John Steinbeck, "üzgün bir ruh, insanı bir mikroptan çok daha hızlı öldürür" demiş; isabetli bir tespit... ?Ülkemizde gelir dağılımındaki aşırı adaletsizlik, yalnız ekonomi ile irtibatlı değil, ruhi dengeleri de alt-üst etmekte. Buna bağlı olarak kaygı, güvensizlik, fiziksel ve zihinsel hastalıklar ortaya çıkmakta. Bir başka düşünür de, "aşırı eşitsizliği önleyemezseniz, daha fazla polis ve hapishaneye ihtiyaç olur. Daha fazla akıl hastalığı vakasıyla, uyuşturucu kullanımı ile ve başka birçok problemlerle uğraşmak zorunda kalırsınız" diyor. İnsanların, yetenekleri açısından tümden eşit olmadıkları bilinir. Daima zenginler ve en alttakiler olacaktır. Önemli olan; çarpıcı eşitsizliğin ortadan kaldırılması, ülkenin barış havzası haline dönüştürülmesidir. Bunun sağlanması için; tasarruf tedbirleri, hukuk ve vergi reformu, kültürel ve spor aktiviteleri, dinî eğitim vs. gibi tedbirler önem taşır. Barış olgusu, olayları geniş bir çerçeve içinde değerlendirdiğiniz takdirde vücut bulabilir. Tasarruf tedbirleri cimrilikle eş anlamlı değil, her alanda israfı önleyici adımlar ve bununla ilgili eğitimle netice alınır. Özellikle ilaç israfı önemli bir yer tutuyor. Doktorlar hastaya daha fazla vakit ayırmalı, hastalar tamamen ilaca mahkum edilmemeli. Alternatif tedavi şekillerine ve koruyucu hekimliğe daha çok yer verilmeli. Havası, suyu temiz ormanlık yerlerde tesisler kurulmalı, bazı hastalıklar bu tür ortamlarda tedavi edilmelidir. Bunun için TOKİ de devreye sokulmalıdır. Devletin 2010 yılında sağlık için harcadığı 32 milyar dolayındaki rakam çok ciddi bir paradır... Hukuk reformu hızla yapılmalı, bütün adliye teşkilatı entegre hale getirilmeli, hantallığa ve gereksiz zaman kayıplarına son verilmeli, adaletin hızlı şekilde tecelli etmesi sağlanmalıdır. Mahkemelerin yüklerini hafifletmek için, bazı uyuşmazlıkların mahkemeye gitmeden çözülmesi sağlanmalı. Bölge İdare Mahkemeleri bir an önce devreye girmeli. Hakim ve savcılar kesinlikle siyasi beyanat vermemeli. Bazı suçlar için daha caydırıcı cezalara gidilmeli... Vergi reformuna da ihtiyaç bulunmakta. Kayıt dışı ekonominin en aza indirilmesi, vergi kaçağının önlenmesi için gereken tedbirler alınmalı. Mevzuat basitleştirilmeli; mükellef incitilmeden, gücü yeten her vatandaşın adil bir şekilde vergi vermesi sağlanmalıdır. Vergi denetleme elemanları da ihtiyaca göre arttırılmalıdır. Kültürel ve sportif faaliyetler daha çok önemsenmeli. Gençler bu alanlara kanalize edilerek, art niyetli kişilere ve kötü alışkanlıklara yem edilmemelidir. Spor yapan, kütüphaneden faydalanan, konferans dinleyen, beceri kurslarına katılan gençler kalifiye eleman statüsüne kavuşacak; yetenekler bir bir ortaya çıkacaktır. Böyle bir gençlik suçtan ve zararlı alışkanlıklardan uzak olur, ülke kalkınmasının hakiki dinamosu olur. Dinî eğitim de ihmal edilmemeli, gençler millî ve manevî bilgilerle donatılmalı. Ehil kişilerin vereceği eğitimle, hoşgörü, sevgi, saygı ortamı çok güzel hale gelecektir. Bütün taşlar yerine oturduğu takdirde, bütçemiz denkleşecek, fakir-fukara kesimi iş-aş sahibi olacak. Bugün işsiz vatandaşlarımız ve geçinmekte zorlanan emeklilerimiz acil tedbirler bekliyor. El atılacak ilk işler, çözülecek ilk problemler vatandaşın bu tür ihtiyaçları olmalıdır. Necdet Akman Neden Mevlana hazretleri ve fikirleri çocuklarımıza öğretilmez? Geçmişimizde parlak medeniyetler bulunmakta. Bu medeniyetlere öncülük etmiş sayısız değerlerimiz de var. Ama her nedense biz ve gençliğimiz bu değerlerden bihaberiz. Mevlana hazretleri de böyle zirve zatlardan. Medeniyetimizi şekillendiren, nurlandıran, olgunlaştıran çok önemli zirvelerden biri. Hatta o kadar zirve ki, ziyası bütün dünyaya yayılmış, yerkürenin her köşesindeki binlerce âşığı sık sık Konya'daki türbesini ziyaretle şereflenmekte. Her sene aralık ayının 15'inde "Şeb-i Arus" yapılır, Mevlana hazretleri, devletin zirvesinin de katıldığı törenlerle anılır. Bu sene de aynı tören yapıldı. Anadolu'nun, medeniyetimizin yıldızı, bu büyük insan neden okullarımızda okutulmaz? Neden o büyük zatın sözleri gençlerimize anlatılmaz. Neden onun hayat hikâyesi çocuklarımıza kavratılmaz. Mevlana hazretleri gibi zatları, gözden kaçırır gibi törenlerle anmanın kime ne faydası var. Asıl yapılması gereken, o büyük zatın hayatıyla, sözleriyle çocuklarımızı olgunlaştırmak değil mi? Dizilere, zararlı yayınlara, çeşitli yıkıcı, ahlâk bozucu propagandalara terk ettiğimiz gençliğimize o mübarek zatları ne zaman anlatacağız? "Şefkat ve merhamette güneş gibi ol, cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol, başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol, hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol" gibi güzel sözler çocuklarımıza kavratılsa, ülkemizin geleceği de çok daha parlak olur... Reşat Çavuş > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00