Türkiye'de çok garip bir durum var; eğitim seviyesi arttıkça, halka yabancılaşma, halkı küçümseme, halkın değerlerine ters düşme de artıyor. Hatta bırakın halkın değerlerini, evrensel değerlerden de daha çok uzaklaşılıyor... Anadolu'nun birçok köyünde, kasabasında; yüzyıllardır değişik görüşten, kökenden, inançtan insanlar iç içe yaşıyor. Kimse bir başkasının inancını, giyim-kuşamını, görüşünü problem yapmamış. İnsanlarımız yan yana, iç içe, barış içinde yaşamış. Herhangi bir köyümüzde, bir kasabamızda açık-kapalı, dindar-laik tartışmasının, sürtüşmesinin olduğuna hiç şahit oldunuz mu? İnsanlarınız hoşgörü sahibidir, farklılıkları olgunlukla karşılar, her insanı olduğu gibi kabul eder. Yüzyılların halkımıza verdiği birikim, bunun aksini göstermemiştir. Ermeni oayları ve başka bazı küçük çaplı hadiseler de hep hariçten yapılmış tahrikler ve provokasyonlar sonucu oluşmuştur... Ama eğitim seviyesi arttıkça, üniversiteye adım atıldıkça bu hoşgörü ve farklılıklara tahammül gidiyor. Hele eğitim daha da ileriye götürülünce, bambaşka insanlar ortaya çıkıyor. Halka tamamen yabancılaşmış, değerlerimize düşman edilmiş, bize ait ne varsa hepsini küçümseyen, tahammülsüz ve çifte standart sahibi bir kişilik... Hukukçu oluyor, hukuk profesörü oluyor; normal şartlar altında özgürlüklerin baş savunucusu olması gerekirken, bütün mesaisini yasakların daha da kurumsallaşması için harcıyor. Özgürlük ve bilim yuvaları olması gereken üniversiteler, yasakçı bir zihniyetle, farklı görüşteki bilim adamlarına bile dar ediliyor. Hukuku ve özgürlükleri savunması gereken hukukçuların bazıları ve onların örgütleri, tamamen hukuk dışına çıkabiliyor ve yasakların kanuni zemine oturtulması için var güçleriyle çalışabiliyor... Gazeteciler, yazarlar, bürokratlar farklı değil; birkaç dil bilen bir yazar, yabancılara hayranlığını belirtirken, halkımızdan nasıl iğrendiğini ihmal etmiyor... Bu nasıl bir eğitimdir ki, okuyanların çoğunu millete ve onun değerlerine düşman ediyor? Bu nasıl bir tezgahdır ki, ondan geçen iflah olmuyor? Kendilerine aydın, elit diye niteleyenlerin çoğu neden halka güvenmez, halkın vereceği bir karardan dolayı uykuları kaçar? Neden bunlar fanatik görüşleri uğruna evrensel değerleri bile çiğneyebiliyor? İncelenmesi gereken ilk ve en acil mesele bu değil mi? > Biri bana anlatsın! Bu milletin çok zor kazanılmış olan huzurunu bozmamak için sokağa dökülmemişlerin sesi olarak soruyorum: Ne oluyor lütfen açıklar mısınız? Bu günleri çocuklarıma nasıl anlatacağım diye ağlıyorum. Ben oğluma nasıl açıklayacağım? Halkın çoğunlukla başa getirdiği bir hükümetin, hukukçularının yazdığı Anayasa'ya aykırı olmadan gösterilen bir cumhurbaşkanı adayı için, son günlerde yapılanları nasıl anlatacağım? Muhalefet partilerinin demokrasiyi yok saydıklarını oğluma nasıl anlatacağım? Bu basireti açık milletin göremediği bir şeyler mi vardı? Bu sokağa dökülen insanlar, neden her gün PKK'ya aslanlar gibi Türk evlatları şehit verilirken sokaklara dökülmediler. Neden Ermeni Soykırımı iddialarını yalanlamak için sokağa dökülüp de dünyaya gövde gösterisi yapmadılar? Peki, ilahi söyleyen kız çocukları meydana çıkınca laiklik elden gidiyor da; ağzında emzikli, altı bezli minicik bebeklerimize tecavüz edilirken; her gün yüzlerce kadın sokakta tecavüze, tacize uğrayınca laiklik geri mi geliyor? Eğer istisnalar kaideleri bozuyorsa, neden bu sapıklar için sokağa dökülmedik? > Arzu Şimşek > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00