Eli kolu bağlı Hükümet ne yapabilir

A -
A +

Hükümetin yapmayı düşündüğü bazı düzenlemelerin çeşitli kurumlarca engellenmesi vatandaş nezdinde hoş karşılanmıyor. Bütün olumsuzluklar ve gecikmelerin faturası engelleyici olarak algılanan kişi ve kurumlara çıkarılıyor. Kendi seçtikleri bir ekibin rahat çalışmadığı görüntüsünün ortaya çıkması vatandaşı kızdırıyor. Necdet Akman'ın belirttiği gibi, olumsuzluklar artık bu iktidara mal edilmiyor, faturalar başkalarına kesiliyor... "3 Kasım 2002 tarihine kadar makro ekonomik dengelerin iyi olduğunu söyleyebilecek biri var mıydı? Dünya Bankası ve IMF gibi kuruluşların kapıları hergün boşuna mı aşındırılıyordu? Üretim yaparak elini taşın altında tutacak kaç firma kalmıştı? Bir gecelik faizin %7500'lere çıktığını inkar edebilecek bir babayiğit var mı? 24 bankanın boşaltılması ve devlete 50 milyar dolardan fazla bir maliyet yüklendiği yalan mı? Bırakın yabancı sermayenin gelmesini, kendi yatırımcılarımızın bile yabancı ülkelere kaçtığını kim inkar edebilir?... Sayın Başbakan seçim konuşmalarında, 3 sene mühlet istediklerini söylemişti. Ekonomik göstergelerin pozitife dönüşmesi, problemlerin çözülmesi için rehabilitasyon çalışmalarına ve alt yapıların kurulmasına ihtiyaç var, bu da zaman alacaktır. Hükümet 10 bin zeki ve yoksul çocuğun eğitimini satın almak istedi, engel olundu. Acil eylem planı uygulamak için üst kademelerde atama ve değişiklikler yapıldı; partizanlıkla itham edildi. Oysa insan başarıyı güvendiği ekibiyle yakalayabilir. Herkesin şikayetçi olduğu YÖK sistemini ıshal etmek istedi, çalışmalar engellenmek istendi, iş başka mecralara çekilmeye çalışıldı. Meslek Liselilere yapılan büyük haksızlık giderilmeye çalışıldı, bunların %7 olan İmam Hatipliler gerekçe gösterilerek bu çalışma da engellenmek istendi. Şu açık bir gerçek ki; hükümetler karşılarında Anayasa Mahkemesi, Danıştay, veto vs. müesseseler tavır alır ve açıkça siyasileşirlerse, iktidarın gücü sembolik olmaktan öteye gitmez. O zaman biz vatandaşların siyasi iktidarı eleştirmemiz haksızlık olur. Bilindiği gibi bu kurumların bir kısmı olağanüstü şartların hüküm sürdüğü bir ortamda ihdas edilmişti. Yeterli çoğunluğa sahip olan hükümetin başarılı olabilmesi için, bu kurumları mercek altına alıp, revize etmesi gerekir. Fakir-fukaranın, garip-gurebanın yüzünü güldürmek için, hukuk çerçevesinde her tasarruf zorunlu hale geldi..." Lisans mezunu Sağlık Memuru alınacak mı? Sayın Sağlık Bakanımız'ın dikkatine; 1996 yılında Oltu Sağlık Meslek Lisesi'nin Saglık Memurluğu Bölümü'nden mezun oldum. 1998 yılında Anadolu Üniversitesi Sağlık Memurluğu önlisans programını bitirdim. 2002 yılında Kafkas Üniversitesi Sağlık Yüksek Okulu Sağlık Memurluğu Bölümü Lisans programını birincilikle bitirdim. Sağlık Bakanlığı'nın yapmış oldugu KPSS-SB sınavında üniversite mezunu almadıkları için, Sağlık Meslek Lisesi seviyesinden girdim. 81 puan aldım, yerleştirilemedim. Acaba sözleşmeli Sağlık pesoneli için yapılacak sınavda lisans mezunu Sağlık Memuru alınacak mı? Ben ve benim gibilerin durumu ne olacak? Tekin Şimşek - Oltu - ERZURUM Bitsin bu işkence Yaklaşık 15 yıldan fazladır Türk Telekom'da çalışmaktayım. PTT'den ayrıldığımız 1995 yılından bu yana Telekom'un özelleşmesi hiç gündemden düşmüyor. Özellikle son yıllarda sürekli gündemde tutulan bu konu, biz çalışanların ruh sağlığını olumsuz etkilemektedir. Telekom'un özelleştirilmesi yıllardır sürüncemede bırakılırken, çalışanların ruh sağlıklarını hiç kimse düşünmemiştir. Biz çalışanlar sürekli huzursuz oluyoruz, uykularımız kaçıyor. Sanki Telekom yarın özelleşecek de bizi kapı dışarı koyacaklarmış gibi bir his ile yıllardır yaşamaktayız. Bu kadar uzun süre gündemde kalmayıp kısa bir sürede özelleştirilse de işsiz kalsaydık ruh sağlığımız daha az tahrip olur ve başka işlerde çalışacak gücü kendimizde bulabilirdik. Fakat artık bu gücü kendimizde görmüyoruz. Size abartıyormuşum gibi gelir, fakat durum böyle. Çalışanlar arasında yapılacak küçük bir anketle veya sağlık kontrolü ile bunlar ortaya çıkarılabilir. İsmi mahfuz Daha ne kadar bekleyeceğiz? Sağlık Bakanlığı'na; Ben, Balıkesir İvrindi Sağlık Meslek Lisesi'nden 1995 yılında mezun oldum. Mezuniyetimden bu yana 9 yıl geçmesine rağmen hâlâ atamam yapılmadı. 