Fransa'yı yeniden düşünelim

A -
A +

Fransa Meclisi'nin aldığı "sözde soykırım inkarını suç sayan karar", hepimizi bir daha düşünmeye sevketmelidir. Eğer bu karar, diğer safhaları da geçerek kanunlaşırsa, o ülkede kendi görüşünü belirtenler anından hapse atılabilecek... Bu tür bir maddenin fikir, düşünce ve ifade özgürlüğüyle hiç bağdaşmadığını herkes kabul eder. Bu madde ilgili safhalardan geçmese de, buraya kadar getirilmesi bile bir zihniyeti göstermesi açısından çarpıcıdır. Bu son adım, yıllardır bize anlatılanların gerçekle pek bağdaşmadığının bir delilidir. Fransa'nın özgürlükler ülkesi olmadığı, işine geldiği şekilde temel insan haklarını bile sınırlamaktan çekinmediği görülmüştür. Son yıllarda, Müslümanlar için getirilen, başka Avrupa ülkelerinde bulunmayan sınırlamalar da bir başka örnektir. Zaten Fransız sistemini inceleyenler, bunun jakoben, dayatmacı, buyurgan olduğunu söylemiyor mu? Onca cumhuriyet değiştirdiler, ama hâlâ arzu edilen bir noktaya gelemediler. Fransa'yı düşünmek, kurtarmak bizim vazifemiz değil elbet. Ama, onlardan etkilenerek, tartışmasız doğru olarak kabul ederek aldığımız sistemin bazı sakıncaları için bunu bir daha incelemek gerek. Ülkemizde hâlâ devlet-vatandaş barışı tam olarak sağlanamamışsa, durduk yerde sık sık siyasi krizler çıkıyorsa, vatandaşa tepeden bakılıyorsa, bunda o sistemin önemli payı inkar edilebilir mi? Fransız sisteminin ülkemize olan etkileri bir daha etraflıca incelenmeli ve değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Dünyada etkinliği kalmamış Fransızca'nın yerine de, okullarımızda başka lisanlara yönelinmelidir. Ülkemizde sık sık krize dönüştürdüğümüz laiklik, üniversite, eğitim gibi konuları düşündüğümüzde, bunda Fransız sisteminin etkili olmadığını kim söyleyebilir? Fransa'dan, Fransız sisteminden ve Fransız muhiplerinden bu ülkeye, insanlarımıza fayda gelmemiştir. Daha demokrat, daha çok özgürlükçü, halkıyla daha barışık, daha müreffeh bir ülke olmak için; yapılan son küstahlığı da fırsat bilerek, "Fransız" etkisinden biran önce uzaklaşmalıyız... > Mağduriyetimizi giderin Diyanet İşleri Başkanlığı'na; Ben, Diyanet İşleri Başkanlığımızda 20 yıldan fazla hizmet veren bir personelim. Hizmetli kadrosundayım. Bu kadroda görevli olmamız sebebiyle Nisan ayında verilen 100 YTL'ık farktan faydalanamadık. Üvey evlat muamelesi görmemiz bizi yaraladı... Zaten çok az maaş almaktayız. Evimizi geçindirmekten bile aciz durumda bırakılıyoruz. Adaletle bağdaşmayacak şekilde, bu tür ayırımlara tabi tutulmamız da işin tuzu biberi oluyor. Hatta daire personelimiz, "sizi devlet bile adam yerine koymadı" diyerek dalga geçer oldu. Lütfen bu ıstırabımızı dindirin ve haksızlığı giderecek bir adım atın!.. > Diyanet'te çalışan bir hizmetli > Aile ile ilgili ders okutulsun Milli Eğitim Bakanlığı'na; Lise 2. ve 3. sınıflarda aile ile ilgili eğitimin verileceği bir ders konamaz mı? Toplumun temeli aile olduğuna göre, bununla ilgili bilgileri gençlere daha çok vermek gerekmez mi? Aile müessesesinin gittikçe zayıfladığı, yozlaştırılmaya çalışıldığı, sebebsiz yere ayrılmaların yaşandığı, aile içi şiddetin de tırmandığı biliniyor. Bozulan aile yapısından bunalımlı bir gençlik yetişiyor. Her türlü suça yatkın, gayesiz, kimseye faydası olmayan bireyler de toplum için tam bir felaket olmaz mı? Bu olumsuz gidişi azaltıcı tedbir olması düşüncesiyle, uygun müfredatla hazırlanmış bir dersin acilen çocuklarımıza okutulması için gerekeni yapmanızı bekliyorum. > Reşat Çavuş > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.