Gecekondu yıkımları ve gerçekler

A -
A +

İstanbul'da gecekondu yıkımlarına hız verildi. Neredeyse her gün yıkım manzaraları haberlere yansıyor. Çocukların, kadınların çığlıkları; çaresiz babaların çılgınlıkları, provokatörlerin eylemleri... Baştan başa iç karartıcı, moral bozucu ve ülkemize yakışmayacak görüntüler... Peki bu kanunsuzluk devam mı etsin? Elbette hayır, ama başka bir yol bulunmalı, uzlaşma sağlanmalı, oralarda oturan vatandaşlar ikna edilmeli, mağduriyetlere yol açılmamalı. Hüseyin Aksu'nun belirttiği gerçekleri kim inkar edebilir? "Ülkenin dörtbir yanında yaşayan vatandaşlar geçinmek için şehirlere göç ettiler. 40-50 sene önce İstanbul'un etrafı bomboştu. Gelenler de bir an önce başlarını sokacakları bir yere ihtiyaç duydular. Birileri para karşılığı bu boş arazileri sattı, vatandaş da bedelini ödeyerek yer aldı, dört duvar yaparak başını soktu. Bütün bu zaman zarfında ne vakıf görevlisi, ne orman yetkilisi, ne hazine memurları ortalıkta yoktu. Aradan 40-50 yıl geçti. Arazileri satın alıp ev yapanlar, buralarda çocuklarını, torunlarını büyüttüler. Arazileri parsel parsel satarak parasını alanlar da şimdi kayboldu. Bu derme-çatma, altyapıdan mahrum yapılarda büyük bir çileyle ömür tüketenlerin karşısına şimdi ormancı, vakıfçı, hazineci, belediyecilerin yıkımcıyla gelmeleri adaletli mi? Çocuklarını doğurtup büyüttükleri, torunlarını gördükleri bu evleri o insanların başına yıkmak, onların rızalarını almadan, mağduriyetlerini gidermeden yerle bir etmek yakışır mı? 50 sene sonra "ben hazineyim, ben ormanım" deyip de ortaya çıkmanın haklı bir sebebi var mı? Lütfen o insanları üzmeden, kırmadan bir çözüm bulun!" Bu satırlara kim itiraz edebilir? Yapılmış bir yanlışa yeni yanlışlar katılmamalı. Mutlaka o insanlar ikna edilerek, gönülleri hoş tutularak bir çözüme varılmalı. Makul bir çözüm bulmak bu kadar mı zor? Artık o yıkım manzaraları Türkiye'yi yoruyor... Bundan sonra hiçbir kanunsuzluğa izin vermeyin. Öncekileri de insanlarımızı kırmadan incitmeden çözme yoluna gidin... İşçiler ve meslek erbabı önerimi dinlesin! Türkiye ilerleme yolunda emin adımlarla giderken, fabrikaların önüne geçerek satışını engellemeyi, üretimi durdurmayı düşünebilirsiniz. Hakkınızı elbette arayacaksınız, daha iyi şartları istemek tabii ki sizin de hakkınız... Dua edin de fabrikayı toptan kapatmasınlar, ekmeğiniz kesilmesin. Bakın şu Almanya'nın son durumuna; hemen kapıya koyuyorlar. 3 bin, 5 bin kişi, artık sayı fark etmiyor. İnsan hakları da yok, yok... Bunu bilin ve çalıştığınız yere, ülkemize sahip çıkın. Ülkemizi kalkındırın, dürüst çalışın, kaliteli mal yapın, işe sıkı sarılın. İlerleme böyle olur. Avrupa'yı, Almanya'yı ayağınıza getireceksiniz... > Nuri Öler Karlsruhe/ALMANYA

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.