduğu ve bu sebeple seçilmediği" söylendi. Oysa, son görüşmede seçme değil görevlendirme yapılacaktı ve oğlum yapılan tüm seçmelerde başarılı olmuştu. Neden böyle bir şey yapıldığını sorunca, "müdürün talimatı" dendi, ilgili şube müdürüne sorunca da "komisyonun takdiri" dendi. "Niye zamanında haber vermediniz? Çocuklar günlerdir hayal kuruyor" dediğimde, "Biz durumu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bildirdik. Onların yerine de yeni öğrenciler görevlendirdik" deyip, kendilerince konuyu kapattılar. Bu keyfiyeti İl Milli Eğitim Müdürüne iletmek istedim, ama müdür bey kayda değer bulmadı ki bize randevu vermedi. Dilekçe hakkımı kullandım ama henüz bir cevap alamadım... Sonuç olarak, böylesine anlamlı bir günde haksızlığı, kayırmacılığı içine sindirememiş mutsuz bir öğrenci ve keyfiyeti çocuğuna bir türlü anlatamayan kırgın bir veli olarak bu bayramı geçirdik. Her zamanki gibi doğruluktan, dürüstlükten, gelecekten bolca bahsedilerek... Ergun Altuğ (Öğrenci Velisi) - GÖLBAŞI / Hani kanunun biz özürlülere tanıdığı haklar? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na; Ben, İstanbul'un Ümraniye ilçesinde ikamet eden özürlü bir vatandaşım. Özürlü vatandaşların hem devlet sektöründe, hem de özel sektörde çalıştırılmaları kanuni mecburiyet iken, özürlü raporumu da ilave ederek defalarca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na faks çektim, ilgilenen olmadı. Yetkililer sık sık özürlüleri topluma kazandıracaklarına dair demeçler veriyor, açıklamalarda bulunuyorlar, ama bu sözler tutulmuyor. İstedikleri kişilere bir gün içinde iş bulunuyor, ama bizim gibi garibanlar sürünüyor. Böyle adalet mi olur? 22.08.2002 tarihinden beri işsizim. İş Kurumu çeşitli kuruluşlara gönderiyor, ama İmam Hatip Mezunu olduğum için bütün kapılar yüzüme kapanıyor. Mustafa Takım / Müstehcen resimleri görmek zorunda mıyız? Kültür Bakanı'nın dikkatine; Bildiğiniz gibi gazeteler en ücra noktalardaki bakkallara kadar dağıtılıyor, buralarda asılarak sergileniyor. Hiçbir sınır tanımadan müstehcen resimler basanlar da aynı şekilde sergileniyor. Çocuklarımızla bu yerlere gittiğimizde büyük rahatsızlık duymaktayız. Zaten Türk ahlak anlayışıyla bağdaşır bir durum da değildir...Bu tür gazeteler ya sadece merkezî yerlerde bulunan gazete bayilerinde sergilensin, ya da direkt olarak okuyucularının adresine bırakılsın. İsmi mahfuz - ANKARA /