Esnafın politikacılara imzalattığı taahhütname

A -
A +

Bugün en çok ihtiyacını duyduğumuz "Konuşan Türkiye" modelini hayata geçirdiğiniz köşenizi ilgiyle ve takdirle takip ediyoruz. Hiçbir kesimi ya da muhatabı ayırt etmeksizin, herkesin düşüncelerini dile getirebildiği köşenizde bir "Esnaf Sanatkar"ın yükselen sesine yer vermiş olmanız da bu kesimin gerek Hükümet, gerekse kendi teşkilatlarınca ciddiye alınmayı beklediğinin ve içinde bulunduğu çıkmazın bir göstergesidir. İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği yöneticileri olarak, temsil ettiğimiz kesimin sesi olmayı ve gerekli diyaloglara girerek çözüm üretmeyi daima ilke edindik. Bu doğrultuda, ülke yönetimine aday olan siyasilere şartlarımızı sunmaya da devam ediyor, acil çözüm bekleyen sorunlarımızı çözmeleri konusunda söz vermelerini istiyoruz. Taahhütnameyi bugüne kadar başta Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel ve Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Masum Türker olmak üzere pek çok politikacıya imzalattık. Taahhütname Bugün Türkiye'de 4.500.000 kayıtlı esnaf ve sanatkar ticari faaliyet göstermektedir. Bu rakam, aileleri ve çalışanları ile birlikte, ortalama bir hesapla 20 milyon kişiye ulaşmaktadır. Esnaf ve sanatkarlar, ticari faaliyetlerini oldukça sınırlı sermayeleri ile yürütmektedirler. Bu bakımdan, ekonomik kriz esnaf ve sanatkarı diğer kesimlerden daha fazla etkilemektedir. Ancak bugüne kadar bu kesimin sesi, duyulmamış ya da duyulmak istenmemiştir. Oysa esnaf ve sanatkar kesimi üretici ile tüketicinin temas noktasını oluşturmaktadır. Hiç arzu edilmese de, oluşabilecek bir ekonomik ve sosyal kırılmanın tam bu noktadan gerçekleşmesi kuvvetle muhtemeldir. Bugün esnaf ve sanatkar kesiminin kronikleşme aşamasına gelmiş, acil çözüm bekleyen problemleri bulunmaktadır. Devleti yönetenlerin, ya da yönetmeye talip olacakların bu sıkıntıları görmezlikten gelme gibi bir hakları ve lüksleri yoktur. İşin başında, siyasi ve ekonomik istikrarın mutlaka sağlanması gerekir. Bürokrasi, hızlı, adil, mantıklı, problemleri çözen, uluslararası standartlara uygun, vatandaşını her şeyin üstünde tutan, siyasi kadrolarla uyumlu ancak siyaset dışı kalabilecek bir anlayışla yeniden yapılandırılmalıdır. Avrupa Birliği'ne tam üyelik için gereken bütün adımlar atılmalı. Şeçim sistemi, Siyasi Partiler Kanunu günün şartlarına göre yeniden ele alınmalı, Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzeltilmelidir. Vergi sistemi adil, basit ve dünya standartlarına uygun hale getirilmelidir. Sosyal Güvenlik Sistemi mutlaka ıslah edilmelidir. 507 Sayılı Esnaf Kanunu süratle çağdaş normlara uydurulmalıdır. Esnaf ve Sanatkarların finansal problemlerinin çözümü için bir banka tahsis edilmelidir. İşyeri açma konusunda izlenen prosedür basit hale getirilmeli, bu yetki de Esnaf ve Sanatkar Odaları Birlikleri'ne verilmelidir. Haksız rekabetin önüne geçilmelidir Denetim yapan kuruluşlar arasında iletişim ve koordinasyon sağlanmalı, esnaf ve sanatkar odalarına da bu hususta yetki ve sorumluluk verilmelidir. Mesleki Eğitim, devletin resmi politikası haline getirilmelidir. Mesleki standartlarla Avrupa Birliği mevzuatındaki ilgili standartlar mutlaka uyumlaştırılmalıdır. > Mehmet Ali Susam (İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı) Korsan suculara kim dur diyecek? Bizler, Çengelköy ve civar mahallelerde, çeşitli firmalara bayilik yapan (tüp-su) işletmeleriyiz. Bayilik sözleşmesinin bütün risklerini kabullenip, altına imza attık. Suyun sağlıklı bir şekilde vatandaşa ulaştırılması için her türlü araç, gereç ve personele yatırım yaptık. Bazı sorumsuz kişiler de bakkal, manav, market gibi yerlerde su satıyor. Yani "korsan suculuk" yapıyorlar. Kontrolden uzak, çoğu elle dolum yapılan sağlıksız sular... Bu iş için yatırım yapmış olan bizler için haksız rekabet oluşuyor. Yaptığımız müracaatlar ya değerlendirilmiyor, ya da kısa süreli denetimlerle geçiştiriliyor. Bu hususta kalıcı çözüm bulunması için Üsküdar Belediyesi ile İlçe Sağlık Müdürlükleri'ni göreve çağırıyoruz... > Aytaç-Flora-Erikli-Nestle Su Bayileri - İSTANBUL YÖK neden mahkeme kararını uygulamıyor? İstanbul Bölge Mahkesi, YÖK aleyhine açılan davada, öğrencileri haklı bulmuş ve 98 yılı dahil, daha önceki yıllarda üniversite kazanan öğrencilere Pedagojik Formasyon verilmesini hükme bağlamıştı. Ne yazık ki, bu karar uygulanmadı. YÖK' ten bu hakkımızı istiyoruz. > Fen-Edebiyat Tarih Mezunları

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.