Sayın Başbakan'ın dikkatine; Giresun/Bulancak Denizcilik Anadolu Meslek Lisesi'nde öğrencisi olan bir veliyim. 2006-2007 öğretim yılında çocuğumun kayıt işlemlerini yaparken, okul hakkında bilgi almak, tanımak için görevlilere bazı sorular sorduğumuzda, denizcilik alanının kendine ait ayrı bir binasının yapıldığı, 2 sene içinde taşınmasının yetkililerce kararlaştırıldığı, söylendi. Buna göre, öğrencilerin 10. sınıfı, kendi okul binalarında okumalarını bekliyorduk. Fakat 11. sınıfı bitirmek üzere olmalarına rağmen, hâlâ bir gelişme yoktur. İNŞAAT BİR TÜRLÜ TAMAMLANAMIYOR "Öğrencilerimiz okuyor, bu sene mezun da verecekler, bundan dolayı çok önemli sıkıntı ne olabilir ki?" denilebilir. Bu okullar sadece Milli Eğitim'e değil, Denizcilik Müsteşarlığı ve uluslararası mevzuat hükümlerine de tabi olmakta, Müsteşarlık tarafından denetlenmekte ve belli standartta, yeterlilikte olmaları gerekmektedir. Bunları ve daha birçok şeyi, çocuğuma "Gemiadamı Cüzdanı" çıkarırken öğrendim. Aylardır uğraşmama, birçok yetkili kişilerle temas kurmama rağmen, bu yaz tatilinde staj yapabilmesi için, gerekli olan "Gemiadamı Cüzdanı"nı henüz alabilmiş değilim. Öğrenime başlayalı 4 sene olup, bu sene mezun verecek olmasına, 1 sene öncesinden inşaatın % 90 oranında bitmesine, ödeneğinin bakanlık tarafından 2007 yılında valiliğe aktarılmasına, rağmen bu inşaat bitirilemiyor. Yetkililer ne zaman gereğini yapacak? KAYIPLAR NASIL TELAFİ EDİLECEK? Çocuğum Makine Zabitliği dalında okumakta, okul taşınmadığından dolayı, donanımı ve öğretmen eksikliği sebepleriyle yeterlilik almamıştır. Sadece kendi öğrencisinin mezun olmasına 1 sene kalmış bir veli olarak değil, yeterliliği olmayan bir denizcilik okulundan (makine dalından) mezun olacak öğrenciler denizcilik alanında çalışamayacaklarsa, bunun vebalini, kimler üstlenecek, kayıplar nasıl telafi edilecek? Çocuğumdan ve diğer görüştüğümüz velilerden öğrendiğim kadarıyla, denizcilikle ilgili özel kurumlar ve kişiler (örneğin eğitim gönüllüsü İstanbul'dan Mahmut AYDIN) okulu ziyaret edip, malzeme temini konusunda yardımcı olamaya çalışırlarken, yetkililer ve ilgililer bu kadarını bile yapmışlar mıdır? Sayın Başbakan'ımızın bu problemimizi en kısa zamanda çözeceğine inanıyoruz. Bir veli >>50 yıl sonra birilerinin bize okuma-yazma öğretmesini mi bekleyeceğiz? Milli Eğitim Bakanlığı'na; Köy olarak mutlu idik, okullarımıza taşımalı olarak gidiyorduk, yemek yiyorduk. Köyümüz gelişti güya, belde oldu, mahalleleri oldu. taşımalı eğitim olmayınca okullara gidemez olduk. Çünkü bizim buralarda arazi dağlık, engebeli, yollar ıssız, tehlikeli. Araç yok. Devamsızlığımız artacak, okula gidemeyecek, yine ırgat olarak kalacağız... Eğitimden kısılırsa kalkınmanın olamayacağı, verilen hakkın geri alınamayacağı bilinmiyor mu? 8-10 kilometre yürüyeceğiz, teleferikle, traktörle, kamyonla, motosikletle veya kayıkla da olsa yine de gitmeye çalışacağız. Bütün tehlikelere göğüs gerip okumaya çalışacağız. Varsın büyüklerimiz bizi okutmamak için ellerinden geleni yapsın, bu vebali üstlensin... Şehirlerde toplu taşıma araçları var, beldelerin hali ne olacak? Şimdi 50 yıl önce okuyamayanlara kurslar açıyorlar. Yine 50 yıl sonra birilerinin çıkıp bizi okutması mı gerekir? Değişen bir şey olmayacak mı? Lütfen beldelerin durumuna göre gerekli tedbirleri alın ve mağduriyetimizi giderin. Hilal Baloğlu-GİRESUN >> Halkın takdirini kazanan memur sürgün mü edilmeli? 13 Şubat 2008 çarşamba günü köşenizde "Böyle memurlar çoğalmalı..." başlığı altında, başarılı memurdan söz eden bir yazım yayınlanmıştı. Vatandaşların işini kolaylaştıran, yaşlılara hürmet eden, işlerini çabuk bitiren tertemiz ve farklı bir memur... Siz adını bile kısaltmıştınız. Ki sanırım bu tür memurlara yer olmayacağına siz de biliyormuşsunuz. O yazı yayınlandıktan sonra, bu yazının yayınlandığını, Gaziosmanpaşa Ziraat Bankasının Müdürü arayıp haber vermiş ve o memuru tebrik etmiş. Okuyanlar gelip tebrik etmiş. Ancak memurun müdürü bir tek kelime bile etmemiş. İşte bu başarılı memur bugün beni telefonla aradı, ilk defa görüştük. İnsanlarımıza özveriyle hizmet ettiğine onlarca defa şahit olduğum bu çalışkan insan, Başakşehir'e posta dağıtıcısı olarak sürülmüş. Çalışma yeri Topkapı Sur içi Müdürlüğü. Kendisi durumundan şikayetçi olmadığını, bunu bilmem için beni aradığını söyledi. Haline şükrediyor. üzüldüğüm nokta, diyor, yolda gören yaşlı insanların gözyaşları. Arayıp dua ediyorlar. Başarılı memurlar, halkın takdirini kazanan memurlar sürgün yemek zorunda mıdır? Erol Kara