Sayın Başbakan'ın dikkatine; Türkiye'deki küçük esnaf ve sanatkârlar çok zor durumdadır. Bunun en büyük sebebi de, şehir içlerinde gelişigüzel yerleşmiş dev süpermarketlerdir. Esnaf ve sanatkârlar ile küçük işletmeler, yanlarında çalışan işçilerle birlikte nüfusumuzun %38'ini teşkil eder, büyük bir potansiyel ve güçtür. Büyük marketler neredeyse her sokakta küçük mağazalar açarak, o mahalledeki bütün esnaf ve sanatkârları olumsuz etkilemiştir. Esnafın ciroları düşmüş, vergiler ve diğer ödemeler yapılamaz hale gelmiştir. Sık sık Avrupa'yı örnek veren ilgililer, neden bu hususta da Avrupa'daki uygulamaların benzerini getirmiyorlar? Oralarda, aynı işi yapan iş yerlerine belli bir mesafe sınırlaması varken, bizde bir sokakta 6-7 adet aynı işi yapan iş yeri bulunması, herkesin kazancını büyük ölçüde düşürmüştür. Bazılarının bilgiye, araştırmaya dayanma-dan, düşüncesizce açtıkları iş yerleri yüzünden herkes mağdur oluyor. Bu konuda gerekli düzenlemeleri yapmayan bürokrasi ve yetkililer sorumludur. Vatandaşı bu hususta kendi haline bırakmak, hangi gelişmiş ülkenin uygulamasıdır? Kaldı ki eğitim durumumuz da ortada... Hayatlarında hiç ticaret yapmamış, vergi vermemiş bürokratların; her ay düzenli olarak aldıkları maaşları, esnaf, sanatkâr ve küçük işletmelerin verdikleri vergi ile karşılanmaktadır. Oysa çoğu memurun gözünde bizler hırsız muamelesi görmekteyiz. Büyük sermaye sahipleri, dev marketlerin sattıkları malların en az yarısını yurt dışından getiriyorlar. Kazandıklarını da yurt dışına götürüyorlar. Bir sürü vergi istisnasından da istifade ediyorlar. Bu şartlarda rekabet edemez duruma düşürülmüş esnaf ve sanatkârlarımız için kılını kıpırdatmayan ilgililer sorumluluk taşımaktadır. Yüksel Cihan-BURSA >> Biz bunları hak etmedik!.. 2006 yılında mezun olmuş bir Türkçe öğretmeniyim. Hâlâ atanamadım. Bunun sebebini ise kendimde görmüyorum. Öğretmenlik yapabilecek kapasiteye sahip olduğumu biliyorum, arkadaşlarımın da. Yeterliliğimizi ölçmek için saçma bir sınava gerek olduğunu düşünmüyorum. İllaki sınavdan geçilmesi gerekiyorsa, sadece psikolojik yeterlilik sınavına tabi tutun. Türkçe, haftada 5 saat olan bir ana ders, neden boş geçiyor, öğretmenleri neden boş geziyor? Sakın açık yok, yeterli atama yapılıyor demeyin, bizler durumun böyle olmadığını biliyoruz. Her şey yolunda ise; neden o kadar insan ücretli çalışıyor? Bu yaşta hâlâ ailemizden para istemek zorundayız. Bu durum bizi yeterince utandırıyor. Gülendam Güroy >> Devlet Memurları Kanunu'nun 68. Maddesi mağdur ediyor Ben, 2004 KPSS ile, 2006 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na lise mezunu olarak memur atandım. 2005 yılında başka bir okuldan (yüksek öğrenim) mezun olmuştum. 2004 KPSS sınavına yüksek öğrenimden mezun olmadan önce girdiğimden memur olmamda herhangi bir sakınca yoktu. (Çünkü KPSS'nın en az 2 yıl geçerlilik süresi var) Daha sonra, üniversite diplomamı Personel Genel Müdürlüğü'ne gönderdim ve intibakımı yaptılar. Böylece yan ödeme ve özel hizmet tazminatlarından yararlanmış oldum. Ancak, daha sonra Personel Genel Müdürlüğü'nde, 657 Sayılı Kanunun 36. D fıkrasındaki "Memur iken, girişteki öğrenim derecelerinden bir üst derecedeki öğrenimi tamamlayanlar, bu üst öğrenim derecesi için 36'ncı maddede yazılı memuriyete giriş derecelerinde boş kadro bulunduğu takdirde, bu Kanunun 68'inci maddesinde yazılı derece yükselmesinde süre kaydı aranmaksızın bu derecedeki görevlere atanabilirler. 68'inci maddenin (A) bendinin (b) ve (c) fıkralarındaki hükümler saklıdır" maddesi gerekçe gösterilerek intibakımın yapılamayacağını belirtmişler. Bu madde, KPSS olmadan önce düşünülmüş bir maddedir. KPSS en az 2 yılda bir yapıldığından, bu 2 yıl içerisinde başka okullardan mezun olabilme durumu söz konusudur, bu yok sayılmamalı. Üniversiteleri zor şartlar altında okuduğumuz biliniyorken, intibakımızın yapılabilmesi için bizlerden tekrar bir üniversite okumamızın beklenmesi yanlıştır. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunundaki bu maddenin düzeltilerek bu mağduriyetimizin giderilmesini yetkili mercilerden istiyoruz. İsmi mahfuz BİZE DAİR Daha iyi bir Türkiye için; okuyucularımızın da fikirlerine ihtiyacımız var... Gazetemizde görüp eleştirdiğiniz, beğenip övdüğünüz, düşünüp bize yol göstereceğini umduğunuz her şeyi paylaşın; behcet.fakihoglu@tg.com.tr Tel: (0212) 454 38 22 / Faks: (0212) 454 31 00 Adres: Türkiye Gazetesi-Yenibosna/İST.