Eğitimimiz kısır çekişmelere feda edilmemelidir

A -
A +

17 . Milli Eğitim Şûrası Ankara'da toplandı. Bu şûraya, eğitimimizin rotasını çizen, yön veren, yetkililer ve ilgililer katılıyor. Milli Eğitim Şûrası, Türkiye'nin geleceğini birebir etkileyen çok önemli bir toplantıdır. Geçmişte bu tür şûralarda önemli kararlar alınır ve o kararlar uygulanırdı. Eğitimimizdeki köklü reformlar, değişiklikler bu şûralarda karara bağlanırdı. Şimdiki şûrada da eğitimimizin müzmin problemleri, gelecekte yapılması gerekenler konuşuluyor, tartışılıyor. Tükenme noktasına getirilmiş mesleki eğitim, katsayı uygulamalarıyla haksız bir şekilde mağdur edilen meslek lisesi mezunları, kışla mantığıyla yönetilmeye kalkışılan üniversitelerin düşürüldüğü durum ve bütün bunların sonucu olarak mutsuz kılınmış, küstürülmüş onbinlerce genç ve geriye götürülmüş eğitim sistemimiz... Şüphesiz, bu kadar uzmanın alacakları ortak kararların ülke yararına olması beklenir. Tıkanmış birçok kanal bu şûra kararları ile açılabilir. Hatta toplumsal gerginliklere sebep olan birçok problem de bu şûra sayesinde aşılabilir. Ama bütün bunlar bir temenniden ibaret. Eğer alınan her karar yine YÖK barajına takılırsa, ardından da bazı yargı kararları ile engellenirse, bu şûranın bir faydası olamayacak. Oysa ülkenin, insanlarımızın beklemeye tahammülü yok. Çözüm bekleyen bu çok önemli problemler daha fazla bekletilemez. Bazı takıntılar, vehimlerle ülkemizin geleceği tehlikeye atılamaz. Her türlü ideolojik saplantıdan sıyrılarak, bilimsel ve dünya gerçeklerine uygun, insanlarımızın mutluluğuna katkı sağlayacak kararlar alınmalı ve mutlaka bu kararlar uygulanmalıdır. Kimsenin insanlarımızın geleceğiyle daha fazla oynama hakkı bulunmamalı... Bu sistem değişmeli! Son günlerde, beşinci sınıfa giden küçük oğlumun eve getirdigi ödevlerle boğuşmaktan gecelerimiz ve hafta sonlarımız bir kâbusa dönüşüyor. Öğretmenlerin, sözümona "sorumluluk" diye nitelendirdikleri bu ödevler o denli zor, öylesine gereksiz ve anlamsız ki, çocukları okuldan soğutmaktan başka bir işe yaramıyor. Gün boyunca okulda ders yaptıktan sonra, dinlenmek, yemek yemek, oynamak ve uyumak ihtiyacıyla eve gelip, yine ders çalışmak zorunda kalmak, çocukları canlarından bezdiriyor. Hepsi okuldan, özellikle de Pazar akşamlarından ve Pazartesi günlerinden nefret ediyor. Çocukları okuldan soğutan bu sistem mutlaka değişmeli. Neşe içinde yaşanması gereken bir dönem heba oluyor, taptaze beyinler 11 yıl içinde âdeta çöplüğe dönüyor... Yetişkinler de mutsuz, çocuklar da. Bir şeylerin değiştirilme zamanı çoktan gelmedi mi? Eğitim dünyasının gerçek bir değişimden geçmesi gerekiyor. Çocukları canından bezdiren, onları hırslı birer egoist haline getiren ve sadece hafızalarına yüklenen bu sistem değişmedikçe, bu dünyada kimseye huzur yok. Çocuklar, beyinleri sulanmış, yorgun bir nesil olarak yetişiyor. İşin en acı yanı, analar, babalar da bu saçmalığa ayak uydurup, çocuklarının birer koyun gibi güdülmelerine izin veriyor, sadece elemek amacıyla -adına "seçme sınavı" dense de- yapılan sınavlarda başarılı olmaları için onları zorluyor. Bugüne kadar böyle gelmiş, böyle gidecek diye durumu kabul etmek yerine, bir yerlerden başlamak ve hataları düzeltmek gerekiyor. Bu değişimin kolay olmayacağını biliyorum. Ama birilerinin bir an önce, biryerlerden başlaması gerekiyor. > K. Kurdaş > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.