1999 yılındaki DMS'yi 74 puanla ve KPSS-SB'yi yine 74 puanla kazandım. Ama bir yere yerleştirilemedim. Şimdi yine duyuyoruz ki yeni bir sınav varmış. Bu yapılan sınavlar biz eski mezunlar için dezavantaj olmaktadır. Yeni mezunların bilgisi taze olduğu için yüksek puan alıyorlar. Biz ise ne kadar çalışsak da bu moralle bu kadar puan alabiliyoruz. Sınavlar için yeni mezunlara haksızlık olmasın diye yapılıyor diyorlar. Biz mezun olduktan sonra 1994 mezunları için sınav yapıldı ve sınava göre 1500 tane personel alındı. O zaman biz sınava bile alınmadık bu bize yapılan haksızlık değil miydi? Peki biz 9 yıldan beri beklerken bize haksızlık olmuyor mu? Beklerken yaşımız 27 oldu. Yaşımız memur olma yaş sınırını geçtiği zaman da almayacaksınız bizi. O zaman bize haksızlık olmayacak mı? Bizim halimiz ne olacak? Her yıl onbinlerce öğretmen alınıyor. Sağlık memuru ise geçen yıl sadece 200 tane alındı. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Biz üvey evlat mıyız? İşsizlik ve parasızlık yüzünden evlenemiyorum. Biz bunun için mi okuduk? Madem almayacaktınız bizi niye okuttunuz? Yapılacak sınavlar için İstanbul'da 600 milyona kurslar veriliyormuş. Fakir vatandaş ne yapacak Fakir vatandaşın memur olmaya hakkı yok mu? Atamaların eski mezunlardan başlayarak yapılması mümkün olamaz mı? Mağdur Sağlık Meslek lisesi mezunları Yetkililer bu anormalliği farketmiyor mu? Ben üniversite mezunuyum ve düşük maaş ile bir özel işletmede çalışmaktayım. Çalıştığım yerde benim sınıf arkadaşlarım var. Arkadaşlarım ehliyet sahibi oldukları için benden daha fazla maaş almaktadırlar. Ehliyetim olmadığı için doğal olarak başkalarına muhtaç veya bağımlı kalmaktayım. Vergisini verdiğim ülkemde, yurtdışından gelen tek gözü görenler rahatlılıkta araba kullanmakta ve hiçbir kısıtlama olmamaktadır. Bütün bu adaletsizliklere ve haksızlıklara çok üzülüyorum, bize yapılan haksızlığın düzeltilmesini istiyorum. Ülkemizde böyle şeylerin olması ve devam etmesi gerçekten utanç verici. Kendi kendimizi batırıyoruz ve zorluk çıkartıyoruz. Yetkili kişiler bu anormalliği hiç farketmediler mi acaba? Onların görevi bize hizmet etmek ve bizim refahımız için çalışmak değil mi? Pınar Deniz Basın Dispanseri Sağlık Bakanlığı'nın dikkatine; Emekli basın mensubuyum. Gazete merkezleri Cağaloğlu'nda iken Basın Dispanseri (Basın Semt Polikliniği) tabelaları asılı Haseki Hastanesi'ne bağlı sağlık kuruluşuna gidiyorduk. SSK'lı olmamıza rağmen, hem de basın mensubu önceliği tanınarak muayene oluyorduk. Geçen hafta kızımı götürdüm. Sağlık Ocağı'ndan sevk istediler. Yıllardır ilk defa sevk istenince şaşırdım. Güya SSK'lılara tanınan yeni hakkı bu şekilde kullanabiliyormuşuz. Ben Yenibosna'dan Cağaloğlu'na güya bize öncelik tanıyan bir sağlık kuruluşu diye gittim. Neyse gelmişken Sultanahmet Sağlık Ocağı'ndan sevk yaptırmak istedim. Nüfus cüzdanı ve sağlık karnesi fotokopisi çektirdim. Bir milyon döner sermayeleri için ödedim. İsmi bende mahfuz doktorumuzdan basın olmanın ayrıcalığı olmadığına dair gerekli nasihatları aldıktan sonra, sevk evrakını aldım. Basın Dispanseri Başhekimi'ne tabeladaki basın ifadesinin kaldırılmasını, çünkü basın mensubu olmanın hiçbir mana ifade etmediğini söyledim. Yanında başka doktorlar da vardı. Yeni uygulamanın bize kolaylıklarını anlattılar. Ancak ben hâlâ geçmiş yıllardaki uygulamanın aksine, bir basın mensubunun, neden ismi doğrudan Basın ile başlıyan bir sağlık kuruluşunda sevk ile muayene olduğunu anlıyabilmiş değilim. Biz daha önce de SSK'lı idik. Yeni SSK'lı olmadık. Bu kuruluş Sağlık Bakanlığı'na yeni mi bağlandı? Lütfen bir yetkili bunu açıklıyabilir mi? Osman Algül - İSTANBUL

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.