Milli Eğitim Bakanı'na; Sınıf geçme sisteminde yapılan değişikliklerle sistemde yeni çarpıklıklar oluştu. Birçok aile ne olduğunu bilmedikleri bir sistemin mağduru haline getirildi. Belki iyi niyyetle düşünülen sınıf geçme sistemi, kaş yapayım derken göz çıkarmaya sebep oldu. Mesela, Süper Liselerde sınıf geçmek için ağırlıklı not ortalamasının 3 olması gerekiyor. Haftalık 8 saati olan İngilizce dersinden 2 aldığınız zaman; bu dersten eksik olan bir notu tamamlamak için, haftalık ders saati 2 olan 4 dersten notlarınızı birer not yükseltip, 4 yapmanız gerekiyor. Yanında 5 saatlik matematik dersinin 2 olduğunu da düşünürseniz, açığı siz düşünün... Şimdi "ne yapalım, derslerine çalışıp da yüksek not alsaydılar" diyebilirsiniz. Yalnız bazı okullarda bazı derslerden kitlesel olarak zayıf alan öğrencilerin zayıf almasında öğrenciler kadar -birçok değerli öğretmenimizi tenzih ederek- öğretmenlerin hiç mi suçu yok? Biz şimdi ergenlik çağı sorunları yaşayan çocuklarımızla mı uğraşalım, yoksa ehil olmayan bazı kişilerin çocuklarımızın öğrenim hayallerini yıkmalarıyla mı? Prof. Sabri Özbayır'dan Prof. Yahya Kemal Kaya'nın aktardığı bir olayda, aktarıldığına göre; Türkiye'de hocalık yapmış ve Türkler'i çok seven bir İngiliz profesör şaşkınlık içinde şöyle soruyor: "Bakıyorum; sevimli küçük Türk çocukları, başka ülkelerde gördüğüm ekranlarından çok daha zeki şeyler, ama merak ediyorum, sonra hangi metodu kullanıyorsunuz da bu zeki küçüklerden şu farklı büyükleri elde ediyorsunuz" Zayıfı olmadığı halde sınıfta kalan öğrenciler... Ve normal lise hakkı bile tanınmadan açık liseye postalanma... Eğitim kalitemizin yükseltilmesine evet, ama çocuklarımızın bizim yanlışlarımız yüzünden harcanmasına hayır! Lütfen şu sorulara dürüstçe cevaplar verelim: 1. Bu sistem iyice incelendi mi? 2. Okul idarecileri hariç, öğretmenler ve veliler sistemi tam olarak biliyorlar mı? 3. Bazı okullarda kitlesel zayıf olan derslerdeki başarısızlıkların sebepleri hep öğrenciler mi? 4. Öğretmen yetersizliğinden zayıf yetişen öğrencilerin suçu kimin, cezasını kim çekecek? 5. Başarılı olmak için çalıştıkları halde, sistemin hataları yüzünden okullardan atılmak zorunda kalan öğrencilerin annelerinin acısını kim dindirecek? Bir anne olarak son söz şunu söylüyorum; kararınız ne olursa olsun, çocuklarımız çalıştıkça onların yanındayız. Onları destekleyeceğiz, onlara güveniyoruz ve onları seviyoruz. Ayrıca Lise 3'lere 2. ortalama yükseltme hakkı tanınırken, eşitlik ilkesi çiğnenerek bu hak diğer sınıflara tanınmıyor. 2. yükseltme sınavında kazanan öğrenciler başarılı olurlarsa üniversiteye gidebilecekken, bizim çocuklarımız nereye gidecek diye soruyorum. Eşim yanımdan cevaplandırıyor: "Sizin çocuklarınız köprü altlarına..." Sayın Bakanım, zayıf dersi olmadığı halde, not ortalaması nedeniyle sınıfta kalan öğrencilerin psikolojik ve ekonomik zararları dikkate alınarak Eylül ayına kadar bir çözüm bekliyoruz... * Meryem Güven ESKİŞEHİR Bir sınav hakkı daha tanıyın Milli Eğitim Bakanlığı'na; Ben Lise 1. sınıfta okuyan bir kız öğrenciyim. Geçen senelerde 2.00 olan not ortalaması bu yıl neden 2.50? 