Eğitim sistemimizin içler acısı durumu

A -
A +

Eğitimimizin içler acısı halini yıllardır yazıyoruz. İdeoloji uğruna hayatları karartılan gençleri, bitirilen mesleki eğitimi, tehlikeye atılan yarınlarımızı... Bu işi düzene koymak, yüksek öğrenimimizi daha ileri noktalara götürmek, ülkemizi bilim ve teknoloji alanında gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaştırmak amacıyla kurulan bir kurum; bütün enerjisini şekilciliğe ve ideoloji bekçiliğine harcıyor. Ne kendi birşey yapıyor, ne de başkalarına yaptırıyor. Bir adım atmaya kalkışanları da bazı tabuların arkasına sığınarak, rejim düşmanlığı ile suçluyor, bazı kesimleri tahrik ederek, ülke istikrarıyla oynuyor. Hangi noktaya geldiğimizi çarpıcı tespitlerle açıklayan Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu'na katılmamak mümkün mü? "2005 yılında ÖSS sınavına 1.730.854 kişi başvurmuştur. Dört yıllık lisans programlarına 198.509 kişi yerleştirilmiş, bunların 95.685'i daha önce üniversiteyi bitirmiş veya halen okuyanlardan oluşmaktadır. Yani ilk defa dört yıllık üniversiteyi kazanan öğrenci sayısı yaklaşık 100.000'dir. Halen gençlerimizin büyük çoğunluğu, başarılı olabilmek için mutlaka üniversiteye gitmek gerektiğine, meslek sahibi olabilmek için üniversite okumaları gerektiğine, dershaneye gitmeden üniversite kazanmanın imkansız olduğuna, sınava hazırlanmak için rapor almaları gerektiğine, üniversite sınavında başarılı olamazlarsa hayatlarının kararacağına, sınav sisteminde hâlâ öğretilenlerin sorulmadığına inanmaktadır. 15 yeni üniversite kurulmasına rağmen kontenjan artışı sıfırdır. Tüm dünyanın tersine genel lise oranı ülkemizde hâlâ %65'lerde devam etmekte olup; buna karşılık mesleki eğitim öğrencilerinin toplam orta öğretim öğrencileri arasındaki oranı 2005-2006 eğitim-öğretim yılında ise %35'e düşmüştür. Yükseköğretim okullaşma oranı Fransa'da %51, ABD'de %81, Güney Kore'de %52 iken ülkemizde sınavsız geçiş ve örneğine rastlamak imkansız olan açık öğretime rağmen %35 seviyesindedir. Sınav sistemi sadece gençleri değil, anne babaları da birer depresif karakter haline getirmiştir. Gelin; Tüm tarafları bir araya getirip, bu ülkenin kişiden kişiye, hükümetlere göre değişmeyecek eğitim programını hazırlayalım. Meslek eğitimini cazip hale getirmek için ÖSS sınavında Endüstriyel - Teknik Mesleki eğitimin puan farkını kaldıralım. Meslek standartlarını belirleyelim. Meslek lisesi ve yüksekokullarının yönetimlerine ilgili sanayi ticaret odalarını ortak yapalım. Meslek yüksek okulunu bitirenlerin askerliğini yedek subay olarak yapmasının önünü açalım. Meslek okullarını çağa uygun hale getirmek için rahatlıkla uluslararası kuruluşlardan sağlanabilecek olan önemli kısmı hibe finansman imkanlarını devreye sokalım." Kısaltarak vermeye çalıştığım bu acı durum bütün yetkilileri düşündürmeli; istismarcıların bu alandaki tahakkümüne bir an önce son verilmelidir. >>> Neden sigara için alınan tedbirler içki ve uyuşturucu için de alınmaz? Milleti sigaranın zararından korumak için güzel adımlar atıldı. Sigara paketlerinin üzerine ikaz edici ibareler yazıldı, bazı yerlerde sigara içilmesi yasaklandı. Gittikçe daha çok tedbirin alındığı da görülüyor. Bütün bunlar güzel ve faydalı adımlar. Elbette tesirleri görülecek, birçok insanımız sigaranın zararlarından korunmuş olacaktır. Aynı hassasiyet ve gayretler, çok daha büyük tahribata yolaçan içki ve uyuşturucu kullanımı için neden alınmıyor, anlamak mümkün değil. > Reşat Çavuş

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.