Ara tatil bitti, okullar açıldı. Milyonlarca öğrenci, iki hafta ara verdikleri yarışa yeniden döndü. Haziran'a kadar, nefes almadan koşturmak zorundalar. Ders sınavları, OKS, ÖSS... Bunlara hazırlanmak için varlığını ortaya koyan çocuklar... Çocuklarımızı yarış atı gibi görmek hangi akıl ve mantığın eseridir? Böyle bir sistemle neyi amaçlıyoruz? Notu silah gibi kullanan bazı öğretmenlerin oluşturduğu zarar da ilave edilirse, bütün bu koşuşturma sonucunda sağlıklı bir neslin yetişebileceğine gerçekten inanıyor muyuz? Gençliğin bunalımda olduğunu belirtenler, uyuşturucu batağından, suç çetelerinden şikayetçi olanlar; uygulanan bu sistemin payını hiç mi sorgulamazlar? Öğretmen-Sen Genel Teşkilatlanma Sekreteri Ufuk Coşkun'un tabiriyle, bu sınavlar ve notlar; bilmenin, anlamanın, başarının önündeki "engeller olmuştur." "Ölçme-değerlendirme amaçlı uygulanan 'not sistemi' sanki Taylor'un fabrikalarda uyguladığı otoriter yönetim metodunun okullardaki yansıması gibi gözüküyor. Öğrencilere hayata bakış açısı kazandırırken, bilgiyi verirken, anlamanın önemini, duygu, düşünce, erdem, vicdan ve şahsiyet gibi çok hassas özellikleri vermeye çalışırken araya 1.3.5 gibi rakamları değil de onlara ömür boyu mutluluk ve onur duyabilecekleri ortamları oluşturmanın yol ve yöntemlerini araştırmalıyız. Öğrenciler okullarına not korkusuyla gelmemelidirler. Okullarına geldiklerinden dolayı onur, şeref ve mutluluk duymalıdırlar. Öğrencilerimizi not, sınav, karne, ÖSS, KPSS vs. gibi uygulamalarla bulundukları okul ortamını çekilmez ve sıkıcı bir hale dönüştürmemeliyiz. Öğrencilerin üzerinde sürekli kaygı ve endişe uyandıran bu not sistemi uygulamasının tartışılması gerekmektedir. Öğrencilerin bilgiyle, öğrenmeyle, kişilik ve şahsiyet kazanımlarıyla aralarına rakamlar konulmamalıdır. Karne ve not defteri bir tehdit unsuru olmaktan çıkarılmalıdır. Sınav, yoklama, verilen notlar, karne vs. öğrencilerin öğrenme süreçlerini baltalayan, tüm iletişim ve gelişim yollarını tıkayan uygulamalardır. Öğrencilerde sürekli 'hata yaparım' endişesi yaşatan ve bunun sonucunda endişe, panik ve korkuların getirdiği ruhsal bunalımlara sevk eden bu sınav ve not sisteminin yerine; öz güveni ön plana çıkaran, düşünmeyi ve anlamayı sevk eden kişilik, erdem, bilgi, kültür ve değerlerinin farkında olmasını sağlayacak uygulamalara yer verilmelidir." Hocamızın belirttiği gerçekler ne zaman görülecek? > Açıköğretim işkencesi Milli Eğitim Bakanlığı'na; Açıköğretim Lisesinde 2. sınıf öğrencisiyim ve 1. dönem sınavına az kaldı. Yeni uygulamaya göre, kitaplarımız evlerimize gönderilecekti. Gelmeyince PTT'ye başvurduk. Oradaki yetkili ise, kitapların sahibi gelmediği için (!) geri gönderdiklerini söyledi. Biz de Halk Eğitim Merkezine telefon açtık. Onlar da, sınav tarihi ertelendiği için, 18 Ocaktan sonra kitapların postalanacağını söylediler. Fakat birinci sınıftaki bir arkadaşımın evine iki ay öncesinden kitapları geldi. Adresimi kontrol ettim, yanlışlık yoktu. Birinci sınıftan öğrendiğim kadarıyla, Açıköğretim'in müfredatı, zamanımdaki lise öğrencilerinin müfredatıyla uyuşmuyor. Milli Eğitim'in resmi sitesinde ise, 2. sınıf 1. döneme ait dört dersin içeriği var. Diğer derslerin konularını bilmediğim için nerden, nasıl çalışacağımı bilmiyorum. Benim gibi mağdur olan onlarca insan var. Bu konuda lütfen bize yardımcı olun. > Mediha Aysen > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00