Gördes'in "Beyaz Altın"ı

A -
A +

Bizim yaşlarda olanlar "Eski Gördes"te doğdu. "Yeni Gördes"te büyüdü. "Aza kanaat bedene rahat", "Temiz hava temiz gıda" deyip, yaşayıp gidiyoruz. Ama bu, yeni nesile, çocuklarımıza yetmiyor. Tahsil için giden geri gelmiyor. Pek çok insanımız da fabrikalarda, seralarda, maden ocaklarında çalışmak üzere evini ocağını terk ediyor. Yani göç oluyor. Gördes'in merkez nüfusu 30 bin, 10 bini içeride, 20 bini dışarıda. Bu durum gideni de kalanı da mutlu etmiyor. Çare iş ve aş. Tarım ıslaha, hayvancılık desteğe muhtaç. Halıcılık teknolojiye yenik. Sanayi yok. Zenginlerimiz göçtü başka yerlere yatırım yaptı. Madenlerimiz var dediler; Zeolit ve Nikel. Soma'nın "kara elmas"ı varsa, Gördes'in de "beyaz altın"ı var. Zeolitler işletilmeye başladı. Gördes TIR'larla tanıştı, 45 R plakalı TIR'ların tam kapasite çalışacağı günleri ümitle bekliyoruz. Dünyada Nikel madeni bulunan birkaç yerden birisi de Gördes. Büyük yatırım gerektiriyor. Önceden topraklar TIR'larla Yunanistan'a satılıyordu. Neden biz işletemiyoruz diyorduk. Şimdi büyük bir işletme açılacak hem beldemize hem ülkemize çok büyük katkılar sağlayacak. Kalkınacağız diye ümit ederken!.. -Tavşan alanında ağaçlar kesilecek. Yeşil kalmayacak. Her tarafa çukur açılacak. Doğa tahrip olacak. -Meralarımız kalmayacak. -Binlerce asit tankerleri gelecek, trafik karışacak, kazalar olacak. -Bu asitler işlenirken havamız kirlenecek. -Madenler yüksek enerjiyle ısıtılacağı için kömür yakılacak. Külü cürufu ne olacak? -Binlerce kamyon gelip gidecek bunların egzoz gazları da havaya karışacak... Deniyor. İnternette, dergilerde, toplantılarda anlatılanlar korkunç. Herkesin kafası karışık. Sonuç, çare: Siz bilirsiniz! Sonra sonucuna katlanırsınız!.. PROTESTO MU EDELİM? Yani elimize pankartları alıp, çizgili pijamalarla Boğaz Köprüsüne gidip protesto mu yapalım? Kısaca: İstemezük mü diyelim? Veya madeni isteriz ama bu olumsuzluklara çareler bulalım, gelişmiş ülkelerde ileri teknolojilerle madenler nasıl işletiliyorsa siz de öyle işletin, doğa ve insanlarımıza zarar vermeyin. Ülkemiz de kalkınsın, beldemiz de kalkınsın mı diyelim? Niyet hayır, akıbet hayır, denir. Niyet hayırsa çareler aranır. -Kesilen her ağaç için yöreye on ağaç dikilsin. -Tahrip edilen yer düzeltilmeden yeni çukurlar açılmasın. - Asit tankerleri ve kömür kamyonları Gördeslilerin olsun. -Devlet ve şirket kanalıyla duble yol yapılsın. - Havaya karışan toz ve gazlar için filtre sistemleri kurulsun. - Enerji ve ısıtma için doğalgaz getirilsin... Demokrasilerde çareler tükenmezmiş. Çare arayan çareyi, bahane arayan bahaneyi bulur. Yıllarca az gelişmişlikten kurtulmak için enerji, yol ve köprüler yapılmasını arzuladık. 1950 sonrası kalkınma hamlesi barajlarla başladı. -Bu kadar elektriği ne yapacaksınız, toprağa mı vereceksiniz. Boğaza köprü yapılması gündeme geldi. Doğa tahrip olacak. Bu köprüden zenginlerin arabası geçecek. -Tek köprü yetmedi, ikinci köprü için birinciyi satalım, ikincisi yapılsın. Hayır sattırmayız! -Bu kadar geniş yollara uçak mı indireceksiniz? Dediler... Enerji pahalı ve yetmiyor. Karadeniz'e hidroelektrik santralleri yapılacak. Hayır, doğa bozulmasın. Kadınlar ön planda protesto ediyor, arka safta kravatlı beyler. Yani "Su Aksın, Biz Bakalım." Elektrik olmazsa olmasın "Bize Güneş Yeter" zihniyeti!... -Gelişmiş ülkeler atom santralleri kuruyor. İstemezük bizde olmasın!... 70 Cent'e muhtaç olduğumuz, IMF kapılarında bekletildiğimiz günleri artık görmek istemiyoruz. Doğalgaz ve petrol fakiri ülkemizin, zengin yer altı maden kaynaklarımızı da işletemezsek, bu devlet bu millet nasıl kalkınsın. Gördes'imize birlik beraberlik içinde büyük fedakarlıklarla Meslek Yüksek Okulu yapıldı, hizmete açıldı. Aynı gayret ve dayanışmayla Huzurevi yapıldı, hizmete açıldı. Yaşlılarımıza ve gençlerimize sahip çıktık. 45 kişilik Huzurevi doldu, 48 kişilik ilave ek bina çalışmaları başladı. Yüksekokula yurt yapılması planlanıyor. Gördes sevdalılarının arasına kırgınlık, kızgınlık girmesin. Hizmette sınır-Hizmette sinir olmamalı. İyi niyetle her şeye çare bulunur. Acilen bulunsun. Gördes'te yapılacak daha çok hizmetler var. > Mehmet Ünal 10 yıllık emeğimiz heba olmasın Sayın Başbakan'ın dikkatine; Bendeniz 40 yıldır çalışan İlköğretim Sınıf Öğretmeniyim. Aslında 1996'da 26. yılımda emekli olmuştum. 1998 yılında, ilköğretimin 8 yıla çıkarılmasıyla öğretmen açığı oluşmuştu. Benim gibi yeni emekli olmuş öğretmenleri o zaman tekrar göreve çağırdılar. "Mademki bize ihtiyaç var, ben de birkaç yıl daha çalışayım" diye düşünerek, kadro dönüşü olarak görevime geri döndüm, haliyle emekli maaşım kesildi. Geçen sene, tam emekli olmayı düşünürken, memur sendikaları ile Hükümet arasında yapılan görüşmeler sonucunda imzalanan metinde, memurlara emekli olurken ödenen ikramiye sınırı olan 30 yıl sınırlamasının kaldırılacağı ile ilgili bir madde de vardı. Eğer bu madde uygulansa idi, bu yıl emekli olurken, 4 yıl yerine 14 yıl üzerinden emekli ikramiyesi alabilecektim. Böylece, 10 yıl fazla çalışmamın karşılığını almış olacaktım. Oysa bu konuda şimdiye kadar bir gelişme olmadı. Benim gibi çok sayıda memur da bu sebeple mağdur oluyor. İlgililerin bu mağduriyetimizi bir an önce gidermelerini bekliyoruz. > İbrahim Dinçer-BİLECİK Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.