TC Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'un aynı çatı altında birleştirilmesine karşı olan bir iştirakçiyim. Maliye Bakanlığı'nın Emekli Sandığı gibi saygın bir kuruma sahip çıkmasını diliyorum. TC Emekli Sandığı, 8.04.2002 tarihinde, ad ve soyadlarının bulunduğu formları hak sahiplerine imza karşılığı verilmek üzere Ziraat Bankası'nın ilgili şubelerine dağıttı. Bu da o bankaya ilave bir yük getirmiştir. Akıllı Kart ile Sağlık Karnelerinin değiştirilmesi isteniyor. Ancak hiçbir emekli Akıllı Kart'ın ne olduğunu, nasıl kullanılacağını, faydasının ya da zararının ne olduğunu bilmemektedir. Halen yürürlükte bulunan Sağlık Karnelerinden, ben kendi adıma çok memnunum, çoğunluğun da memnun olduğuna eminim. Akıllı Kart ile "Çağdışı" Sağlık Karnesi'nin tarih olacağı belirtiliyor. SSK'lı ve Bağ-Kur'luların maaş kuyrukları da gündeme getirilerek kamuoyu yanlış yönlendiriliyor. Gönderilen form ve örnek izahatında 14 soru yöneltiliyor. Son 6 ayda çekilmiş vesikalık fotoğraf isteniyor. Sorular cevaplanıp, formlar ilgili kuruma gönderilmediği takdirde maaşların durdurulacağı belirtiliyor. Sorular arasında anne babanızın Sosyal Güvenlik Numarası, TC Kimlik Numarası yer alıyor. Vatandaşlık Kimlik Numarası için verilen internetteki "www.tc.kimlik.nvi.gov.tr" adresine fazla yüklemeden dolayı ulaşılamıyor. Nüfus Müdürlüklerinde aşırı bir izdiham mevcut. Nüfus kütüğü İstanbul dışında olanlar için, bağlı bulundukları illere faks çekiliyor. Bunun için de 4-5 saat kuyrukta bekleniyor. 4 milyonluk faks ücreti karşılığında " Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfı, İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayii İşletmesi" başlıklı perakende satış fişi veriliyor. Emekli Sandığı 31.05.2002'de sona erecek uygulamayı 31.07.2002 tarihine kadar uzatmış, keşke bunun yerine bu uygulama tamamen iptal edilseydi. Milyonlarca emekli perişan, mağdur edilmezdi. Bu uygulama ile haksız maaş alınanların tespit edileceği, suiistimallerin önleneceği söyleniyor. Zaten mevcut uygulamada veli, vasi, kayyum veya vekillere ödenmesi durumunda, senede bir defa olmak üzere yoklama belgesi doldurma mecburiyet var. Bu uygulama titizlikle tatbik edilirse, suiistimaller önlenir. Saygın bir kurum olan Emekli Sandığı'nın bu uygulaması ile 3.5 milyon iştirakçi sıkıntıya sokulacaktır. Bu uygulamanın parasal boyutu da, biz emeklilerin sırtında para kazananların iştahını kabartmıştır. Akıllı Kart ile bankamatiklerden para çekilebileceği söyleniyor; bu da emeklileri kapkaççıların kucağına itecektir. Biz emeklilere eziyet çektirilmesin, mevcut uygulama devam ettirilsin... > İsmi mahfuz bir emekli - İSTANBUL İlaçtan %18 KDV alınır mı? Hastalandığımız zaman hepimiz doktora gideriz. Doktorun yazdığı ilaçları alır, kullanırız. Eğer tedavi olmazsak, ilaçları kullanmazsak kendimizi hayati tehlikeye atmış oluruz. Bu hayat kurtaran ve alınması zaruri bulunan ilaç ve benzeri tedavi ile ilgili herşeyden %18 KDV (Katma Değer Vergisi) alınıyor. Halbuki ihtiyaç maddesi olan ekmekten %1 KDV alınıyor. Beyaz eşyadan ve zaruri olmayan bazı mallardan %26-18 KDV alınırken; hayatımız, sağlığımızla ilgili ilaç ve malzemelerden neden bu kadar yüksek vergi alınıyor? Bazı ülkelerde bu gibi hallerde hiç KDV alınmıyor. Sağlıkla ilgili her türlü ilaç ve malzemelerden en fazla %1 KDV alınmalı; bu tür bir düzenleme için herkes üzerine düşeni biran önce yapmalıdır... > Süleyman Tulunay İSTANBUL Müjde tamam da, ya gerisi? Devlet