Devletin çiftçiyi dekar başına doğrudan destek adıyla, nakit parayla desteklemesi doğrudur. Ancak yanlıştır da! Çünkü destek parası, gübre, tohum vs. yerine; un, şeker, sigara, alkol, okul ve üç metrelik basmaya gidecektir. Ülkemizdeki kooperatifçilik uygulamalarının, nasıl olduğunu ve ne derecede başarılı olduğunu, benim kadar herkes biliyor. Halen var olan tüm kooperatifler (Çiftçi, Yapı vs...) derhal ÖZEL AŞ'ye dönüştürülmeli hatta ünvanında ÖZEL AŞ vurgulaması yapılmalı ve bu konuda da özel yasalar (vergi muafiyeti vs. gibi ) çıkartılmalıdır. Konumuz çiftçi olduğundan, başta FKB ve var olan köy kooperatifleri acilen ÖZEL AŞ'ye dönüştürülmelidir. Eğer köy kooperatifleri olmayan köyler varsa, orada da ÖZEL (...) KÖYÜ A.Ş adıyla köy AŞ'si kurdurulmalı; böylece çiftçiye ödenen paralar ÖZEL AŞ'nin hesabında tutularak, ÖZEL AŞ'nin ana sermayesi oluşturulmalıdır. Çiftçinin üretimdeki tüm ihtiyaçları (tohumu, gübresi, ekimi, hasadı, depolanması vs.) bu ÖZEL KÖY AŞ tarafından karşılanmalıdır. Gerekirse bu ÖZEL KÖY AŞ'ler kendi aralarında organize çalışmalar yaparak "ar-geler", "fabrikalar" vs. oluşturmalı, ülkenin en büyük tarım ürünleri üreticisi ve pazarlamacısı olarak holdingleşmelidir. Tüm teşvikler vs. ÖZEL KÖY AŞ üzerinden çiftçiye verilmelidir. Çifçi, gerçek anlamda ancak bu yöntemle kayıt altına alınabildiği gibi, ürününün de, emeğinin de karşılığını alabilir. Böylece de ne idüğü belirsiz olan, sırtından geçimini sağlayan başta ziraat odaları vs. olmak üzere hantal bürokrasiden de kendisini kurtarmış olmanın mutluluğunu duyabilir. Köylülün (çiftçinin) muasır medeniyetler seviyesine ancak bu tarz bir çalışmayla ulaşabileceğine ve gerçekten de ulusun efendisi olabileceğine inanmaktayım. Devletimizi yönetenlerin ve ilgililerin bu konuyu hızla gündeme almasını umar artık daha organizeli, 21. asra yakışır Türk çiftçisinin olmasını sağlayıcı çalışmaların yapılmasını dilerim. ¥ Cengiz Keskin - ORDU Belediyelerin açıklarını biz mi kapatacağız? Ben Lüleburgaz'da oturmaktayım. Bundan 4-5 ay önce su faturasını ödemeye gittim; kuyrukta bulunanlardan bazılarının, gelen yüksek meblağlardan şikayetçi olduklarına şahit oldum. İlgili memur da "sudur akar, bir dahaki sefere az yazarız, diğerlerine çok yazılır. Hem belediyenin de çok borcu var..." gibi karşılıklar vermişti. Bunun anlamını şimdi daha iyi anlıyorum. Herşey o günkü kadar basit değilmiş. Şu anda Lüleburgaz'da gelen su faturaları o kadar fazla ki, sanki herkes çeşmelerini açık unutmuş... 50-60 milyonluk su faturası gelen şükrediyor. İtiraz da edilmiyor, belediyenin açığı varmış. Peki biz vatandaşların açığını kim kapatacak? 122 milyon alan bir vatandaş, 40 milyon da su parası veriyorsa, nasıl geçinebilir? Sadece su değil, her şeyde bu böyle. Vatandaşın hakkını, hukukunu düşünen yok. Türkiye'de bu tür gidişlere "dur" diyecek biri yok mu? Bedavacı değiliz, ama kimsenin de bize haksız ödeme yaptırmasına razı değiliz. Ne harcadıysak, onun bedeli istensin!.. ¥ H. Y. - LÜLEBURGAZ Haklarımız ne olacak? İnsan Hakları" kavramı sadece suçlular için mi? Biz mazlumlar için hiç mi "İnsan Hakları" yok?... Ağabeyim 20.03.2000 günü Esenler'de, Menderes Mahallesi'nde bulunan bir kıraathanede çayını yudumlarken, çağrılıyor ve sokak ortasında 7-8 kişi tarafından kalleşçe öldürülüyor. Görgü şahitleri ve yetkililer bunların 7-8 kişi olduklarını söylerken, bunlardan 3 kişi belirlenip tutuklanıyor; bunlardan da 2 kişinin bir sene sonra tahliye olacağı söyleniyor. Kalan 1 kişiye de 15 yıl veriliyor. Bu uygulamanın insan hakları, hak-hukuk-adaletle bağdaşır bir yanı var mı? Gariban vatandaşın, mazlumun hiç mi hakkı yok? Bunu kim savunacak? İnsan hayatı bu kadar mı ucuz? ¥Yüksel Gürsoy ve Acılı Kardeşleri - İSTANBUL