İnsanların gelişmişliği eğitim ile, memleketlerin gelişmişliği de şehirlerdeki çağa uygun modern yaşama alanlarıyla ölçülür. Eğer 21. yüzyılda halen 70 milyon insanın 30 milyonu gecekondu, gayri sıhhi yapılarda yaşıyorsa, gelişmişlikten bahsetmek mümkün değildir. Konut alanları, yetkili bilim adamlarınca seçilip, belirlenmedikçe imar planına uygun konut yapılmadıkça bu problemin üstesinden gelemeyiz. Aksi halde yine kaçak ve gecekondu olarak dere yataklarına yapılan konutlar yağmur, sel gibi afetlerde birçok vatandaşımızın maddi ve manevi zarar görmesine yolaçmaya devam edecektir. Seçim dönemlerinde kamu arazilerinin yağmalanarak gecekondu yapılması, şehirlerdeki bugünkü çarpık kentleşmeyi meydana getirmiştir. Artık politikacılar herkese bir konut gibi gerçek olmayan vaatlerde bulunmasın. Geçmişte imar affı ile verilen Tapu Tahsis belgeleri, bugün belediyelere büyük problem olmuştur. İmar planlarına uygun olmayan alanlarda, ıslah ve tesfiye işlemleri sırasında, binbir güçlük ve umutla sahip olunan gecekondunun yıkılması, medyaya da yansıdığı gibi vatandaş ile yetkilileri karşı karşıya getirmekte, üzücü olaylara yolaçmaktadır. İstanbul'da bir belediye başkanı saldırıya uğradı, vefat etti. Allah rahmet eylesin. Peki, bu eğitim problemi olduğu kadar, devletin denetim problemi de değil midir? > Turan Kocaman ERZURUM Karadeniz'de yangın var! Karadeniz'de fındık mahsulü ile ilgisi olan da olmayan da kan ağlıyor. Şimdiye kadar hiç görülmemiş bir fiyat politikası izlendi, tatminkan bir fiyat verilmedi. 8 milyon insan huzursuz. Vatandaş çocuğunu okula gönderecek parayı bulamıyor. Geçen yıl 1.500.000 TL olan fındık, bu sene 1200.000-1.400.000 liraya kadar satılır oldu. Verilen 1.750.000 liralık fiyat da bizi hayal kırıklığına uğrattı. Zaten çayda da aynı fiyat politikası uygulandı, bizi perişan ettiler. Ticaret erbabı alacağını tahsil edemiyor. Borçlar ödenemiyor, bankalar alacağını tahsil edemiyor. Felaket fındık ve çay üreticisini yaktı, yıktı, perişan etti. Son darbeyi de yetkililer indirdi. Bu iş ciddiye alınmalı, mağduriyetimiz giderilmeli. Aksi halde, sorumlular Karadenizli'den en ağır cevabı sandıkta alacaktır. >Yalçın Melikoğlu - ORDU Aptallığı bu kadar yüzüne vurulacak bir millet miyiz ki? Anayasa hukukunun ilk dersinde anlatılır. Siyasi partiler iktidar olmak için kurulur. Hepsinin de hedefi budur. Programında böyle bir hedef bulunmayan parti, parti değil, bir sivil toplum örgütüdür. Dernektir, kulüptür, meslek odasıdır, vakıftır, sendikadır... Zaten bunların siyasetle doğrudan ilişkileri de olmaz. Amaçları doğrultusunda gerektiğinde kamuoyu oluştururlar, halkı yönlendirirler, isteklerinin iktidarın programında yer alması için çalışırlar. Seçime giren bir parti, Anayasa'ya göre, 5 sene devleti yönetmeyi talep etmektedir. Eğer bir kimse bedenen ya da zihnen buna uygun değilse, nasıl bu talepte bulunabilir? Belki, "5 yıllık iktidara talip olan partidir, şahıslar değil. Şahıslar giderse de parti devam eder" denebilir. Ama, özel şahıs vakfı hüviyetinden öteye gidememiş, demokratik sivil bir örgüt seviyesine bile gelememiş bir parti için bunlar düşünülebilir mi? Bu bir devlet idaresidir, şirket, dernek ya da vakıf idaresi değildir ki! Belki seçmen profilimiz bu ayırımı tam olarak yapabilecek durumda değil. Peki, devlet yönetiminde söz sahibi olan, alenen veya gizliden kulak çeken büyüklerimiz nerede? Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır, ahde vefa vardır; ama sözkonusu olan devletin bekası. Testi kırıldıktan sonra kulak çekmenin ne faydası var? Bunlar kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sanıyorlar. Kendileri gibi bir adamın yetişemeyeceğine inanıyorlar. Böyle bir düşünce, milyonlarca vatandaşımızı küçümsemek anlamına gelmiyor mu? Particilik bu mu? Milletimin böylesine aptal yerine konması bana ağır geliyor... > İbrahim A. Ş. - İstanbul Fen-Edebiyat Fakülteleri araştırmacı yetiştirir Milli Eğitim Bakanlığı'na; Sayın Bakanımız, Fen Matematik mezunu olduğunuz için Fen Edebiyat mezunlarını alacağınızı her defasında tekrarlıyorsunuz. Fen Edebiyat Fakültesinin görevi araştırmacılar yetiştirmektir, eğitimci yetiştirmek değildir. Fen Edebiyat mezunlarının eğitimci olmalarına izin vermeniz, bu ülkenin en az 25 yıl daha gerilemesine sebep olacaktır. Bizler sınıf öğretmeni adayları olarak Fen Edebiyat mezunlarının herhangi bir branşa öğretmen olarak girmelerine karşıyız çünkü eğitim bizim işimizdir. Bu ülkeyi doğru kararlar kalkındıracaktır. Bundan sonraki atamalarda doğrudan yana olmanız dileğiyle... > Bir grup Sınıf Öğretmeni Adayı