Öğrenci sayımız 15 milyon, 18 Avrupa ülkesinin toplam nüfusundan daha fazla. Mecburi eğitim 8 yıla çıkarılmış olmasına rağmen, halen istenilen seviyede kalite yakalanamamıştır. Dünyada sayısı bilinmeyen türde lise bizde var ve yine dünyada sayısı olmayan çeşitlilikte öğretmen var. Başöğretmen, uzman öğretmen, vekil öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen, 4/B li, 4/C li öğretmen... Üniversitelerdeki eğitim kalitesi içler acısıdır. İlk ve ortaöğretim okulları SBS ve ÖSS'ye endeksli hale gelmiştir. Milli Eğitim'e bütçeden ayrılan para yetersizdir. Avrupa ülkelerinin çoğunda öğretmenler bizdeki maaşların 8-10 katı bir ücret almaktadır. Ülkemizde 70-80 kişilik sınıflar halen mevcuttur. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalaması hâlâ 52'dir. Oysa bu sayı ABD'de 20, Almanya'da 16, İngiltere'de ve İsviçre'de 25'tir. Bazı Avrupa ülkelerinde 230 iş gününe varan öğretim süresi bizde 180 güne kadar inmiştir. Sonra kalkıyoruz. ÖSS ve SBS sınavlarında on binlerce öğrenci nasıl sıfır aldı diyoruz. Devlet Personel Başkanlığı 140 bin öğretmen açığı bulunduğunu ağzından kaçırdı. Milli Eğitim Bakanlığı bu açığı kapatmıyor. Kapatamıyor. Öğretmenliğin genleriyle oynanıyor. YÖK gibi antidemokratik ve çağ dışı bir kurumun olduğu bir ülkede mütekamil öğretmen yetiştirilemez. Talebimiz çok net ve açıktır; Hükümet, eğitime bütçeden ayırdığı payı AB standartlarına getirmeli ve en az iki kat artırmalıdır. Devlet okullarında eğitim parasız olmalı ve para toplama ayıbına son verilmelidir. Devlet okullarında da, özel okullardaki başarı ve eğitim kalitesi yakalanmalıdır. İmtihana endeksli ezberci eğitim sisteminden bir an önce vazgeçilmelidir. Kamuda en düşük seviyelerde olan öğretmen maaşlarının tabanı 2 bin 500 TL'ye yükseltilmelidir. Devlet, okuldan mezun ettiği bütün öğretmenlere iş bulmalıdır. Asgari ücretle öğretmen çalıştırma sistemine son vermelidir. Türkiye'nin önünü açacak, Türkiye'yi şahlandıracak bu özel çocukların eğitim göreceği çağdaş Enderunlara ihtiyacımız vardır. Gürkan Avcı (Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı) Taşımalı sistem için sağlanan imkânlar devam ettirilmeli... Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu'nun dikkatine; Her sene taşımalı eğitim uygulamalarında bir dizi değişikliğe gidiliyor. En son değişiklik ise sanırım en vahim uygulama olacak. Toplu taşıma araçları bulunmayan birçok beldedeki milyonlarca öğrenci mağdur edilecek... Bu öğrencilerimiz 3-10 kilometre yürüyerek okullarına gitmeye çalışacaklar veya gitmeyecek, devamsızlık yapacaklar. Bizim bölgemizde (Doğu Karadeniz) araziler engebeli, coğrafi şartlar ağır. Kışın şartlar zor, yırtıcı hayvanlar bulunmakta, yerleşim birimleri dağınık; bazı yollarda teleferikle geçiliyor... Geçen dönemlerde kendi imkânlarıyla gelen öğrencilere öğle yemeği veriliyordu, bu da kalkmış gibi... Zaten bazı velilerimiz de bahane arıyor. Yukarıdaki sebeplerden dolayı bu çocuklar tarlada çalıştırılacak, eğitim-öğretim aksayacak, sağlıklı bir eğitim-öğretim olmayacak. Evden okula, okuldan eve taşınan, karnını doyuran bu öğrencilerimizin okuması engellenecek. Bunlara bir an önce tedbir alınmalı, çözüm bulunmalı. Toplu taşıma araçları gitmeyen yerleşim yerlerindeki öğrencilerimizin okuması sağlansın... > Muhittin Tanrıverdi-GİRESUN Rize camilerinin mikrofonlarında müzik çalınması basit değildir 10 Ocak 2010 günü Rize'de, 170 caminin mikrofonunda birkaç dakika saz, şarkı, müzik çalıp durdu. Önceleri de muhtar ve başka kişiler konuşmuştu... İşte bid'at belası; Osman Ünlü Hoca yıllardır bu bid'at hakkında konuşuyor, dinlemiyorlar... 1974'te Afşin Malmüdürü idim. Hemşehrim Savcı Sayın Yaşar Aydın ile sohbet ediyoruz. Radyomuz, "Burası Afşin'in sesi" diyerek, şarkı, türkü çalıyordu. Savcı Bey araştırdı, gittik, şehrin kenarında yazıda bir öğretmen saz çalıp, yayın yapıyordu... Sayın Başbakanımız Rizeli ve dindar; bu hadisenin Rize'de ve camide olması sabotaj olamaz mı? Diyanet, "müezzinler çoğaldı, toplu ezana gerek kalmadı" diyerek 2009'da toplu ezanı kaldırdı, inşallah bu doğrultuda hareket edilir... Din adamı kadroları doldurulmuyor, vekiller veriliyor. Vekillere çeşitli adaletsizlikler yapılıyor; nakil, idari, hac imtihanı, kıdem, kademe, KPSS'de adaletsizlikler... Ne ararsanız var. Yıllarca bize, kadınların yanlarında mahrem erkekleri bulunmadan, kendi başlarına 104 kilometreden fazla bir uzaklığa seyahat yapmalarının dinen uygun olmadığı öğretildi. Diyanet, kadınları hacca götürmede bu inceliği hesaba katmıyor, yıllarca benim de onlarla gitmeme izin vermediler (daha önce hac vazifemi yaptığım gerekçesiyle). Sonunda oğlumu annesi ve ninesiyle gönderdim. Diyanet, dini kurallarla oynamamalı, dini hassasiyetlere bağlı kalmada gevşeklik göstermemeli... > Tahsin Koloğlu-SAMSUN Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00