Bakanı Recep Önal'ın "DMS mağdurlarına 2 yıl daha süre verileceğini" belirten müjdesi çok sayıda insanımızı sevindirdi. Ama bu sevincin devam etmesi için de, bazı yanlışlıklardan dönülmesi gerektiği belirtiliyor. Okuyucularımızdan Osman Aydın merak edip sormuş: DMS'ye 1.5 milyon kişi girdi, 400 bin kişinin kazandığı söylendi; yaklaşık 950 bin çalışana ihtiyaç olduğu halde, neden 950 bin memur adayı işe başlatılmadı? Personel eksikliğinden dolayı kütüphaneler, arşivler kapanıyor, emekliliği gelmiş olanlar emekli edilmiyor; eski memurların çoğu otomasyon ve bilgisayardan anlamıyor. Hal böyle iken bizim feryadımıza duyarsız kalınıyor, gerekenler yapılmıyor, neden?" Hakan Demircan da benzer şeyler sormuş: "20-30 yıl önce işe başlamış bir memur, günümüzün gelişmelerine yeterince uyum gösteremeyebiliyor. Bu da kamu kurumlarının hantallaşmasına, çağın gerisinde kalmasına yolaçıyor. Üstelik bunların çoğunun emekliliği de gelmiş, geçmiş. Hal böyle iken, biz yüzbinlerce yeni eğitimli, bilgisayara hakim gencin önünü neden tıkıyorsunuz?" Bu sorular hepimizin kafasını kurcalıyor. Yetkililerin de zaman içinde bunun gereğini yapacağına inanıyorum... Acıyın bize! Bu ülkeyi idare edenler, bakanlarımız, büyüklerimiz, milletvekillerimiz; Bu millet sizin elinize, dilinize bakıyor. Her geçen gün yok oluyoruz. Ne oluyorsa biz fakir-fukaraya oluyor, eziliyor, üzülüyor, çaresiz bir haldeyiz. Geçinecek takatımız kalmadı, artık duyun sesimizi... Memur alımı için bir imtihan yaptınız. Kazandık, ümit verdiniz; size inandık, güvendik, 2 yıldır boşu boşuna oyaladınız. Bizim durumumuzda olan bazıları iki yıldır maaş alıyor, biz hâlâ sürünüyoruz. Bizim kazanılmış haklarımız, sizin verilmiş sözleriniz vardı. Şimdi hepsi unutuldu, bizi feda ettiniz; yeni bir imtihan yapacakmışsınız, sırada harcanacak yeni vatan evlatları olacak... Öncekini beceremediniz, bunu da becereceğinize inanmıyoruz. Artık güvenimiz, itimadımız kalmadı... Yapamıyorsanız sine-i millete dönün, yapabilecek başkaları gelsin... > Selami Bulut - ERZURUM Dikey Geçiş İmtihanı tamamen formalite... Ben Meslek Yüksek Okulu mezunuyum. ÖSYM'nin yapmış olduğu Dikey Geçiş İmtihanı'na 2 defa katıldım. Sayısal ve sözel testlerden tamamına yakınını net olarak çıkarmama rağmen, hiçbir yere yerleştirilemedim. Bunun sebebleri arasında puanların hesaplanma tekniği geliyor. Yapılan sınav haricinde, yüksekokula girdiğiniz seneki puanın bir kısmı, yüksekokuldaki diploma notunuzun belirli bir kısmı da işin içine katılınca, yaptıkları imtihan tamamen formaliteye dönüşüyor. Bu imtihandan full çeksem dahi bir yere yerleştirilmeme imkan yok; anlattığım sebeplerden dolayı. Bir insanın yenilgiyi bile bile imtihana girmesi kadar moral bozucu ve hayal kırıklığı veren bir olay yoktur herhalde. Eğer başka amaçları varsa bunu peşinen söylesinler de insanların duyguları ve gururlarıyla oynamasınlar. İşin diğer yanına da değineceğim, bu seneki imtihan giriş ücreti 27.000.000+masraflar, bu soygun ve sömürü değil de nedir? Hem insanların önünü tıkayacaksınız hem de onlarla dalga geçer gibi paralarını alacaksınız. Adalet bunun neresinde? Önce alan engellemesiyle bizlerin 4 yıllık yolumuzu tıkayıp, bizi 2 yıllığa mahkum ettiler, simdi de oradan 4 yıllığa geçişimizi engelliyorlar. Şunu bilsinler ki, benim durumumdaki insanlar onlara haklarını ebediyen helal etmeyecekler. Bize, bu ülkeye hizmet etme şansını vermeyenler yarın bundan pişman olacaklar mı acaba? > Serhat Aktaş