Üniversiteye hazırlık için yoğun çalışmalar başladı. Liseler adeta devreden çıkmış, yerlerini özel kurslar almış. Hele son sınıflarda ders işlendiğini iddia etmek mümkün mü? Bu ne çarpık bir imtihan sistemi, bu ne çarpık bir yapı? Kimse de düzeltmeyi başaramıyor... Mesleki eğitimi, ideolojik saplantılarla zaten bitirdiler. Meslek okullarına talebi de öldürdüler, kalitelerini de... Milyonlarca genç üniversite kapılarına yığılıyor, yüzbinlercesi hayal kırıklığına uğrayarak, lise mezunu işsiz milyonlara katılıyor. Hayatları, hayalleri, ruhsal yapıları yıkılıyor... Üniversiteye girenleri de nelerin beklediği malum. Üniversitelerin ne hale getirildiğini defalarca yazdım. Geleceğimiz olan gençlikle bu kadar mı oynanır, gençlerimiz bu kadar mı kolay harcanır? Yazık, çok yazık... Muhtevadan, kaliteden söz edersek, yüreğimiz daha çok burkulur... Bazı kişilerin ve kurumların şahsi gayretleri de gereken yankıyı bulmuyor... Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atilla Aşkar, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sabih Tansal ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu Hisar Eğitim Vakfı Okulundaki bir panelde çarpıcı konuşmalar yaptılar, eğitimimiz ve geleceğimizle ilgili tespitlerde bulundular. Panelde konuşmacılar 2000-2025 döneminde Türkiye'de çalışabilir nüfusun artacağını belirterek, bunun sürdürülebilir ekonomik büyüme için önemli bir fırsat sunduğunu dile getirdiler. Önümüzdeki 20 yıllık dönemde eğitimin her aşamasındaki öğrencilerin sayısının kademeli olarak düşeceğini belirten konuşmacılar, Türkiye'nin önündeki fırsatı değerlendirebilmesi için eğitim kalitesinde sıçramanın gerekli olduğunu vurguladılar. Bu tür toplantılar daha çok yapılmalı ve bu işe hayatlarını adamış bilim adamları daha çok gayret göstermeli. Gençliğimiz, bizim geleceğimizdir. Onları bu kadar kolay harcamamalıyız... Kaçakçılarla rekabet edemez olduk Gümrüklerden sorumlu olan yetkililere; Şanlıurfa'da ithal çay esnafıyım. Çayı vergili olarak ithal ediyoruz. Çayın yerinde fiyatı 2.40 dolar, vergisi 3.60 dolar, nakliye ve işçilik de ilave edilince bize mal oluş fiyatı 6.20 dolar. Ama aynı çay şu anda 5 ya da 4.85 dolara satılmaktadır. Çünkü bu çaylar illegal yollarla getirilmektedir. Bu durumda, biz vergisini verenlerin aleyhine haksız bir durum ortaya çıkmaktadır. Kaçakçılara karşı bizim rekabet gücümüz kalmamaktadır. Yetkililerin gereken hassasiyeti göstermelerini, bu kaçakçılığı önlemelerini, haksız rekabeti ortadan kaldırmalarını istiyor ve bekliyoruz. Ramazan Çetin - Ş. URFA