Gündemdeki yasalar

A -
A +

Türkiye'yi ileriye götürecek, donukluktan kurtaracak düzenlemelerin zaman geçirilmeden yapılması gerekir. Zaten ileriyi gören bütün yetkililer ve politikacılar bunu kabul ediyor. İktidar partisi de bu ihtiyaca binaen hızlı bir çalışmaya girdi. Birçok değişikliğin yapılması için peş peşe kanun teklifleri hazırlandı. Ne olduysa bundan sonra oldu; böyle düzenlemelerin gerekliliğini kabul eden bazı kesimler, birden çark ettiler. Politik inatlar ve taassuplar bir defa daha ülke menfaatlerinden üstün tutuldu. Erzurum'dan yazan Turan Kocaman bu durumu çok güzel izah etmiş: "Türkiye'nin, dünyadaki siyasi, ekonomik ve teknolojik gelişmelere uyum sağlaması için, kanunların, kurumların değişime uğratılması gerekir. Hükümetin bu maksatla ele aldığı birçok yasa, geçmişte siyasi partilerce, sivil toplum örgütlerince ve üniversitelerce gündeme getirilmiş ve desteklenmişti. Ama ne hikmetse, geçmişte bunu isteyenler, halkın oyuyla gelmiş hükümetin aynı isteklerine bugün karşı çıkmaktalar. YÖK Kanununun değişmesini toplum istiyor, ama kurul karşı çıkıyor. Bu kurul halkı temsil edemez. Mevcut Yerel Yönetimler Yasası 1930 yılında çıkmış, 73 yılık süre zarfında uygulama niteliğini kaybetmiş; ekleme, genelge ve tamimlerle idare ediliyor. Kamu Yönetimi Kanunu, artık 21. yüzyıl Türkiyesi'nin idari yapısına cevap vermiyor. Orman Kanunu (B2), devletin tasarrufundaki yerleri bedelsiz işgal edenlerin önüne geçilmek için çıkarılmalı, tüyü bitmemiş yetimlerin hakları korunmalı. Bütün bu olumlu düzenlemelere karşı çıkanların maksatları pek anlaşılmıyor, siyasi ve değersizdir. Zira daha önce benzer değişiklikleri kendileri de istemişti. Hükümetin zamanı iyi değerlendirerek oyalanmaması ve ülkemizin önünü açması gerekmektedir." Belediye başkanlarına yeni yetkiler verilsin mi? Yerel yönetimlere yeni yetkilerin devredilmesi için çalışmaların yapıldığı biliniyor. Ancak yerel yönetimlerin şimdiki anlayışları ve çalışma şekillerinin yeni yetkilerle bazı sakıncalara sebep olabileceği belirtiliyor. Samsun'dan Tahsin Koloğu gördüğü eksiklikleri ve yapılan yanlışlıkları dile getirmiş: "Karacabeyli İsmail Kopan 2981 hakkı için İstanbul Belediyesi Hesap İşleri Müdürlüğü'ne gecekondu önleme payı diye 2 bin TL. yatırmış. sonra 77.798 TL. kesin arsa tapu bedeli ödemiş. 2003'te tapu isteyince, Eyüp Belediyesi mükerreren 6 milyar 270 milyon istemiş. Kayhan Şenyücel, rüşvet isteyen belediyeye kızdığından işyerini kilitlemiş. 30 işçisi de işsiz kalmış... Bazı illerde abonelere su verilmiyor. Sayımlarda sayılmayıp, seyahat eden varoşlara hizmet götürülmez. Seçim zamanında parasız taşımalar yapılır, seçim sonunda zamlara yüklenilir. Emlak vergisinde aşırı rayiç değer yapılır, muaf, istisna tanımaz. Temizlik ve çevre vergisinin hizmet için alındığı hatırlanmaz, bu vergi alındığı halde gereken hizmet sunulmaz. Seçim kazanılınca, park, bahçe, sokak, kaldırım harcamalarında aşırıya gidilir; kendileri maaş alır, personele borçlu kalır. Verdikleri iftar yemekleriyle gösterişe kaçarlar. Birçok yoksul vatandaşımız bu şekilde rencide edilir, aşağılanır. Muhtaç olan birçok vatandaş rencide olmamak için bu yardımlara tevessül etmez. Bu gösterişler yerine, ilgili vatandaşların ikametgahına o yardımlar sessizce yapılmaz... Adeta bir savaş ekonomisi uygularlar. Aşırı masraflar, kayırmalar almış başını gidiyor. Önce yapılaşmaya göz yumuluyor, sonra da bunlar yıkılır, bu iş için büyük paralar harcanır. Bunlar gibi birçok örnek verilebilir. Yerel yetkiler isteyenler ve onlara o yetkileri verenler bu gibi aksamaların olmayacağını da taahhüt etmeliler."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.