Ülkeyi sürekli gerilim ortamında tutmak, bütün kötülüklere zemin hazırlar. Artık normalleşmiş bir ülke istiyoruz. Ekonomiyi de siyaseti de bu ortamlar raydan çıkarır. Hatta terör, yolsuzluk, kanunsuzluk ve diğer kötülükler de bundan beslenir. İnsanların ruh sağlığı, toplumsal barış ve güven ortamı bundan büyük darbe alır... Herkesin kabul edeceği gibi, ülkede gerilimi yükseltmenin yolaçacağı kötülükler anlatılmakla bitmez... Buna rağmen birilerinin hâlâ gerilimden medet umması, gerilimi tırmandırmak için elden gelenin yapılması anlaşılır gibi değil. Siyasi tabanını zinde tutmak, kaybedilmiş seçmeni geri kazanmak, siyasi rakiplerini alt etmek... Bu ve benzeri amaçlar için ülkeye bu kadar kötülük yapmaya değer mi? Halbuki demokrasilerde herşey kurallara bağlı, yapılacak her faaliyetin sınırı anayasa ve yasalarla çizilmiş, hak ve sorumluluklar belirtilmiş... Herkes yasal çerçeveye, demokrasinin gereklerine ve kurallarına, yasalardan kaynaklanan hak ve sorumluluklara saygılı olursa, gerilim için sebep kalır mı? Cumhurbaşkanını gerilim ortamını oluşturmadan seçemez miyiz? Yasalarda bu konuda bir eksiklik mi var? Bu bahaneyle ülkeye zarar vermeyi göze almak, ülkesini seven bir kişinin yapacağı davranış mı? Genel seçimlerde üç-beş oy fazla almak için bu kötülüğü yapmak akıl ve vicdanla bağdaşır mı? Kaldı ki, bu yolların prim yapmadığı, milletimizin o tür zihniyet sahiplerini iyi teşhis ettiği defalarca görüldü. Ekilen gerilim tohumlarının ne gibi acı sonuçlar verdiği ortada değil mi? Bu ülkeye daha fazla kötülük yapılmamalı, cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler sakin bir ortamda, kurallara uygun şekilde yapılmalı. Hatta gerilimin bitirilmesi, teröre de atılacak en etkili neşter olacaktır. > Okullardaki kargaşa ortamı giderilmelidir Milli Eğitim Bakanlığı'nın çıkardığı "Yönetici Atama Yönetmeliği"nin, okullardaki kargaşayı, rahatsızlığı ve kamplaşmayı daha da arttırdığı ortada. Tamamen okul müdürlerinin inisiyatifine bırakılan müdür yardımcılığı atamalarında, okul müdürlerinin tarafsız davranmadığı, liyakate ve kariyere önem vermedikleri gözlenmektedir. Kendi sendikalarına üye olan eğitimcileri tercih eden bazı okul müdürleri, müdür yardımcılığı sınavını kazanan liyakat sahibi eğitimcileri mağdur etmiş bulunmaktadırlar. Bu durum, okullarda tam anlamıyla bir huzursuzluk ortamı oluşturmaktadır. Şu anda okullardaki kamplaşmayı, rahatsızlığı ve huzursuzluğu ifade etmekte güçlük çekiyoruz. Eğitim-öğretim kurumları adına çok vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Yıllarını müdür yardımcılığı vekilliğiyle geçirmiş tecrübeli eğitimci arkadaşlar bir kalemde çizilerek, tamamen "müdür inisiyatifi" adı altında, müdüre yakınlığıyla bilinen ve onun sendikasından olan, üstelik tecrübesiz eğitimcilerin tercih edilmesini doğru bulmuyoruz. Öğretmen-sen olarak, müdürlerin ve yardımcılarının seçimle iş başına gelmesini teklif ediyoruz. Böyle gitmesi durumda, ne sendikalar gerçek işlevinde faaliyetlerine devam edebilir, ne de okullardaki bu kamplaşmaların ve huzursuzlukların sonu gelir. Okullar, sendikaların devreye girip torpil yaptırdıkları ortamlar olmaktan çıkarılmalıdır. Sendikalar idari kadroları ele geçirme adına faaliyet göstereceklerine, okullardaki eğitim ve öğretimin kalitesinin arttırılması için çaba sarf etmelidirler. Ufuk Coşkun (Öğretmen-Sen Genel Teşkilatlanma Sekreteri) > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00