Gençleri en mutsuz olan ülke hangisi, bu konuda bir araştırma yapılmış mı, bilmiyorum; ama bana gelen bilgilerden anladığım kadarıyla, bu konuda ülkemiz başı çeker. Gençlerimiz çok mutsuz, mutsuzluklarını çığlık çığlığa duyurmaya çalışıyorlar ama duyan, ilgilenen pek yok... Mühendis, öğretmen, sağlıkçı, din adamı vb onbinlerce, belki de yüzbinlerce genç yıllardır iş bekliyor. Hayalleri yıkılmış, beklentileri tükenmiş, hâlâ baba parasıyla geçinen bir gençlik... Devletin küçültülmesi, devletin istihdam kapısı olmaması gerekçeleri yetmiyor. O zaman başka çareler bulunmalı. Hangi çağdaş ülke, geleceği olan böyle büyük bir kitleyi yüzüstü bırakıyor? Gelen çok sayıda mektuptan biri de Özlem Özgül'ün, Sağlık Bakanı'na hitaben yazdığı, umarım yetkililer bu sesleri dinler ve artık bir çare düşünür: "1996 yılı Sağlık Meslek Lisesi Hemşirelik Bölümü mezunu, 6 yıldır umutsuzca atamasını bekleyen binlerce mağdur hemşire adayından sadece birisi olarak; sıkıntılarımızı, umutlarımızı ve beklentilerimizi, anlayışınıza sığınarak ve çözümleyeceğinize inanarak bu mektupla dile getirmeye çalışacağım. 1995 yılından bugüne kadar mezun olan SML Hemşirelik Bölümü mezunlarının ataması yapılmadı. Sebep olarak da ekonomik kriz başta olmak üzere çeşitli bahaneler bulundu. Ancak, Milli Eğitim Bakanlığı, her yıl düzenli olarak 30-40 bin öğretmen ataması yapabiliyor. Eğer kriz varsa, öğretmenler için de geçerli olması gerekmez mi? Ekim 1999'da DMS yapıldı; ancak üniversite eğitimi gören, yıllarca Matematik, Türkçe, Sosyal gibi dersleri görmüş insanlarla branş eğitimi görmüş bizlere aynı sorular soruldu ve başarı beklendi. Bunda bir haksızlık yok mu? Polislik, ya da askeri eğitim gibi branşlarda yetişenlere DMS uygulanmıyor, biz sağlık eğitimi almışlara neden uygulanıyor? Bir hemşireden Matematik Öğretmeni gibi matematik sorularına cevap vermesini nasıl beklersiniz? Bu adaletsizlik sonraki sınavlarda da tekrarlandı. Hiç olmazsa bu yıl içerisinde 70 puana kadar olanlarımızın atamasını yapın. Başta Doğu, Güneydoğu olmak üzere, ülkemizin çeşitli köşelerinde bulunan sağlık ocakları, sağlık tesisleri eleman yokluğundan kapalı duruyor. Vatandaşlarımızın yeteri kadar sağlık hizmeti alamadığını hepimiz biliyoruz. İnsanımıza eğitim lazım da sağlık lazım değil mi? Bir kısmımız iş beklentisi yüzünden evlenemedik, yuva kuramadık. Bir kısmımız da değişik iş yerlerinde temizlik, aşçılık yapmaktayız. Bazı arkadaşlarımız da bu strese dayanamayarak ruh sağlıklarını kaybetmiştir... Problemlerimizi bu şekilde belirtmekten üzüntü duyuyoruz, ama yapacak başka bir şeyimiz kalmadı. Umarız bu problemimizle ilgilenir ve sağlığın da enaz eğitim kadar gerekli olduğunu gösterirsiniz..." Gelen mektuplardan sadece biriydi bu. Gençlerimizi en verimli çağlarında bunalıma sürüklemenin bir bedeli olmalı... Müdürlük sınavını kazanan adaylara mevzuat engeli 2001 yılında Müdürlük Seçme Sınavı'nı kazanıp, 2002 yılının Eylül ayında, Hizmetiçi Eğitim Kursuna katılarak, Değerlendirme Sınavı'nda başarılı olan bir çok müdür adayı, 01/01/2002 tarihinde yürürlüğe giren Atama ve Yükselme Yönetmeliğinin 30. maddesinde belirtilen, aynı yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen 8. maddesi gereği, müdürlük için başvurmamakta veya kazandığı kurum tipinden daha düşük bir kuruma başvurmak zorunda kalmaktadır. Bu yönetmelik ile, neredeyse tüm öğretmenlerin yönetici olma imkanları ellerinden alınmış durumdadır. Yani bir nevi yönetici olmaları engellenmektedir. Sayın Milli Eğitim Bakanımız'dan arzumuz, bu yönetmeliği değiştirerek başarılı tüm öğretmenlere yönetici olma şansını tanımasıdır. Bu yönetmelikte öğretmenlerden yönetici olmaları için istenen şartları, öğretmenlerin %90'ının taşıması mümkün değildir. Taşıyanların %90'ı da seçme sınavını kazanamamıştır. Bu yönetmelikte en büyük haksızlık Teknik Öğretmenlere yapılmıştır. Yönetmelikte belirtilen şartları taşımayan hiç bir Teknik Öğretmen, bundan böyle yönetici olamayacaktır. Zaten tüm Teknik Öğretmenlerin Müdür Baş Muavini, Müdür Muavini, Bölüm Atölye ve Laboratuar Şefi olması mümkün değildir. Bugün 20 seneden beri Müdür Muavinliği yapan öğretmenlerin olduğu düşünüldüğünde, alttan gelen Teknik Öğretmenlerin Yönetici olabilmesi için önünün açılması çok zor bir ihtimaldir. Anayasa'da belirtilen eşitlik ilkesi gereği, objektif bir sınavla ve sınav sonrası yapılacak Hizmetiçi Eğitimle diğer Öğretmenlere de yöneticilik imkanı tanınmalıdır. İ. K. - KESKİN Fazla okumak iş için dezavantaj mı? Sayın Mehmet Ali Şahin'in dikkatine; 1999'da yapılan DMS'yi kazandık. 110 bin kişi arasından ilk 10 bine girmemize rağmen, hâlâ atanamadık. İlk 10 bine girenler atanamıyorsa, kimler atanıyor, merak ediyoruz. El sanatları mezunuyuz, neden bize kontenjan verilmiyor? Bu zamana kadar hep İlköğretim ve Ortaöğretim mezunlarını memur olarak atadılar. Üniversite mezunlarına çok az kontenjan veriliyor. Fazla okumak bu ülkede dezavantaj mıdır? > Atamayı bekleyen El Sanatları mezunları 2 gün tatil lüks!.. Malumunuzdur ki, dünyada en çok tatili olan ülkelerden biri de Türkiye. Çocukların bayramında bile büyükler tatil yapıyor... Geri kalmışlığıyla, en çok çalışması gereken ülke de Türkiye. Durumumuz göz önünde iken, "haftada 2 gün tatil" niye? > M. İbrahim Özkan - KIRKAĞAÇ