Esnafa el uzatın

A -
A +

Sayın Başbakan'ın dikkatine; 7 yıldır esnafların sıkıntılarını yazıp, makamınıza iletiyorum. İlgili memur da bana yürürlükteki kanun maddesini hatırlatıyor ve kendilerince resmî olarak bize cevap vermiş oluyorlar!.. Esnafların problemlerini kökten çözmeyi hiç kimse düşünmüyor, çözüm üretmiyor... 1989 yılından beri, küçük esnaflar, maddi ve manevi olarak, her krizde ezilerek, eriyerek bugünkü aciz ve perişan duruma getirildi. Ülke olarak eski günlerimize göre çok iyiyiz. Bunu inkâr etmek imkânsızdır. Fakat bilhassa gıda maddeleri satan esnaflar her geçen gün daha kötüye gidiyor. Bunun 3 temel sebebi vardır. Büyük marketler, şehir dışına çıkarılma ihtimaline karşı, âdeta her sokakta küçük mağazalar açtılar. Bu da yetmezmiş gibi, her mahallede bulunan esnafların sattıklarının hepsini, açgözlülük yapıp satmaya başladılar. Ülke genelinde binlerce şubesi bulunan bu marketler toplu mal alıyorlar ve birçok özel imkân ve indirimlerden faydalanıyorlar. Sattıkları malların en az yarısını yurt dışından getiren bu mağazalar, bir vergi imtiyazından faydalanıp, kazandıkları paraları yurt dışına götürüyorlar. Bunlarla rekabet edin demek, "üzerinize gelen tanka karşı yumruk atmaya" benzer. Devletin desteğiyle bazı problemleri ve kaygıları gidermeden birleşmek, imkânsız ve problemli olur, uzun ömürlü olmaz. Küçük esnafları birleştirip büyük bir şirket haline getirmek zor fakat imkânsız değildir. Bana resmî yetki verin, 28 yıldır ticaret hayatında olan biri olarak, 30 gün içerisinde araştırıp birleşmenin raporunu size hazırlayayım. 2 sene içinde de esnafların %60'ını birleştirecek kapasiteye getirelim. Esnafların kendilerini geliştiremediklerini söyleyenler oluyor. Peki bunun tek suçlusu %90'ı ilkokul mezunu olan sadece aile ve ustasından gördüklerini uygulayan esnaflar mıdır? Bunda Ticaret Odaları ve Esnaf Dernekleri'nin hiç mi suçu yok? Asırlar önce kurulan esnaf loncaları ve gedik sistemi, o günkü esnafların ihtiyaçlarını mükemmel bir şekilde karşılıyorlardı. Ne oldu da bunlar yozlaşarak bu hale geldi? Oda ve dernekler, bizlerden zorla topladıkları üye aidatlarını ve harçlarını, mesleki gelişmemize harcayacakları yerde, başka yerlere harcıyorlar. Bizleri yurt içi ve yurt dışı fuarlara götürmek, yeni çıkan makine ve teçhizatları tanıtmak, kurumsallaşmak ve markalaşmak gibi önemli bilgileri vermekten acizler. Ticaret Odaları ve Esnaf Derneklerine kayıt mecburiyeti getirilmesi yüzünden bu hale düşülmüştür. 28 yıldan beri bana hiçbir hizmet vermeyen bu Ticaret Odaları ve Esnaf Derneklerine kayıt mecburiyeti adil midir, hak mıdır? Artık hantal, vizyonu misyonu olmayan, düşünce özürlü, fikir üretmekten aciz Ticaret Odaları ve Esnaf Dernekleri Başkanlarını istemiyoruz... Yıllardır karşılıksız aidat ödeyen üyelerin %90'ı kızgınlıkları yüzünden seçimlere gitmiyorlar, gidenler ise bir şeyi değiştiremiyorlar. Kayıt mecburiyetini kaldırın, isteyen istediği derneğe üye olsun, o zaman üye kazanmak için rekabet içine gireceklerdir. Üyelerine hizmet vermeyen odalar da üye kaybedip kapanacaktır. Türkiye'deki küçük esnaf ve sanatkârlar ile küçük işletmeler, bunların yanında çalışanlar ve aileleri ile nüfusun %38'ini teşkil eden büyük bir güçtür. Bu gücü görmezlikten gelmek büyük bir hata olur. Esnafların sıkıntılarından bir tanesi de bir sokak veya caddede aynı işi yapan 6-7 tane esnaf olmasıdır. Bu çok büyük bir yanlıştır. Gelirleri giderlerini karşılayamadığı için, bir sürü esnaf SGK ve Vergi borçlusu durumuna düşerek icralık oluyorlar. Günde 18-20 saat çalışan, bayram, pazar, tatil izni hiç olmayan ve sürekli çalışmak zorunda olan; yaptığı en küçük bir hatayı maddi ve manevi olarak ödeyen küçük esnaflar bunalmış durumda. Bu problemlerimiz için, gerekli yasal zemini hazırlayarak bizleri kurtarmanızı bekliyoruz. Yüksel Cihan-BURSA Sabiha Gökçen Havaalanı'nda bekleme sıkıntısı!.. Bildiğiniz gibi, uçakların kalkış ve iniş saatleri bellidir. Herkes yolcusunu almak için, o saati gözeterek havaalanına gider. Ancak, bazen uçaklarda rötar olur veya valizleri bekleme süresi uzayabilir. Böylece yolcu almaya gelenlerin bir miktar beklemesi gerekir. Bu süre de genellikle 15-20 dakikadır. İstanbul, Sabiha Gökçen Havaalanı'nda, bu anlamda büyük sıkıntı yaşanmaktadır. Yeşilköy Havaalanı'nda pek sıkıntı yok. Dikkat ederseniz, Yeşilköy Havaalanı'na giden yolların birçoğunda, alana girişe yakın yerlerde araçlar, emniyet şeridinde bekler, yolcusu gelen irtibat kurup, yolcusunu alır. Yani havaalanı içinde gereksiz bir trafik oluşturmazlar. Trafik de buna müsaade eder... Oysa Sabiha Gökçen Havaalanı'nda büyük bir bekleme sıkıntısı yaşanıyor. Yolcu almak için oraya giden araçlar, trafiği kesinlikle aksatmadan emniyet şeridinde beklemektedirler. Zaten yollar geniş ve tenha. Kimse yok. Trafik yok. Üstelik havaalanına 500 metre veya 1 km geride bekleyip, yolcusu gelen, derhal gidip almaktadır. Herhangi bir trafik problemi oluşmadığı halde, trafik polisleri o araçları oradan ikazlarla sürüp, havaalanı içine kadar getirmektedirler. Yani araçları havaalanı içindeki otoparka girmeye zorlamaktadırlar. Buna direnen araçlar, 10-15 dakika için, -zaten çok fahiş fiyatı olan- otoparka girmemekte ve havaalanı içinde tur atmaktadırlar. Böylece bir trafik keşmekeşi yaşanmaktadır. Otoparklar para kazanacak diye vatandaşlara eziyet etmeye kimsenin hakkı yok! Yetkililerden acilen şunu rica ediyoruz. Lütfen Sabiha Gökçen Havaalanı'nda ücretsiz bekleme yeri yapın. Eğer bunu yapamıyorsanız, emniyet şeridinde kimseye zararı olmayan, trafiği aksatmayan araçları, koyun sürüsü gibi zorla ücretli otoparka sürme uygulamasını kaldırın. Ahmet Sırrı Arvas (Yönetici-STK Gönüllüsü) Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.