Bu köşeye de sık sık yansıdığı gibi, gençlerimizin en çok kızdıkları husus, yetkililerin verdikleri sözleri unutmaları, yerine getirmemeleri. İş garantisi var diye bir okula giriyor, bitirince bu hak iptal ediliyor; imtihanı kazanıyor, bunun için verilen sözler de unutuluyor. "Kazanılmış hak" mevhumu unutuluyor. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın mert kişiliği, dürüstlüğü, düşüncelerini dosdoğru söylemesi gençler için bir ümit oldu. Sayın Erdoğan'ın alışılmış politikacılardan farklı olduğu, bunun da kendileri için bir şans olduğu kanaati yaygınlaştı. Onlar fazla birşey istemiyor, sadece kazanılmış hakları olduklarına inandıkları hususlarda duyarlı olunmasını arzuluyorlar. Ama artık sabrın da sınırı gelmiş, gençlerin tepkisinden bu anlaşılıyor: "Sayın Başbakanım, 1999 yılında yapılan DMS ve sonrasında yapılan DİS'e katılarak başarılı olduk. Maalesef 4 yıldır kadro beklemekteyiz. Son 3 yıldır işsiziz. Yazık ki böyle bir uygulama dünyanın hiçbir ülkesinde yok. İki sınav kazan ama işsiz kal. Sayın Başbakanım, bizler AK Partiye oy verirken, mağdur daha çok mağdur olsun diye oy vermedik, sözünüze güvenerek oy verdik. Sayın Başbakanım, biz sınav mağdurlarının, mağduriyetlerine bir son vermeye davet ediyorum. Yok muhalefet kadrolaşıyorsunuz diyormuş, yok İşadamları şöyle diyormuş, yok medya böyle diyormuş... Gerçek ihtiyacınız ne ise onu alırsınız, sayın Başbakanım. Size böyle işsiz kalalım diye mi oy verdik? Yoksa bu sınavları, büyük emekler harcayarak muhalefet, işadamları, medya mı kazandı? Hiç kimsenin, biz, Türk gençlerinin hayatı ile oyun oynamaya hakkı yok. Bu sesini yükselten şahıslar İktidara gelebileceklerini mi sanıyorlar. Boşuna mı okuduk, okumakla hata mı yaptık? Madem ki Devlette devamlılık ilkesi esastır, sizden, 4 yıldır süren ve sınav ile kazanılan bu hakların verilmesini, görevlerimize bir an evvel yerleştirilmemizi talep ediyoruz..." "Bir DMS ve DİS mağduru" rumuzlu, dertli bir genç vatandaşın yazdığı bu satırlar, gençlerimizin durumunu ve isteklerini ortaya koyuyor. Bunların yabana atılmaması gerekir. Sayın Başbakan'ın mutlaka bir çare düşünmesi gerekmektedir... Bu müftüler ne yapmak istiyor? Diyanet İşleri Başkanlığı'na; Efendim, ben 85 yaşında bir Müslümanım. 8 yaşından beri birçok alimin rahle-i tedrisinde bulundum. Osmanlıca okur yazarım. Beş vakit nemazımı camide kılmaya özen gösteririm. Bu uzun ömrümde, Reşadiye ilçesine gelen müftü ve din adamlarını tanıdım, gerçekten ilmiyle amil hocalar geldi. Fakat son zamanlarda gelen müftülerin uygulamaları, Müslümanların kafasını karıştırmaya başladı. Bin dörtyüz seneden beri gelen dini bilgileri, alimleri reddedip, kendi kafalarına göre yorum yapıyorlar. Müçtehitleri, mezhepleri ve onların içtihadıyla yapılan uygulamaları yasaklıyorlar. Reşadiye'nin şimdiki müftüsü cuma namazından sonra kılınan 4 rekat zuhru ahır namazını ve vaktin son sünnetini yasakladı. Cemaat ne yapacağını bilmez halde, cemaatin içine fitne girdi. Biz bunca yıllık ömrümüzde tanıdığımız hiçbir alimden böyle birşey görmedik.Okuduğumuz İslam Alimlerinin eserlerinde zuhru ahır namazının yeri vardır. Aynı müftümüz, Yolüstü kasabası kabristanında cenaze defnedildikten sonra, ıskat ve devir aleyhinde sözler sarfedip, kendi felsefi görüşlerinin propagandasını yapmaya kalkınca, cemaatten büyük tepki almış, cenaze merasimine fitne sokmuş, halkın aşırı tepkisi üzerine orayı terketmiştir. Aynı fitneler camide, vaaz ederken de yaşanmış, cemaatten bazılarını polis karakola götürmüştür. Sayın Başkanım, bu millet en zor günlerinde faziletli din adamlarının önderliğinde engelleri birlik beraberlik içinde aşmıştır. Ehil olmayan bazı kendini bilmezlerin televizyon ekranlarında Cenab-ı Hakk'ın dinini tartışma konusu haline getirmelerine içimiz yanarken, aynı fitnelerin camiye taşınmasına kahroluyoruz. Biliyorsunuz, Iskat ve devir hususunda İmam-ı Azam hazretlerinin talebesi Müçtehit fil mezhep olan İmam-ı Muhammed hazretlerinin içtihadı vardır. Bu büyük alimlerin içtihadını ortadan kaldırmak yerine, nasıl yapılması gerektiğini müslümanlara öğretirseniz müslüman mevtalara daha faideli olur. Aksi takdirde, millet din adamlarından soğur, bunun vebali de bu fitneye yol açanlara olur. Cenabı hak hayırlı hizmetlerinizde muininiz olsun, saygılarımla. > Durmuş Argun - Reşadiye - Kurtuluş Mahallesi - TOKAT