Görüyor muyuz, görüyor musunuz?

A -
A +

Mübarek ay başladı. Hepimiz biraz daha düşünmeliyiz; fırlatıp attığımız hassasiyetlerimizi, yardımlaşma duygularımızı, bizi biz yapan değerlerimizi hatırlamalıyız. Bu koşuşturmanın, telaşın içinde, kendimize biraz vakit ayırıp, kaybettiğimiz güzellikleri bir defa daha aramalıyız... Belki de Ömer Sinan Yağcı'nın yazdıkları, kalbimizi biraz inceltip, bu günlerin anlamına uygun bir şekilde düşünmemizi ve davranmamızı sağlar: "Bir özürlüyü en son nerede gördünüz? Arkadaş topluluğunuz içinde mi? Belki İşyerinizde!... Çok düşük bir ihtimal sokakta. Ya da gazetelerin 3. sayfasında... Bizden utanılıyor, görmezden geliniyoruz. Haftada 2-3 defa medyada trajik bir hayat hikayesi, ya da muazzam bir başarı ile yer almanın dışında, hayatlarınızın neresindeyiz? Kesin olmayan rakamlar toplumda her 10 kişiden birinin özürlü olduğuna işaret ediyor. Yani bir düşünürseniz, bu kimseden uzak bir ihtimal değil. İster sonradan bir kazayla, acınarak bakılalım, ister doğuştan mutsuzluk kaynağı olalım. Toplumun özürsüz kısmından özür mü dilemeliyiz, özürlü olduğumuz için? Neden sokakta, işyerinizde, sosyal toplumda bizleri görmediğinizi hiç düşündünüz mü? Arasanız ilgili makam, hatta ilgili yönetmelikler, kanunlar, bulacaksınız. Varlar örneğin, yüksek öğrenim yarışında özürlülere yapılan ayrıcalık şık değil mi? Peki ya şoförlü özel bir aracınız yoksa? Hadi bir şekilde gittiniz kapısına kadar, sonrası? Kaç devlet binasında özürlüler için yerleşim ve hareket planı yapılmış? Size bir örnek, İstanbul Üniversitesi Kontrol Sistemleri Teknolojisi Meslek Yüksekokulunu kazanmış biri olarak, 13 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesin'de işçi olarak çalışmaktayım. Çünkü özrüm var. Özür dilerim ben o okula gidemedim. Buna rağmen şanslıyım. İnanın ben kendimi bu ülkenin en şanslı insanlarından biri olarak görüyorum, bu işi bulabildiğim için. Özellikle sayısı meçhul topluma özrü olan diğer insanları düşündükçe.. Onca paketin birinde bile, bir cümle yerimiz olmayınca, hani sakatların bilfiil toplum içerisinde yer aldıkları Avrupa Birliği'nden de umudumuz kalmadı dersek çok mu karamsar davranmış oluruz?" Böyle adaletsizlik olur mu? Biz, Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencileri olarak şikayetimizi dile getirmek istiyoruz. Öyle bir şikayet ki bir emsali daha belki de görülmemiştir. Böyle adaletsizlik olmaz cinsinden bir durum. Biz dört sene boyunca Kocatepe'nin resmen çilesini çektik. Her türlü sıkıntılarına göğüs gerdik. Tuvalet diye yazılı kapısından tarlaya çıktığımız, çukuruna düştüğümüz, yolsuz kaldığımız, ulaşım sıkıntısından otostop çektiğimiz, vakıf parası adı altında başkaları 10-15 milyon öderken 75-90 milyon ödediğimiz üniversitemiz bize şimdi de tezsiz yüksek lisansta üvey öğrenci muamelesi yapıyor. Kendi öğrencilerinin sadece % 5'ini tezsiz yüksek lisansa alma lütfunda bulunan üniversitemiz, ya bizi tezsiz alacak kadar iyi yetiştirir ya da çeşitli üniversitelerin bilgisayar, elektronik mühendisliği, matematik bölümü gibi kayırılmış yüksek ortalamalarıyla yarıştırmaz. Bizim için şimdiye kadar hiçbir avantaj sağlamayan üniversitemiz, diğer üniversitelerin avantajlı öğrencileriyle bizi yarıştırmaya kalkmıştır. Örneğin ders geçme notu yetmiş olan bir üniversitenin öğretim kadrosu değerlendirmesini yetmiş taban puan alarak yaparken, bizde 50 taban puanla (Şimdi 60 yapıldı) değerlendirme yapıyordu. Mülakat gibi bir eleme unsurunu, herkese aynı standart puanı vererek, aslında zaruri olan bu elemeyi ortadan kaldırdılar. Önemi olmayan bu mülakatın yapılması kimin işine yarayacak. %20 oranında sınava katkısı olan mülakatın hiçe sayılmasının kime faydası olabilir! Asıl amaç ne! Tarafsız olma konusunda üniversite yönetiminin kendi öğretim üyelerine güveni yok mu? Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi 2002-2003 mezunları Sağlık Bakanlığı'ndan açıklama 21.10.2003 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "Bürokrat direndikçe millet ve Türkiye kan kaybediyor" başlığı altında bir şikayete yer verilmişti. Konu ile ilgili, Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdür Vekili Ali Yerlikaya imzasıyla gelen açıklama şöyle: "Haberde bahsi geçen Konya Karapınar Devlet Hastanesi 50 yatak kapasiteli olup, halen çalışmakta olan 1 İç Hastalıkları, 1 Genel Cerrahi uzmanı ve 6 pratisyen hekim görev yapmaktadır. Eksik olan branşlardaki uzman hekimler not alınmış olup, imkanlar dahilinde gerek kura gerekse nakil tayinler ile karşılama cihetine gidilecektir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.