Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın dikkatine; Makamınıza 7 yıldır esnafların meselelerini yazıyorum. İlgili memurlar da bana yürürlükteki kanun maddesini hatırlatıyor ve kendilerince resmi olarak bize cevap vermiş oluyorlar..! 1989 yılından sonra, küçük esnaflar maddi ve manevi olarak her krizde ezilerek, eriyerek aciz ve perişan duruma getirilmişti. Ülke olarak bugün eski günlerimize göre çok iyiyiz. Bunu inkar etmek imkansızdır. Fakat bilhassa gıda maddeleri satan esnaflar her geçen gün daha kötüye gidiyor. Bunun 3 temel sebebi vardır. Büyük marketler şehir dışına çıkarılma ihtimaline karşı, adeta her sokakta küçük mağazalar açtılar. Bu da yetmez gibi, her mahallede bulunan bütün esnafların sattıklarının hepsini, açgözlülük yapıp satmaya başladılar. Bu marketler, toplu mal alıyorlar ve birçok özel imkan ve indirimlerden faydalanıyorlar. Devamlı şube açarak, toplam cirolarına karşı doğru dürüst gelir vergisi vermiyorlar. Bu mağazalar sattıkları malların en az yarısını da yurtdışından getiriyorlar. Bir vergi imtiyazından faydalanıp, kazandıkları paraları yurtdışına götürüyorlar. Bunlarla rekabet edin demek, "üzerinize gelen tanka karşı yumruk atmaya" benzer. Birleşin diyorlar, iki kan kardeşin birbirleriyle anlaşamadığı bu zamanda, devletin maddi ve manevi desteği ile, birleşmeden doğacak problemler ve kaygıları tespit edip gidermeden, birleşmek imkansız ve problemli olur, uzun ömürlü olmaz. Küçük esnafları birleştirip, büyük bir şirket haline getirmek, bütün dünyaya örnek olacak bir harekettir. Bu zor, fakat imkansız değildir. Mükemmel ve uzun ömürlü bir birleşme olması için, bizzat küçük esnafları ziyaret edip dinlemek ve birleşmedeki kaygılarını, kuşkuları ortadan kaldıracak projeler üretmekle olur. Şimdiki bürokratlar bunu yapamaz. Bana resmi yetki verin, 28 yıllık ticaret hayatında olan biri olarak, 60 gün içerisinde araştırıp, birleşmenin raporunu size hazırlayayım. 2 sene içinde de esnafların %60'ını birleştirecek kapasiteye getirelim. Bazı insanlar esnafların kendilerini geliştiremediklerini, değişim ve yeniliğe açık olmadığını, kalitesiz mal ve hizmet üretildiğini söylüyorlar. Bu kısmen doğrudur. Peki bunun tek suçlusu %90'ı ilkokul mezunu olan, sadece aile ve ustasından gördüklerini uygulayan esnaflar mıdır? Bunun en büyük ve tek suçlusu, yıllardır üyelerinin %90'ına hiçbir hizmet vermeyen Ticaret Odaları ve Esnaf Dernekleridir. Yüzyıllar önce kurulan esnaf loncaları ve gedik sistemi, o günkü esnafların bütün ihtiyaçlarını mükemmel karşılıyorlardı. Bir saygınlığı vardı, kalitesiz mal üretenlerin pabuçlarını dama atıyorlardı. Şimdi ticaret odaları ve esnaf dernekleri sadece üyelerinden para tahsil ediyorlar ve hiçbir hizmet vermiyorlar. Bizlerden zorla topladıkları üye aidatlarını ve harçlarını, bizlerin mesleki gelişmelerine harcayacakları yerde, başka yerlere harcıyorlar. Bizleri yurtiçi ve yurtdışı fuarlara götürmek, yeni çıkan makine ve teçhizatları tanıtmak, kurumsallaşmak ve markalaşmak gibi önemli bilgileri vermekten acizler. Ticaret Odaları ve Esnaf derneklerine kayıt mecburiyeti getirilmesi yüzünden onlar bu hale düşürülmüştür. 28 yıldan beri bana hiçbir hizmet vermeyen bu Ticaret Odaları ve Esnaf derneklerine kayıt mecburiyeti adil midir, hak mıdır? Devlet vergiyi cebren alıyor fakat karşılığında bize hizmet veriyor. Peki bizlerin mesleki bilgi ve ihtiyaçlarımızı, beklentilerimizi karşılamak için kurulmuş bu Ticaret Odaları ve Esnaf dernekleri bizlere ne veriyor, neden kuruluş amacına hizmet etmiyor? Artık hantal, vizyonu misyonu olmayan, düşünce özürlü, fikir üretmekten aciz Ticaret Odaları ve Esnaf Dernekleri Başkanlarını istemiyoruz... Üyelerin %90'ı kızgınlıkları yüzünden seçimlere gitmiyorlar, gidenler ise bir şeyi değiştiremiyorlar. Kayıt mecburiyetini kaldırın, isteyen istediği derneğe üye olsun, bakın o zaman üyelerinin %90'ına hiçbir hizmet vermeyen hantal, içi boş Ticaret Odaları ve Esnaf Dernekleri Başkanları nasıl üye kazanmak için rekabet içine gireceklerdir. Türkiye'deki küçük esnaf ve sanatkârlar ile küçük işletmeler, bunların yanında çalışanlar ve aileleri ile nüfusun %38'ini teşkil eden büyük bir güçtür. Esnafların sıkıntılarından bir tanesi de bir sokak veya caddede aynı işi yapan 8-10 tane esnaf olmasıdır. Avrupa'da bunun için kanuni tedbirler alınırken; bizde bir sokakta aynı işi yapan 8-10 işyeri açılmasına göz yumuluyor, izin veriliyor. Bugün 100 esnaftan 90 tanesi, işyerlerini, müşteri bulsunlar hemen satarlar. Anayasanın 173. maddesindeki, "devlet esnaf ve sanatkarları koruyucu ve destekleyici tedbir alır" hükmü açıkça ihlal ediliyor. Lütfen, sizinle görüşmek için bana randevu verin. Ben de yetkili memurlarınızın karşısında sizlere problemlerimizi anlatmaya çalışayım. Yüksel Cihan - BURSA En çok mağdur edilenler, "Taşeron İşçİler" Sözleşmeli personellerin sıkıntılarını sık sık dile getiriyorsunuz. Ama çok daha mağdur durumdaki taşeron işçilerin sıkıntılarına her nedense yer vermiyorsunuz. Halbuki Türkiye'de 500 bin taşeron işçi var, bunların hepsi perişan halde. Ben belediyede çalışıyorum, maaşım 820 TL. Benimle aynı işi yapan kadrolu işçi 1800 TL alıyor. Bunun neresi adalet? Ayrıca, hiç bir güvencemiz yok, anında tazminatsız kapının önüne konabiliriz. Çalışma Bakanı Ağustos ayında taşeron işçilere kadro vereceğini açıkladı. Ama hiçbir şey çıkmadı. Duyduğuma göre, bu taşeron işçilerin üstünden nemalanan mütahhitler baskı yapmışlar. Eğer doğruysa, tek kelimeyle yazıklar olsun. Lütfen bu konuyu da gündeme getirin Bir grup taşeron işçi > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00