Dünya mirası, Safranbolu

A -
A +

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği Yerel Medya Eğitim Seminerleri'nin 14'üncüsü Safranbolu'da yapıldı. Karşılıklı bilgilenme, tanışma, diyaloğu geliştirme ve o yöreleri tanıtmayı da amaçlayan bu seminere bazı meslektaşlar ve akademisyenlerle birlikte katıldım. Düzce, Bolu, Karabük, Bartın, Zonguldak, Sinop, Çankırı ve Kastamonu'dan gelen meslektaşlarımızla bilgi alışverişinde bulunduk. Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdür Vekili Salih Melek ve ekibinin başarılı organizasyonu, Karabük Valisi Can Direkçi ile Karabüklülerin misafirperverliği Safranbolu'nun büyülü ortamı ile birleşince, seminer daha da anlam kazandı. UNESCO'nun dünya mirası olarak kabul ettiği ve korumaya aldığı Safranbolu, değeri gittikçe anlaşılan ve turist çeken nadide bir yer. Türk kent kültürünün günümüze yansıması olan Safranbolu Evleri'nin korunarak turizmin hizmetine sunulması başlı başına bir olaydır. Büyük bir kültür birikiminin, zenginliğin ve üstün ustalığın göstergesi olan Safranbolu Evleri, atalarımızın ulaştığı üstün medeniyeti göstermeleri bakımından da çok önemlidir. Çarşıları, camileri, çeşmeleri, hanları ile tipik bir Osmanlı şehri olan Safranbolu'nun daha da iyi korunması ve tanıtılması gerekmektedir. Cinci Han'ın Ağa Odası Kervansaraylar da restore edilerek turizme açılmış. Kaldığımız Cinci Han da çok önemli bir tarihi eser. Safranbolu Eşrafından Karabaşzade Hüseyin Efendi (Cinci Hoca) tarafından 1645 yılında yaptırılmış olan Cinci Han, Osmanlılar döneminde yaptırılmış binlerce kervansaraydan bugün ayakta kalabilmiş olanlardan. Mimarı bilinmemekle beraber, her bakımdan üstün bir tarihi eser olduğu kabul ediliyor. 20. yüzyıla kadar kervansaray olarak kullanılan Cinci Han, Tarihi İpekyolu'nun değerini yitirmesi ile birlikte esnaf için depo oluyor. İstimlak edilerek restore edilen Cinci Han, bugün 22 Standart, 2 Süit ve 1 Han Ağası Odası ile otel olarak kullanılıyor. Her odanın kapısına, orayı depo olarak kullanan esnafın adı yazılmış. Müşteriler genellikle oda numarası yerine; Müflis Kamil, Kel Hamdiler, Gayyimler, Mukayyidzadeler, Aynacılar, Değirmenciler, Paçacılar, Kunduracılar gibi ilginç oda isimlerini söyleyerek anahtarlarını alıyorlar... Han Ağası Odası da muhteşem, aslına uygun olarak restore edilmiş ve döşenmiş. Ağanın, hana giriş-çıkışları kontrol edebilmesi için tepeden kapıyı görmesini sağlayan bir delik açılmış. Eşkıya ya da kötü niyyetliler, bu delikten kızgın yağ dökülerek uzaklaştırılıyormuş. Çok özel müşteriler dışında kullanılmayan Han Ağası Odası, RTÜK Başkanı Zahit Akman için açıldı. Hanın 1,5 tonluk çelik kapısı da hâlâ bütün ihtişamıyla kullanılıyor. Cinci Han, gelen-giden kervanları gözetlemek için hanın tepesinde kurulmuş kulesi, develerin bağlandığı mekanı, kalın taş duvarları ve geniş avlusuyla Osmanlı Kervansarayları'nın muhteşemliğine de tipik bir örnek... Kalın taş duvarlı han odalarında kalmak, taş avluda oturup çay içmek insanı bir anda eskilere götürüyor. Bazılarımız, Faruk Nafiz Çamlıbel'in Han Duvarları şiirini hatırladık; "ıÜüYağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı /Bir dakika araba yerinde durakladı." Safranbolu'nun tamamı böyle tarih ve medeniyet kokuyor. Aslında Karabük'ün her tarafında bu izleri görmek mümkün. Karabük Demir Çelik gibi dev bir sanayi tesisimizin bulunduğu, mağara, kemer ve tarihi eserleriyle yıldızlaşan; tahrip edilmemiş muhteşem tabiatıyla da insanı çeken bu şirin ilimizi görmemek herkes için kayıptır. > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.