Bir gazetede okumuştum, bir emekli memur şöyle yazıyordu: Karı-koca çalışıp, devlete vergilerini tam olarak verdiklerini, şimdi emekli olduklarını, kendilerinin sadece bir kızları olduğunu, devletin sadece üç kişiye hizmet verdiğini; bazı kamu kuruluşlarında çalışan devlet memurlarının tek başına çalıştığını, dolayısıyla daha az prim ödediğini, karşılığında, 7 çocuğu olan bu memurun, başta sağlık giderleri olmak üzere, devletten aldıkları hizmetin çok daha fazla olduğunu, bunun haksızlık ve adaletsizlik olduğunu belirtiyor ve bu uygulamanın düzeltilmesini talep ediyordu. Ben de bu konuda yazan beyefendinin görüşlerine katılıyorum. Ben 27 yıldır çalışan ve 2 çocuğu olan bir memurum. Emekli Sandığı şu anda 18 yaşını dolduran büyük oğlumun sağlık karnesini iptal etti. Benim ve ailemin şu ana kadar emekli sandığına fazla bir maliyetimiz olmadı zannediyorum. Sadece gözlük ve diş ile ilgili biraz maliyetimiz olmuştur. Böylece bazı problemlerin üstesinden daha kolay gelebileceğimizi zannediyorum. Devlet gelirlerinin adil dağıtılmasına engel olan ve kaynakların israfına yol açan bu uygulamanın önlenmesi gereklidir. Fazla çocuğu olanlar için başka bir uygulama şekli bulunmalıdır. Bazı vatandaşların bu kurumlara verdiği aşırı maliyet, diğer hak sahiplerine verilen hizmetin kısılmasına yolaçmamalıdır. Her vatandaş yaptığı katkı kadar maaş ve hizmet görmeli. Özellikle Emekli Sandığı ile diğerleri arasındaki dengesizlik acilen giderilmeli. Siyasi iktidarlar veya yetkililer, bu kurumlardan maaş alanların maaşlarıyla oynama yetkisine sahip olmamalı. Bugün Emekli Sandığı'ndan maaş alan bazılarının aldıkları, SSK'dan maaş alan 10 emeklinin aldıklarından fazladır. Bu kişiler bunu alabilecek kadar ödeme yapmışlar mıdır? Neticede bu açıklar bizim paramızla kapanıyor. Bu büyük bir haksızlık ve adaletsizliktir. > Fikri Dağlıgil - İZMİR Yufkacılar ve Kadayıfçılar Odası'ndan açıklama 28 Ocak 2002 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "Yasal olarak çalışmak suç mu?" başlıklı bir okuyucu mektubuna yer verilmişti. Konu ile ilgili olarak Oda Başkanı Mehmet Kocaer ile Genel Sekreter İbrahim Kılıçkaya'nın imzasıyla gelen açıklama özetle şöyle: "Yönetim olarak; hem üretici esnafımızı, hem de tüketiciyi mağdur etmemek maksadıyla, 507 sayılı yasanın 125. Maddesine istinaden, maliyetlere göre tarife çıkarıp üst kuruluşlara onaylatıyor ve bu tarife üzerinden standart üretim yapıp satılmasını sağlamak için esnafımıza dağıtıyoruz. Bu fiyatlara uymayanlar için yasal yetkilerimiz olan denetlemelerimize devam ediyoruz. Uymayanlar hakkında tanzim edilen tutanaklar Odalar Birliğimiz Disiplin Kuruluna gönderilerek, cezalandırılmalarını istiyoruz. Esnafın mesleği gereği yapması gerekenler ile bulundurması gereken belgeleri yetkilerimiz gereği kontrol ediyor, eksiklikler bulunması halinde ilgili kurumlara bildiriyoruz ve tecziyelerine gidiliyor. Bütün girdi ve masraflarıyla bir kilogram kaliteli ve yenilecek yufka 1.285.000 TL, kadayıf da 1.290.000 TL'ye mal olmaktadır. Toptan 1.500.000, perakende ise (dükkanlarda) 2.000.000 TL. tarifemiz çıkarılmıştır. Bunun altında ve üstünde satış yasaktır. Tarifeye tabi bir meslekte olduğumuz için buna uymak mecburiyeti vardır. Bu işi kaçak olarak yapanlarla mücadelemiz de devam etmektedir. Bütün bunları esnafımızı mağdur etmek için değil, onların haklarını ve tüketiciyi korumak için yapmaktayız." Hani ücret dengesizliği giderilecekti! Maliye Bakanlığı'na; Sözleşmeli Personel Uygulaması, az bulunan teknik elemanların başka alanlara ve yurtdışına kaçmaması ve en iyi şekilde değerlendirilmesi amacıyla düzenlenmiştir. Fakat, ilgili kanunların elastiki durumundan yararlanarak alabilenler almış, alamayanlar da mağdur edilmiştir. Aynı teşkilatta, merkezde çalışanlardan üst kademedekiler sözleşmeli, diğerleri ve taşradakiler normal ücret almakta, aradaki fark da bir uçurumdur. Esas olan, ücret dengesizliğini düzeltmek amacıyla 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren, yine üst kademedekilere 200 ile 500 milyon TL arasında bir iyileştirme zammı verildi. Bu iyileştirme, kademeli olarak alt kademelere de yansıtılacaktı. Fakat bu yapılmadığı gibi, bir daha sözü bile edilmedi. Düşünmeden edemiyorum; acaba bu tür düzenlemeleri hazırlayanlar üst kademede bulundukları için mi bu böyle oluyor? Son zamanlarda verilen seyyanen 100 milyonluk zam da herkese verildi, denge sağlayıcı bir uygulama değildir... > Mehmet Tanrıkulu - BALIKESİR Yeni rapora ne gerek var? Ben 1988 yılının 23 Ekim'inde Tekel'de özürlü işçi olarak işe başladım. %41 özürlüyüm. İşe başladığım zaman çalıştığım kurum beni vergi indirimi için prosedür gereği maliyeye gönderdi. Benden yeni bir rapor istendi. Tokat Devlet Hastanesi'ne gittim. Daha önce %41 özürlü olduğum yönünde rapor veren hastane, bu defa %26 rapor verdi. Özürlü olarak bu işe girdiysek, o rapor vergi indirimi için de neden geçerli olmasın? Hükümetin özürlüler için yeni kadrolar tahsis edeceği belirtildi. Belirttiğim problem ve benzerleri giderilirse, özürlüler daha rahat bir çalışma ortamı bulur... > Cafer S. - TOKAT