Devlet Hastanesi'nde böyle güzel hizmet de olurmuş

A -
A +

Yıllar öncesini hatırlıyorum. 1993 yılını. O yıllarda İstanbul'da çalışıyor ve orada ikamet ediyordum. Mide rahatsızlığı çekiyordum. Uzun uğraşılardan sonra hastanenin servis şefi doktorun muayenehanesinde vizite parası ödeyerek hastaneye yatmaya muvaffak oldum. Fakat ameliyat olamadım. Sonradan öğrendiğime göre doktor ameliyat etmek için de ayrıca para ümit ediyormuş. Ben de nasıl olsa muayenehanesine gittim diye başka bir para vermedim. Netice olarak doktor yıllık izne çıktı beni ameliyat etmeden. Sonradan tanıdıkları araya koyarak başka bir doktora ameliyatımı yaptırdık. Ancak ilaçları bulmak bir dert. Bulsan bile almak başka bir dert. Hastanenin, koğuşların, tuvalet ve lavaboların halini hatırlamak bile istemiyorum. Şükür, her şeye rağmen sıhhatime kavuştum... Aradan yıllar geçti. Emekli olduktan sonra memleketim olan Sivas'a yerleştim. Eşimin rahatsızlığı sırasında önce Aile Hekimimiz Dr. Mehmet Gülsever Bey'e gittik. Zaten, bizi ve ailemizin fertlerini çok iyi tanıyordu. Hepimizin sağlık durumu hakkında bilgi sahibi idi. Kendisinin yaptığı muayene neticesinde bizi hastaneye yönlendirdi sağ olsun. Sivas Numune Hastanesi'ne gittik. Dr. Kenan Yalçın Bey'e müracaat ettik. Doktor bey bizi Kardiyolog Ali Şimşek Bey'e yönlendirdi. Eskiden doktorların yanına yaklaşılmazdı. Bu doktorlar ne böyle? Aman Allah'ım? Sanki kardeşim, arkadaşım ya da akrabam gibiler. Güler yüz, tatlı dil kendimi sanki özel bir hastanede ya da doktorun özel muayenehanesinde gibi hissediyorum. Dr. Ali Bey, röntgen filmini inceleyip, ultrasonla tetkik edince, "kalpten dolayı bir problemi yok, akciğerin alt kısmında mayi tespit ettim. Bu konu ile alakalı olarak sizleri Göğüs Cerrahisi Doktoru Yücel Akkaş Bey'e göndereyim. Mesleğinde mahir bir hekimdir. O size gerekli tedaviyi yapacaktır, merak etmeyin" diyerek, bizi Göğüs Cerrahisine gönderdi. Akşam saat 16.30 sularında Yücel Bey'in polikliniğine gittik. Doğrusu o saatte doktoru bulabileceğime dair hiç ümidim yoktu. İçeriye girdiğimde, önceden hiç tanımadığım ancak sonradan isimlerinin Dr. Yücel Akkaş ve Dr. Özgür Katrancıoğlu olduğunu öğrendiğim iki doktor kafa kafaya vermişler, bir hastaları hakkında hararetli hararetli konuşuyorlardı. Kendimi sanki evimin bir odasında gibi hissettim. Dr. Yücel Bey tebessümle "buyurun efendim" deyince, kısaca olayı anlattım. Bu doktorlar da sanki biraz önceki iki doktorun öz kardeşleri gibiydiler. Yüzlerinden tebessüm eksilmeden incelediler birlikte evraklarımızı. Teşhisimiz doğru. Ancak bir de tomografi çektirelim tam emin olalım. Neticeleri hep birlikte getirirseniz gereğini yaparız dediler. Tomografi bölümüne girdiğimizde ertesi gün için randevu verdiler (önceleri bir ay sonrasına gün alabilirsek kendimizi şanslı hissediyorduk). Sonuçlarımızı aldıktan sonra Dr. Yücel Bey'in yanına gittiğimizde, hemen hastaneye yatırıp tedaviye başlamamız gerektiğini Dr. Özgür Hanımla birlikte bize bildirdiler. İster istemez dikkatimi çekmişti bu iki doktor arasındaki uyum. Merakımı yenemeyip sordum. Cevabımı da aldım. Çok memnun olmuştum. Dr. Yücel Bey aynen şunları söylüyordu: "Biz, Dr. Özgür Hanım, sekreterimiz Emine Hanım, hemşirelerimiz Reyhan, Perihan, Gülcan, Çilem, Dilek Hanımlar, Serdar, Ahmet Beylerden oluşan bir ekibiz. Bu ekiple bütün hastalarımız hakkında en ince ayrıntısına kadar istişare ederiz. Tamamen bir ekip ruhu içinde çalışırız. Bu çalışma ortamını oluşturmak bayağı bir vaktimizi aldı ancak sonunda başardık. Bu ortamdan hem biz mutluyuz, hem de hastalarımız. Ayrıca hastalarımıza özen göstermemiz zaten bizim görevimiz..." Doğrusu, nutkum tutuldu. Alışık olmadığımız bir muamele bu. Bu arada hastanedeki yattığımız odanın ve koridorların temizliğini sanırım anlatmaya gerek yok. Sanki özel bir hastanede yatıyor gibiyiz. Ne hikmetse bizler sürekli yaşadığımız olaylardan şikayet ederiz. İyilikleri güzellikleri belirtmeyiz. "Marifet, iltifata tabidir." Başkalarına da örnek olur ümidiyle bu güzellikleri dile getirdim. Yıllar önce ne idi, şimdi nasıl? Bu hizmetlerin bizlere gelmesinde emeği geçenlerden, başta devlet büyüklerimiz, yöneticilerimiz olmak üzere Hastane Başhekimimiz Uzman Dr. Fikret Özkan Bey'e, yukarıda isimlerini zikrettiğim doktorlarımızdan, hemşirelerimizden ve bizlerin ihtiyaçlarını bıkıp usanmadan karşılayan hizmetlilerimizden Yüce Rabbim razı olsun. Ümit ederim böyle doktorlarımızın sayısı tez zamanda artar. İ.D.-SİVAS Elektrikli bisiklet ehliyeti çarpıyor Sayın Başbakan'ın dikkatine; Elektrikli bisikletler, son yıllarda iyice yaygınlaşmaya başladı. Özellikle Akdeniz Bölgesi'nde önemli bir ulaşım aracı oldu. Ben ziraat mühendisiyim, özellikle ziraatla uğraşanlar için bulunmaz bir araç. Geçenlerde ben de bir bisiklet aldım. Ama geri vermek zorunda kaldım. Çünkü bunu kullanmak için "A1" ehliyetinin bulunması gerekiyormuş. Sordum soruşturdum, dünyada bunun bir örneği yok. Onu motorlu sınıfa dahil etmişler. Ehliyet almak isteyen sınav komisyonuna, sürücü kurslarına para vermek zorunda. Bu da, "Bisiklet bir rant kapısı mı?" sorusunu akıllara getiriyor. Başbakanımız, "probleminizi paylaşın çözelim" diyor. İşte problem ortada. Basit bir bisiklet için niye ehliyet şartı aranıyor? Lütfen bunu düzeltin... > Mersin'den bir vatandaş Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.