Esnaf borcunu nasıl ödesin?

A -
A +

Esnafımızın bu krizden çok etkilendiği, çoğunun dükkanını kapattığı, kalanların da kapatma sınırında olduğu sır değil. Satışlar durma noktasına gelmiş, gelirler düşmüş. Buna rağmen giderler habire artmış. Vergi borçları, SSK ve Bağ-Kur primleri; elektrik,su, telefon faturaları ödenememiş ve gittikçe katlanmış... Hele bankaların pençesine düşenler tamamen talan edilmiş. Aylardır çığlık atılıyor, ama kimse duymuyor... Zaman zaman ilgili bakanlar çıkıp, borçları taksitlendirdiklerini söylüyor, ama bu da çare olmuyor. "Basra harap olduktan sonra..." sözü bu kesim için söylenmiş adeta... Bandırma'dan yazan Rıza Dirik de bu gerçeklere değinmiş: "Muhasebeci komşumuz anlattı, SSK'ya işi icabı gitmiş. Memurlar, elleri çenelerinde düşünüp duruyorlarmış; taksit ödeyen kimse yokmuş... Bu doğru, ama ödemiyorlar değil, ödeyemiyorlar. Borç, ödeme gücünü aşınca, 18 takside değil, 118 takside bölseniz ne değişir... Taksitleri küçük olanlar öder, gerisi kalır. Maksat bu kesimi yaşatmak olmalı, gerekirse hiç faiz almadan bunların çarklarını döndürmelerine yardımcı olunmalı. İşler düzelince, kayıplar o zaman fazlasıyla telafi edilir. Bunları sıkıştırmak kepenklerin kapanmasından başka fayda sağlamaz. Bu durum da Türkiye'nin kaybı olur. Tahsilat istiyorsanız, evvela faizi kaldırıp, ana parayı taksitlendireceksiniz. Aksıyan taksitler olursa en arkaya atıp ayrı bir faiz uygulayacaksınız, ödemeleri durdurmayacaksınız." Bütün bu işyerleri milli servettir. Her birinden birçok insanımız ekmek kazanıyor. Onlardan kaynaklanmayan sebeplerle girdikleri sıkıntıyı aşmaları için daha çok katkıda bulunmak vatanperverlik gereğidir. Bu da büyük meblağlar gerektirmemektedir... Neden hep bizden gidiyor? Bundan bir hafta önce, ikametgah almak için muhtarlığa gittim. Gıderken de ikametgah bilgilerimin yazılı olduğu evrakı kendim doldurdum, sadece muhtarın imzası kaldı. Muhtarı bulduğumda, evrakı eline aldı, baktı baktı ve "bugün Cumartesi, bunu imzalayamam" dedi. Hiç sesimi çıkarmadan geri döndüm. Pazartesi gittim, evrakımı uzattım, aldı ımzaladı; bana uzatırken, 250.000 TL. istedi. "Neden?" dedim, almak zorunda olduğunu belirtti. Yazı ile bildirildiğini ve mutlaka alması gerektiğini söyledi. 250.000 lirayı verdim, makbuz istedim; ama makbuz yok. Bu paranın az olması önemli değil, ama neden bir belgesi olmuyor? Her kuruluş kitabına uydurarak biz vatandaştan çeşitli adlar altında para alıyor. Ben bir vatandaş olarak vergimi veriyorum, bir koyun gibi yönlendirilmekten ve boynumu bükmekten bıktım!.. Turizmci sürgünde, Nemrut Turizmi kan ağlıyor! Sayın Mustafa Taşar'ın dikkatine; Kahta Turizm Müdürlüğü'nü yapan Mahmut Arslan, haksız bir şekilde 9 ay önce Niğde iline, ordan da Yozgat'a tayin edildi. Fakat o günden bu yana, Kahta Turizm Enformasyon Müdürlüğü kapısına adeta kilit vurulmuş. Mahmut Arslan döneminde Kahta Milli Eğitim Müdürlüğünde görevli geçici bir personel çalışmaktaydı. Şu anda yine öyle, bu şekilde, büyük bir tarihi mekanda, turizme ne kadar katkı sağlanabilir? Kahta sınırları içerisinde olan "Dünyanın 8. Harikası olarak tabir edilen ve UNESCO tarafından dünya kültür mirası listesine alınan Nemrut Dağı "Arsemia Kalesi, 2000 Yıllık Cendere Köprüsü, Karakuş Tepesi ve Selçuklular döneminde yapılan Eski Kahta Kalesi bulunmaktadır. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin uğrak yeri olan Kahta ilçesinde deneyimli ve yetenekli bir Turizm Müdürü olan Mahmut Arslan, üç lisan bilen, sayısız ödülü ve Nemrut Dağı hakkında yazdığı kitapları ile başarıları olan bir Turizm Müdürüydü Bu müdürümüz, bazı politikacıların kendisini çekememelerinden dolayı sürgüne gönderildi. Sayın Bakanım: Lütfen politikayı bir kenara bırakıp, Turizm Müdürümüzü bize geri verin. Bu işten anlamayan birini de bize göndermeyin. Lütfen Sayın Bakanım, verin bize müdürümüzü, Nemrut Dağı sizin olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.