Çöken bina ve deprem güvenliği

A -
A +

Zeytinburnu'nda bir binanın durup dururken çökmesi, her an büyük bir depremin beklendiği söylenen İstanbul'da yaşayan herkesi tedirgin etti. Yetkililerin ve ilgililerin geçen zamanı iyi değerlendirmediği, deprem için gereken hazırlıkların yapılmadığı ortaya çıktı. Yalçın Çetin'in belirttiği adımların, Zeytinburnu'nda eksik bırakıldığı ve bunun neticelerinin korkunç olabileceği anlaşılıyor. "Zeytinburnu ilçesinde bir binanın çökmesi, bu ilçede yapılan ve 9 milyon YTL'ye malolan 'depreme karşı yapı güvenliği' araştırmasının da tartışılmasına yolaçtı. Öncelikle Bakırköy tecrübesinden yola çıkarak konuyu açıklamak istiyorum. Bakırköy Belediyesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi'ne, muhtemel bir depremde, Bakırköy'de bulunan binaların risk durumu ile ilgili, yaklaşık 2 yıl süren bir çalışma yaptırdı. Bu çalışma ile Bakırköy'de incelenen 10162 binadan yaklaşık 3.500'ünün yüksek risk taşıdığı ortaya çıktı. Hızlı tarama tekniği ile yapılan çalışmada, her bina için 100 üzerinden bir puanlama yapılmış ve binalar alınan puanlara göre 5 ayrı klasmana ayrılmıştır. Birinci grup 0-20 puan arası alanlar çok yüksek riskli, 20-40 arası alanlar yüksek riskli, 40-60 arası alanlar orta riskli, 60-80 arası alanlar düşük riskli, 80-100 puan arası alanlar minimum riskli kabul edilmiştir. Bu araştırmada, bina yöneticisi ya da kat maliki, binaları hakkında kişisel rant kaygısıyla yanlış bilgi verirlerse, araştırmacı ekip de çok tecrübeli değil ise, yanlış sonuçlar alınabilir. Bu taramanın sonucuna göre gereken tedbirleri almak da gerekmektedir. Mesela, Bakırköy'de, araştırmanın hemen ardından, Başbakanlık Proje Uygulama Dairesinin onayıyla, Dünya Bankası'ndan alınan krediyle, yüksek riskli çıkan 3500 binanın 369'u için güçlendirme projesi hazırlandı. Güçlendirme projesi hazırlanırken binadan karot alınıyor, beton kalitesi ölçülüyor, demir sayımı yapılıyor, binanın mevcut durumu ile inşaat ruhsatı alınırken yapılan proje karşılaştırılıyor. Ve bunun neticesinde binanın yıkılması mı, yoksa güçlendirilmesi mi gerekitiğine karar veriliyor. Bu tetkiklerden sonra, 369 binadan 264 binada güçlendirilme yapılması, 82 binanın yıkılması gerektiği sonucuna varılırken, 23 adedinin ise deprem performansı yeterli çıktı. Zeytinburnu'nda ise sadece ilk adımın atıldığı (tarama), devamının getirilmediği anlaşılıyor. Bunun maliyeti Bakırköy için 400 milyon, İstanbul'un tamamı için ise 8-9 milyar dolar civarında. Öncelikle devletin kat mülkiyeti yasasında gerekli değişiklikleri yapması gerekiyor. İkinci aşamada ise imar planlarında değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Şöyle ki deprem açısından riskli binaların bulunduğu alanın kat sayısı artırılmış olursa kat maliklerinin masrafa katılımı gerekmeden müteahhitler kanalıyla o bina yeniden inşa edilebilir. Üçüncüsü de Türkiye'nin ekonomisinin %44'ünün sağlandığı şehir olan İstanbul için Büyükşehir Belediyesi ve hükümetimiz elini cebine atmalı." Demek ki yapılanlar, eksik yapılanlar, yapılmayanlar ve yapılması gerekenler biliniyor. Öyleyse neden gereken adımlar zamanında atılmıyor, milyonlarca insanın can ve mal güvenliği riske atılıyor? Yetkililer ne zaman laf üretmeyi bırakıp, gereken icraatı yapacaklar? Son uyarılar da uyanmamıza yetmeyecek mi? Bu kadar büyük yıkımlara sebep olabilecek bir depreme hazırlanmak, sadece ilçe belediyelerinin inisiyatifinde olmamalı, "milli güvenlik meselesi" olarak ele alınmalıdır. Hangi savaş bu büyüklükte bir tahribatı yapabilir ki? ------- Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.