2.00 iken bile konan sınav hakkı bu yıl neden konmuyor? Geçirdiğimiz şu kriz döneminde, her ailenin çocuğunu bir sene fazla okutabilecek maddi imkana sahip olmadığını nasıl düşünemiyorsunuz? Eksik olan 2 puan için koskoca bir senenin yanması sizce doğru mu? Sizden ortalamanın 2.00'a düşürülmesini değil, bir sınav hakkını daha tanımanızı istiyoruz. Bunu devletine, milletine küskün bir nesil olmamak için istiyoruz... * İsmi Mahfuz - KONYA Düşük faizle ödeyelim! Sayın Yaşar Okuyan'ın dikkatine; Bağ-Kur borçlarının 18 aylık taksitlere bağlanması iyi oldu. Ancak bu süreyi beklemek istemeyip, peşin yatırmak isteyenlerimiz var. Bu gibi durumlar için düşük faiz uygulanmalı, karnelere vize yapılmalıdır. 18 ay uzun bir süre, bizim gibi peşin yatırmak isteyenlere bir kolaylık sağlanmalı. Bu kriz döneminde devletimize de katkımız olsun. Borçlarımızın faizi yarıya düşürülsün, bir defada ödeyelim... * Osman Şen Çiftçiye ne yapıldı? Koalisyon ortaklarından biri, hapishaneleri boşaltıp, affedilen mahkumlardan ve ailelerinden puan aldı. Biri de esnafın, SSK ve Bağ-Kur'lunun prim borçlarına gereken kolaylığı yaptı, puanını aldı. Ya diğer ortak ne yaptı? Çiftçinin berbat durumda, hayvancılık ölmek üzere, yem ve mazot fiyatlarının yanına yaklaşılmıyor. Biz çiftçilerin borçlarına gereken kolaylık sağlanmazsa, boşaltılan cezaevlerini biz dolduracağız, bizi orada beslerler... * İcralık Çiftçiler PTT'den açıklama Gazetenizin 27.07.2001 tarihli nüshasında "Okuyucu Köşesi"nde yayınlanan "Kervanla mı gidiyor?" başlıklı yazınız üzerine gerekli tahkikat yapılmıştır. Kütahya merkezince 06.07.2001 tarihinde kabul edilen "Şemsettin Beyaztaş, ...... Diyarbakır" ad ve adresine gönderilen taahhütlü alma haberli mektubun 11.07.2001 tarihinde Diyarbakır merkezine intikal ettiği, 12.07.2001 tarihinde cihet dağıtıcısı tarafından alıcı adresine gidildiğinde adreste belirtilen "Doğan Apartmanı" yerine "Devran" apartmanının bulunduğu tespit edilmiştir. Alıcı adresinin araştırılması neticesinde, köyde ikamet ettiğinin, yeğeni Semra Yıldırım tarafından beyan edilmesi üzerine, gönderinin 17.07.2001 tarihinde adı geçenin imzasına teslim edildiği anlaşılmıştır. Haksızlık bu! İSKİ Genel Müdürlüğü'ne; Yıllardır, sizden önceki yöneticiler tarafından başlatılan, halen tarafınızdan uygulamaya devam edilen ve aboneler için büyük bir maddi külfet oluşturan KSUB adı altında; tüketilen su bedeline ilave olarak aynı miktarda tahsil edilen ücret uygulamasından İstanbul halkının son derece rahatsız olduğunu bildirir, bu haksız uygulamaya en kısa zamanda son vermenizi talep ederiz. * Duyarlı Vatandaş Tarih katledilmesin! Bendeniz Sarıyer'in Uskumruköy'ünden yazıyorum. Burası çok eski ve doğa harikası -maalesef bu çok eskidendi- bir yerdi. Yapılan villalar, şunlar bunlar derken yeşili kalmadı. Tarihi dokusu da tek tek ölüyor. Son muhtar kararıyla, yıkılacağı ve yenisi yapılacağı söylenen kahvehane, muhtarlık ve kıraathane binaları da tarihi binalardır. Hepsi birleşik bu yapı, köyün tarihi camisi gibi eskidir. Yenisini ve daha büyüğünü, güzelini yapacağız diye camimizi yıkamayız. Ama gelin görün ki diğer tarihi binaları yıkarız. Bunun köyümüze zarar vereceğine inanıyorum. Bu tarihi binalar yıkılmasın, yerine taş yığınları dikilmesin... * Bir Uskumruköylü - İSTANBUL