Geçtiğimiz günlerde, bir grup gencin sıkıntısına yer vermiştim. Bunlar, 10 yıl kadar önce bir kiraz bahçesinden kiraz almışlar, bunun karşılığı olarak bir aylık bir ceza almışlar. Bu tarihin üzerinden 10 yıl geçmiş, o günden sonra bir daha suç işlemeyen bu çocukların kimisi doktor, kimisi mühendis, kimisi öğretmen olmuş. Fakat ne hikmetse polisteki kayıtları duruyor, her iş başvurularında karşılarına çıkarılıyormuş. Bu gençler haklı olarak, "maksadınız ne, bizi kazanmak mı istiyorsunuz, yoksa kaybetmek mi?" diye soruyordu. Benzer şikayeti olanlar çokmuş. İsminin verilmesini istemeyen bir okuyucu, İçişleri Bakanı'na sesleniyor: "Amaç bu ülke için faydalı olabilecek gençleri yetiştirmek değil mi? Bizim çocuklar yıllar önce bahçeden meyve aldılar, 1 aylık ceza verildi, fakat bu ceza ertelendi. Uzun yıllar bir daha suç işlemeyen bu çocukların sabıka kayıtları da silindi. Bunlar okudular bir işe girmek istediler. Ama her seferinde emniyetteki kayıtlar karşılarına çıktı. Bu insanlara hayat hakkı tanınmayacak mı? 13 yaşındaki bir çocuğun emniyet kayıtlarını sürekli hale getirip, her defasında karşısına bir engel olarak çıkarmak yazık değil mi? Suçu tekrarlayanlar için bir diyeceğimiz yok, ama bir daha böyle bir hata işlememiş, üstelik üniversiteyi bitirmiş gençlerin umutlarını çalmak yazık değil mi? Yetkililer, sizin kararnameniz bulunduğunu, yanlış da olsa o kayıtları silemeyeceklerini söylüyorlar. Bu şekilde birçok hayat karartılıyor. Bunu değiştiremez misiniz?" Bu da isminin yazılmasını istemeyen bir başka okuyucumun yazdıkları: "Buna benzer bir olay 19 yaşımda benim de başıma geldi. Bir dizi cehaletin kurbanı oldum. 29 yaşımda, öğretmen olarak atamam yapıldı. Çok sıkıntı çektim, ama hep sabrettim, halime şükrettim. Adli sicildeki kaydımdan dolayı gidemedim. Bu olayı gurur meselesi yaptım. Mücadeleme devam ettim, memni haklarımı yeniden kazandım. Adli sicildeki kaydımı sildirdim, öğretmen olmak için tekrar yeterlilik sınavına girip kazandım. İki yıldır atamamız yapılmıyor, haklarımız gaspedildi. Şu an İdare Mahkemesi'nde davam devam ediyor. Memleketimizdeki bu haksızlıklara çok üzülüyorum, pırıl pırıl beyinler heder ediliyor." Küçükken hata yapmayanımız mı var? Hasbel kader yakalarına yapışılan bazıları bunun bedelini ömür boyu ödemek zorunda mı? Belli yaşlarda işlenen bu tür suçlar, eğer tekrarlanmamışsa belli bir süre sonra silinmeli, bu gençlerin hayatı karartılmamalı... Sağlık'taki problemler bitmeyecek mi? Sağlık Bakanlığı'na; Kırklareli/Demirköy'deki sağlık ocağında sıkıntılar bir türlü bitmiyor. Biz vatandaşların bunlara tepki göstererek, ilgili kurumlara dilekçe ile bildirmemiz de çare olmuyor. Kayıtlara göre burada 6 doktorun bulunması gerekirken, sadece 2 doktor mevcut. Hastalara karşı olan tutumun "hastane fobisi"ne yolaçması da ayrı bir konu... Mesai saati bitmemesine rağmen, muayene bir sonraki güne bırakılıyor, çaresiz olan vatandaşlar, tedavi olamıyor; bu keyfi tutuma karşı çıkanlar da kaba ve onur kırıcı sözlere maruz kalıyor... Yetkililer ne zaman biz vatandaşın isteğine uyup da, buraları yerinde inceleyecek? > Türkan Üresin - DEMİRKÖY Çapa'da tek park yeri: Morg 4 Nisan günü, hastamı alarak arabamla Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne gittim. Kapıda, "park ücrati 3 milyon" diye bir ibare görünce içeri girdim. Bir yerde durdum, görevlinin "çektiririm" tehdidiyle karşılaştım. Buraların kime ait olduğunu sordum, öğretim üyeleri ve personele ait imiş!.. Dışarı çıktım, kapının dışındaki park yerine yanaştım. Burada da "kardeşim durma" ikazıyla irkildim. Burası da dekanlığa ait imiş! Başka yer de bulamayınca, mecburen ince-uzun bir yola girdim, önüme morg çıktı, burada durabildim. Arabasıyla gelen hastaların, Çapa'da park edecekleri tek yer "morg" mu? > İsmi mahfuz İSTANBUL