Demokrasiyi kim korur?

A -
A +

'Darbecilerden mi yanasınız, yoksa darbe karşıtlarından mı?' diye sorduğumuzda, eminim ki, "tabii ki darbe karşıtlarındanız, ama..." cevabını alırız çoğu kişiden. İşte, "ama" ile başladığınızda olay biter orada. Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 35 maddesinde, Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; "Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumak" olarak belirtilmiş. Anayasayı, zor kullanarak, ortadan kaldıran cunta, nasıl olur da Anayasayı korur? Anayasayı koruyacak TBMM ve halktır. Halkımız TSK'yı sever ve ona güvenir. Sözüm sadece ve sadece cuntacılaradır. Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs edenlerin yargılanması kadar doğal ne olabilir ki. Demokrasinin yerleşmesi için atılan adımları, sözüm ona sahte demokratlar engellerler. Darbe yapanları sorgulamaya kalktığınızda, olayı çarpıtarak yaygara çıkarırlar... 12 Eylül 2010'da yapılan kısmi Anayasa değişikliğine göre, darbe yapanlar sivil yargıya hesap verirler. Buna dayanılarak bazılarından hesap soruluyor. Darbeye teşebbüs edenleri yargı önüne çıkarmaya çalışırlarsa, "ülke tek parti yönetimine doğru gidiyor" diye ortalığı ayağa kaldırırlar. Darbelerle nasıl yüzleşeceğiz o zaman? "Ülkemizde darbeler sadece bir partinin meselesi midir?" diye sorulduğunda, "hayır" deriz hep bir ağızdan. İlgililer cuntacılarla, darbecilerle ve çetelerle mücadele ettiğinde, "yargı tarafsız değil, toplama kampları" gibi cümlelerle karalama yapılır. İşte gerçek burada ortaya çıkıyor. Türkiye'nin en önemli meselesi, bence "siviller tarafından sivil bir Anayasanın yapılamayışı"dır. Bugünkü partilerin tamamı, seçim beyannamelerinde "sivil bir anayasa yapmak" konusuna ağırlık verdiler, kampanyalarını bu doğrultuda yürüttüler. 12 Haziran 2011 Genel seçimlerinde halkın önüne bunu sundular. İşte fırsat, işte samimiyet testi burada. Haydi bakalım; hep beraber bu sivil Anayasayı yapalım dediğimizde, kim veya kimler katkı sundu, sunuyor? Vatandaşlık sorumluluğu gereği, tavsiye ve katkı sunmada neredeyiz? Darbelerden çok muzdarip olmuş olanlar başta olmak üzere, her kesimi, bu sürece davet ediyorum. Samimiyeti görelim. Darbeler, ülkeleri hep geriye götüren kanlı eylemlerdir. Bir ülke düşünün ki, halkına karşı darbe yapmış, cuntacılar bir başbakanı darağacında asmışlar. Bunların ülkeye sunacağı ne hizmet olabilir ki. Aslında sadece bir başbakanı asmamışlar, ona oy vermiş olanları da asmış oluyorlar. Bu zihniyet ve onun sivil uzantıları, 12 Mart 1971, 12 Eylülde 1980, 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007'de benzer fiillere teşebbüs etmiş veya yapmışlar. Meşru hükümetleri yıkmışlar, parlamentoyu kapatmışlar, siyasileri hapislere atmışlar, onlara işkence yapmışlar, partileri kapatmışlar ve partilerin mallarına el koymuşlar, insanları fişlemişler, siyasilere yasak getirmişler. Anadolu insanını hakir görerek, onların seçtiği yöneticileri alaşağı etmişler. Şimdi çok şükür ki, kitle iletişim araçlarının geliştiği bir çağdayız. Anadolu insanı artık okuyup, memlekette demokrasi bilincinin gelişmesine katkı sağlıyor. Artık memleketimiz de, ayırım yapılmadan, herkesin temsil edildiği katılımcı demokrasi ile yönetiliyor. Başlıkta sorduğum soruya herhalde vereceğimiz cevap şudur; Her zaman demokrasiyi siviller hem korur hem de yaşatır. "Yaşasın demokrasi, yaşasın özgürlük, yaşasın milli irade" diyerek, demokrasiyi korumaya ve yaşatmaya çalışan insanlara hep beraber sahip çıkalım. Yüksel Kantar Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.