Filistin, "bir hüznü" çağrıştırır. Ruhumuzdaki o büyük hüznü. "Ey Osmanlı bırakıp nereye gittin? Baksana ağlıyor, Lübnan, Filistin" diyen bir hüzün. Filistin, "bir çileyi" çağrıştırır. Yüreğimizdeki o büyük çileyi. "Zulüm zirveye çıktıkça çıkıyor, Müslüman analar ağladıkça ağlıyor" diyen bir çile. Filistin, "bir sızıyı" çağrıştırır. Sinemizdeki o büyük sızıyı. "Haberler geliyor, hep, hep daha kötü, Filistin'deki o bebek, daha on günlüktü" diyen bir sızı. Filistin, "bir sancıyı" çağrıştırır. Zihnimizdeki o büyük sancıyı. "O on günlük bebek ana kucağında, ana kucağına doymadan düştü toprağa" diyen bir sancı. Filistin, "bir öfkeyi" çağrıştırır. Dudaklarımızdaki o büyük öfkeyi. "Bunca zulüm olurken, nerde insanlığı kurtaracak, ah, ah nerde" diyen bir öfke. Filistin, "bir dileği" çağrıştırır. Dilimizdeki o büyük dileği. "O bebek, daha on günlüktü, daha, artık ölmesin Ahmet, Mehmet, Taha" diyen bir dilek. Filistin, "bir vakti" çağrıştırır. Ufkumuzdaki o büyük vakti. "Toplanın, artık toparlanma vaktidir; bu, Müslümanın ezelden aktidir" diyen bir vakti. Filistin, "bir akti" çağrıştırır. Gönlümüzdeki o büyük akti. "Zalimler çökertilecek, bu sana sözümüz olsun, on günlük bebek" diyen bir akti. Filistin, "bir umudu" çağrıştırır. Özümüzdeki o büyük umudu. "Sanmayın ki, bu pısırıklıkta, bu mümkün değil, şafak doğdu artık, artık zaman, dün değil" diyen bir umudu. Filistin, "şehadeti" çağrıştırır. İmanımızdaki o büyük şehadeti. "Şehadet şerbeti içti bebek, ana sütü içer gibi, bekliyor, bekliyor zalimleri cehennemin dibi" diyen bir şehadet... > Cemil Sayar > Öğretmenlerin hali iç açıcı değil Bilindiği gibi, 24 Kasım Öğretmenler Günü yaklaşmakta; yine yetkililer öğretmenik mesleğinin fedakârlığından bahsedip, öğretmenlerin hayat şartlarının son yıllarda iyileştiğini anlatacaklar. Fakülte mezunu bir öğretmen ancak 840 YTL alabilmekte. Geçen sene günlerce "öğretmene ek ders zammı" tartışıldı. Zamdan ise çok az sayıda öğretmen faydalandı. Öğretmen maaş katsayısı, öğrenim seviyesi ve yapılan işin ciddiyeti ile örtüşmemekte; bu da bazı öğretmenleri ek iş yapmaya zorlamakta, dolayısıyla eğitimde öğretmenin motivasyonu düşmektedir. Öğretmenlik uzmanlık gerektiren bir meslektir. Sadece ders saatlerinde değil, evine gittiğinde de dersle iç içe olmaktadır. Dolayısıyla öğretmenlğin, "tatili bol olan meslek" olarak görülmesi son derece sakıncalıdır. Basında sık sık öğretmene zam yapıldığı izlenimini oluşturan haberler verilmekte, kamuoyu yanıltılmaktadır. Bu ise, biz eğitimcileri derinden üzmektedir. Yetkililerin, öğretmenlik mesleğinin önemini ve bu camianın mağduriyetini daha iyi anlamalarını dilerim. > Bir grup eğitimci > Ne olacak bu memleketin hali? Teknik Eğitim Fakülteleri mezunlarının sıkıntılarını dile getirdiğiniz için teşekkür ederim. Biz de bu vatanın evladıyız, biz de dört yıl lisans okuduk ve derslerimizin formatları aynı, artı pratik olarak da üç yıl eğitim aldık. Ayrıca, mesela ben yüksek lisans yaptım, fakat inanın bu abartı değil gerçek, işçi statüsünde istihdam ediliyorum. Kimsenin de bizimle ilgilendiği, bu haksız durumun değişmesi için uğraştığı yok. Okumuş, emek vermiş insanların değerinin bu şekilde gözmezden gelinmesi, bir genç olarak bana bile, "ne olacak bu memleket?" sorusunu sorduruyor. > Metal Bilim Uzmanı/Teknik Öğretmen T. Tunçay