Depremzedelerin yaşadığı bu sıkıntılar bir an önce çözülsün

A -
A +

Sayın Başbakan'ın dikkatine; Deprem sonrası Van'da ortaya çıkan bazı aksaklıkları haber vermek istiyorum. 1- Bilindiği gibi, evleri yıkılan insanlar konteyner kentlere yerleştirildiler. Ben ve ailem de konteyner kentte yaşıyoruz. Burada tek enerji kaynağı elektrik. Son 3-4 gündür sık sık elektrikler kesiliyor. Dün elektrik kesintisi yaklaşık 7-8 saat kadar sürdü. Elektrikler kesildiğinde elektrikli ısıtıcılarla ısınan konteynerler yarım saatte buz gibi oluyor. Orada yaşayan çoluk çocuk, hasta, yaşlı insanlar son derece olumsuz etkileniyorlar. 2- Girişlerde polis olsa da herhangi bir kartlı giriş olmadığı için, girene çıkana kim olduğunu soran yok. Kimlerin girip çıktığı belli değil. Güvenlik konusunda kuşkularımız var. 3- Okula giden çocuklar için herhangi bir servis hizmeti verilmiyor. Bu konuda bir çalışma yok. 4- Haftalardır yapılacak denen çamaşırhane, mescid, sağlık ocağı ve diğer sosyal tesisler konusunda hızlı bir çalışma yok. 5- Konteynerleri yapan firmalar imalatı aceleye getirdiklerinden olmalı, bütün konteynerlerde aksaklıklar var ve bu aksaklıklar çözülemiyor. Musluk ve diğer su bağlantılarından sular damlıyor. Banyo su çıkışları yapılmamış vs. Bir başka konu da depremden dolayı Van halkına ve esnafına verilen bazı taahhütlerdeki aksaklıklardır. Bunların da bazılarını aktarayım: 1- Depremden dolayı SSK primleri, vergiler, krediler vs. ertelendi. Bildiğiniz gibi bu bölgede on (10) ya da daha fazla işçi çalıştıran iş yerleri 85615 sayılı kanun gereği indirim hakkı kazanıyor. Buradaki aksaklık şu; 10 kişiden fazla işçi çalıştıran bir iş yeri, SGK primini ertelendiğinden dolayı ödemediği takdirde, bir sonraki ay SSK beyannamesi verdiğinde, SGK sistemi, borcu görüldüğü için indirim yapmıyor. Dolayısıyla ya prim borcunu ödemiş olacak ya da 85615 sayılı kanundan faydalanmamış olacak. Bu problemden dolayı iş yerleri beyanname veremiyor, çalışanlar ve aileleri hastaneye bile gidemiyor. 2- Depremden dolayı özel sektörde çalışan işçilerin maaşları (550 TL ile 1250 TL arası) devlet tarafından ödenecekti. Ancak devlet söylem değiştirdi ve depremden dolayı işten çıkan işçilere işsizlik primi verileceği söylendi. Üstelik işçinin işsizlik maaşı alabilmesi için, son 3 yıl içinde 600 gün priminin yatırılmış olması şartı arandı. Zaten deprem olmasa bile işten çıkan bir işçi bu haklara sahipti. Burada önemli olan konu şu; bazı iş yerleri ne de olsa 3-4 ay sonra çalışmaya devam edeceğiz mantığıyla, çalışanlarının çıkışlarını vermediler ama maaşlarını da ödeyemediler. Bu durumda bu işçiler bu deprem ortamında son derece mağdur duruma düştüler. Şimdi burada devlet işçiye ne fayda sağlamış oldu ki? 3- Kosgeb aracılığıyla şirketlere 100.000 TL ye kadar kredi verilecekti. Bu kredilere o kadar çok şart getirildi ki kimse bu krediden faydalanamaz oldu. Hem ayrıca da krediler bankalar tarafından verileceği için, bankalar ipotek ve güvence almadan kredi vermiyor. Acaba kredi almak isteyen bir tacir hangi binasını ipotek gösterebilir? Hasarlı olan binasını mı? hayır gösteremez çünkü exper buna değer biçmez. 4- Benim evim vardı ve yıkıldı. Ancak evimin tapusu yok. Böylelikle deprem TOKİ'lerinden faydalanamayacağım. Lütfen bu sıkıntılara biran önce el atıp çözün... Fatih Tansu - VAN Trakya toprakları kurtarılmayı bekliyor Trakya'nın toprakları, çarpık sanayileşme ve arıtılmadan yıllarca doğaya bırakılan atıkların tehdidi altında. Eğer sahip çıkmazsak ülkemizin en verimli tarım alanlarının % 8'ini kaybetmek üzereyiz. Ülkemizin en önemli tarımsal ve ekonomik üretim merkezi Trakya, can çekişiyor. Verimli tarım alanları üzerine sınırsızca kurulan sanayi tesislerinin zehirli atıkları, arıtılmadan toprağa, nehirlere, göllere boşaltılıyor, Trakya'nın toprağını, suyunu, havasını, ormanını zehirliyor. Sofralarımıza gelen tarımsal ve hayvansal ürünler, zehirli toprakta zehirli su ile yetişiyor. Yetmezmiş gibi kirlilik gelecekte ihtiyaç duyacağımız yer altı su akiferlerimizi de geri dönüşü olmayacak şekilde kirletiyor. Trakya topraklarını kurtarmak için öncelikle yapılması gerekenler: 1- Trakya Bölgesi'nin verimli tarım ve orman alanlarında, sanayileşme başta olmak üzere her türlü yapılaşma, üstün kamu yararı gözetilerek ve doğanın korunması önceliğinde sınırlandırılmalıdır. 2- Çarpık sanayi ve yapılaşmada tesis sahipleriyle birlikte izin veren, yer gösteren, ilgili kamu kuruluşlarının payı olduğu da unutulmamalıdır. 3- Trakya Bölgesi için doğal varlıkları korumayı odağına alan bir planlama yapılması ve uygulanması gereklidir. Halihazırda bölgeyle ilgili en üst ölçekli plan olan 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı, mevcut çevre problemlerinin çözülmesi ve doğal değerlerin korunması açısından yetersizdir. TEMA tarafından bu gerekçe ile iptal davası açılmıştır. 4- Bölgede, sanayi ve tarımsal üretim ile evsel atıkların toprağa, suya ve havaya karışması sonlandırılmalıdır. 5- Arıtma, imha ve depolama yapılması önemlidir ve gereklidir. Ancak, bu tesislerin inşası için daha fazla tarım alanının yapılaşmaya açılması veya su varlığının kirlenme ihtimali kabul edilemez. Bunun yerine var olan tesislerde çevre dostu üretime geçilmeli, gerekirse tesis bölgeden taşınmalıdır. 6- Bölge, gerek iklimsel gerekse çevresel şartlar sebebiyle sıklıkla sel ve taşkına maruz kalmaktadır. Bunun önüne geçilmesi için ıslah çalışmaları gözden geçirilmeli, erozyon kontrol, ağaçlandırma ve bitkilendirme çalışmaları yapılmalıdır. Sanayi, verimli ve sulanabilir tarım alanları üzerinde büyüdükçe kendine en büyük hammadde sağlayan tarımı yok ediyor. Bu nedenle Ergene gibi havzalar ile Büyük Ovaların korunması ve mutlaka Arazi Kullanım Planları'nın acilen oluşturulması gerekmektedir. Elif Sezginer (TEMA Vakfı) > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.