Tarım Bakanlığı'na ve Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'ne; Bizler yıllardır çiftçilik yapmaktayız. Bağ-Kur kaydımız ise bulunmamaktadır. Gittiğimizde, yeni kayıt yapabileceklerini söylüyorlar. Halbuki yıllardır ofise buğday veririz ve her defasında Bağ-Kur kesintisi yapılıyor. Yani yıllardır Bağ-Kur'a ödeme yapıyoruz. Eski ödemelerin belgesini ofisten istediğimizde, 10 seneden önceki yıllara ait belgelerin imha edildiğini söylüyorlar. Kayıtlarımız Ziraat Odası'nda ve Tarım Kredi Kooperatifinde bulunmaktadır, yani ne zamandan beri bu işi yaptığımızı onlar biliyor. Geriye dönük borçlanarak, Bağ-Kur'a üyeliğimizin yapılmasını istiyoruz. Yıllardır sattığımız ürünlerden bu kurum için kesinti yapılıyor, bu sebeple böyle bir düzenlemeye hak kazandığımızı düşünüyoruz. Yetkililerin bu doğrultuda bir düzenleme yapmalarını bekliyoruz. > Selçuk Özcan-KONYA Türkiye'deki istikrar birilerine çok dokunmuş! Yine birileri seçim barajına, iktidarın aldığı oy oranına, bu Meclis'in Cumhurbaşkanı'nı seçip seçmeyeceğine, erken seçime taktı. Anlaşılan istikrar ve iyi gidiş bunların fazlasıyla rahatsız etmiş... Türkiye'nin istikrarsızlıktan neler çektiğini herkes biliyor. Seçim barajları da bu ihtiyaçtan dolayı getirilmiş. Sesi çıkanlar da bunu çok iyi biliyorlar... Bu kurallar herkes için eşittir ve ipi göğüsleyen kazanır. Demokrasi de bu değil mi? Bir il, ya da ilçede birden fazla parti seçime katılıyor, %35 oy almış bir kişi Belediye Başkanı seçiliyor, bunun nesi yanlış? Bu kişinin diğer insanları temsil etmediği iddia edilebilir mi? Bazı desiseleri, pazarlıkları ve bunların sonucu seçilmiş yönetimleri henüz unutmadık. Bunlarda dahli olanların şimdi ülke istikrarını bozucu yönde ahkam kesmeleri çok düşündürücüdür. > Abdullah Erdoğan ANKARA İçki ve uyuşturucu felaketine kim dur diyecek? Gençler içki ve uyuşturucu batağına hızla sürükleniyor. Bu gidişe kim dur diyecek? Alkol kullanımı 11 yaşa düşmüş, 7 milyon bağımlı, 25 milyon alkol kullanıcısı bulunmakta. İstatistiklere göre, cinayetlerin %85'i, trafik kazalarının %65'i, aile içi şiddetin % 70'i alkoldan kaynaklanıyor. Anne-babalardan, öğretmenlerden, Diyanet İşleri'nden, aydınlardan ya da başka bir yetkiliden hiç tepki gelmiyor. Bu felakete gidişi herkes sessizce izlemekte... Bu duyarsızlıkla nereye kadar gideceğiz? İçkiye sınırlama anlamında atılan en küçük bir adım bile yaygara ile engellenmeye çalışılıyor, adeta bir rejim meselesi haline getiriliyor. Gençlerimizi içki ve uyuşturucu batağına terk etmek, bunun için tedbir almamak ülkenin geleceğini tehlikeye atmak olmuyor mu? Devletimizi, ülkemizi, insanlarımızı korumakla görevli kurum, kuruluş ve kişiler neden bu büyük tehlikeyi görmezden geliyorlar? Yarın bunun hesabını ödeyebilecekler mi? > Reşat Çavuş-BALIKESİR