Dünyanın Türkiye ekseni

A -
A +

1798 tarihi itibariyle Batıya göre yol haritamızı çizmeye başladık. Pardon, Batı yol haritamızı çizmeye başladı. Adına da denge politikası dendi. Her türlü tehlikenin Batıdan geldiğinden kuşkumuz yoktu. Fakat toprak bütünlüğümüzün garantörlüğünü dahi onlara emanet etmek zorunda kaldık. Zaman aleyhimize işliyordu, içten ve dıştan gelen her kıpırdama bir parçamızı koparıyordu. Bu curcuna içinde cihan harbine girdik. Olmadı, kaybettik. Milli Mücadele yıllarında ise olmayacak işler başardık. Yüz yılı aşkın bir süreden sonra kükremiş sel gibi üstümüze uçuşan Batı pençelerini dağıtmayı başardık. Sonra batının medeniyeti ile mesaiye karar verildi. Devletin ve milletin sistematiği bu eksende tasarlandı, inkılâplar yapıldı. Türkiye, II. Dünya Savaşı sürecinde uluslararası dengelerde bloklar arasında yerini aldı. Yeni müttefikimiz ABD oldu. Türkiye kendi gündemleri ile dünyada söz sahibi olamadı bu süreçten sonra. ABD güdümlü uluslararası organizasyonlar ve Avrupa Birliği eteğinde uslu bir devlet profili çizmeye çalıştı. İçte darbeler ve muhtıralarla kan gövdeyi götürse de dışta uysal koyun figürümüzü hiç bozmadık. Yıllar yılı "hayır diyebilen bir Türkiye" özlemi doğdu içimizde. Uysal oluşumuzun yanında, hırçın bir yanımız da vardı. "Yurtta sulh, cihanda sulh" diyen bizler, bütün komşularımızla problemler yaşıyorduk. Soğuk savaş esintileri ile Rusya düşmanımızdı. Soykırım iddiaları ile Ermenistan düşmanımızdı. İrtica senaryoları ile İran büyük bir tehlikeydi. Saddam yönetimi ile Irak bir tehditti. Esad yönetimi ile Suriye Irak'tan farksızdı. Milli mücadele ile nefret yükümüzü sırtlayan Yunanistan sinsice hücum anını beklemekteydi. Bulgaristan, Türk azınlığa karşı muameleleri ile zaten gerçek yüzünü göstermekteydi. İşte bütün bu gerekçelerle tam bir düşman yumağının içinde sıkışıp kalmıştık. Ders kitaplarımız "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" öğretisini saplamıştı beynimize. Su uyur düşman uyumazdı. Ne hor gördüğümüz Doğuya bir meyledişimiz oldu, ne de her fırsatta saygıda kusur etmediğimiz Batıdan iltifat bulmuşluğumuz. Günümüz Türkiyesi ise; gündem olan, gündem oluşturan, dik duran, ciddiye alınan, davet alan, davet eden, devletlerin politikalarına yön veren, arabuluculuk yapan, başkanlık yapan, toplantılar, konferanslar düzenleyen, ziyaretler yapan, ziyaret edilen, denge arayan değil denge olan bir devlet durumunda. Ve bu konumu günden güne güçlenmektedir. Birçok devlet biliyoruz ki Türk dış politikasını hayranlıkla takip etmektedir. Bu devletler içinde takdir eden de var, tenkit eden de var, tehdit eden de var. Ama tehdit eden de hayranlık duymaktadır. AK Parti'yi birçok konuda eleştirebilirim, eleştirebiliriz, dış politikada da eleştirebiliriz. Fakat AK Parti döneminde dış politikada yeni bir çığır açtığımızı, çağ başlattığımızı itiraf etmeliyiz. 11 Eylül sonrası, dünyada bir eksen kayması oluştu ve dengeler değişmeye başladı. Türkiye, farkında olmadan 1 Mart tezkeresine hayır diyebildi. Türk-Amerikan ilişkileri açısından kara senaryolar çizilip yazıldı, fakat Türk dış siyasetinde Türk-Amerikan ilişkilerinde daha ciddiye alınan bir ülke konumuna geldik. Hayır diyebilen Türkiye'nin gücü belirmeye başladı. Bu arada tüm komşularımıza zeytin dalı uzattık, aşılmaz dağları aştık. Şimdi Ermenistan dışında ilişkilerimizin gerildiği bir komşumuz yok. Bölgemizde tam bir denge unsuru olduk. Türk dünyası, Arap dünyası, İslam dünyası, AB, ABD ve Rusya arasında da bir denge unsuruyuz. "One minute" olayı ile emperyalizme ve savaşa başkaldıran bir duruşu dünya kamuoyuna armağan ettik. Bu gün, insani yardım gemilerine yapılan taarruzun dış politikalarımıza yansımalarını takip edenler dünyanın Türkiye eksenine kaydığını görmek zorunda kalacaklardır. > Ahmet Çiçek Kuru ekmek için saatlerce kuyrukta bekleyenler Yoksul vatandaşın halini daha çok düşünmek gerek. Bunların bir nebzecik rahat etmeleri için ilave tedbirler lazım ve bu iş devletin, yetkililerin sorumluluğundadır. Sosyal devlet olmanın da gereği budur. Geçinmekte zorlanan, sefaletle boğuşan ama onurunun zedelenmemesi için azami gayret gösteren insanımızın bulunabileceği belli yerler var. Bunlar kendi hallerinde, zor şartlarla mücadele ediyor, yaygara koparmıyorlar. Ucuz ekmeği bulabilecekleri yerlerde, saatlerce kuyruğa girip, bayat da olsa ekmeğini alıyor. Ama içlerinin kan ağladığı her hallerinden anlaşılıyor. Gebze Belediyesi Halk Ekmeği gibi bazı kuruluşlar kalan bayat ekmekleri vatandaşa 25 kuruştan satıyor. Yoksul vatandaşlar için bu da kaçırılmaması gereken bir fırsat oluyor... Yoksullara, çaresizlere daha çok destek verilmeli... > Necip Yozgatlı Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.