Hakkari'de oluşan deprem yağmurlarını duyduk. En büyüğü 5.5 olan 50'nin üstünde deprem olmuş, iki kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda vatandaş da yaralanmış... Başka neyi biliyoruz? O ilde son 20 yılın en şiddetli kış şartlarının sürmekte olduğunu, bazı yerleşim yerlerinde kar kalınlığının 1.5-2 metreyi geçtiğini, hava sıcaklığının -20'lere kadar düştüğünü... Deprem konusunda uzman olan bilim adamlarının, yörede her an 7 büyüklüğünde bir depremin beklendiği açıklamalarını da hesaba katarsak, oluşmuş korku ve paniği hayal edebiliriz... Halk evlerine girmekten korkuyor. Son depremler üzerine, girenler de evlerini terk etmiş. Evlerin yanında kara çadırlar kurulmuş, çoluk çocuk zor kış şartlarında, her tarafı açık bu çadırlarda barınma mücadelesini veriyor. -20 derecede, 2 metrelik kar içinde, çocuğunuzun, bebeğinizin böyle bir çadırda günlerce kaldığını tahayyül edebiliyor musunuz? Bırakın çocuğunuzu, siz böyle bir yerde kaç dakika kalma sabrını gösterirsiniz? Gönderilen yazlık çadırları ve ilgisizliği protesto ettikleri için, "sıcak yemek de veriliyor oysa" şeklinde nankörlükle itham ettiğimiz insanlar günlerdir bu şekilde... Yetkililer gitmiyor, işin ehemmiyeti anlatılmıyor, devletin şefkat eli yeterince uzatılmıyor... Telefonla ulaşabilenler feryat ediyor: "Dayanıklı bir çadır, ısıtabilecek bir araç... Çocuklarımız donmasın, el uzatın..." Başta yetkililer olmak üzere, hepimiz bu depremde çok kötü bir imtihan verdik, çok... Yeşil Kart uygulamaları Devletimiz Yeşil Kart vermekte ve fakirler faydalanmaktadır. Şimdi ilaçlarını da sınırsız bir şekilde alabilmektedirler. Allah devletimize zeval vermesin de, bir anormallik var bu işte: 1- Adam Mersedes'ten iniyor Yeşil Kartını çıkartıyor. 2- Yeşil Kartına ilaç yazdırırken milyarlık cep telefonuyla konuşuyor. 3- Evinde 20-30 sığır besliyor Yeşil Kart var. 4- Babasından kalan ev ve tarlalar kendi üzerinde olmadığından saray gibi evde otururken Yeşil Kart alıyor. 5- 20-25 yaşında adam her türlü işi yapıyor ama malı olmadığı için Yeşil Kart var. Peki Yeşil Kart kimlere verilmeli? İhtiyaç sahiplerine değil mi? Peki ihtiyaç sahipleri belirlenirken niçin şunlara bakılmıyor? 1- İşte çalışmasına engel nesi var? 2- Gerçek hayat standardı nedir? 3- Muhtarlar neye göre fakirleri bildiriyor? 4- Bu işin hiç mi vicdani sorumluluğu yok? 5- Primini ödeyemeyen Bağ-Kur ve SSK'lılara ilaç bile verilmezken ve de icra ile borçları tahsil edilirken Yeşil Kart kimlere nasıl veriliyor? Toplumsal adalet tehlikeye girmez mi? > Garip Ünal Bize de uygun şartlarla bilgisayar verin! İçişleri Bakanlığı'na; Bizler, büyük fedakarlıklarla gece gündüz çalışan polis memurlarıyız. Medyadan takip ettiğimiz kadarıyla, Milli Eğitim Bakanlığı öncülüğünde Öğretmenlere ve Bakanlık personeline taksitle, ucuz fiyattan laptop dağıtımı yapılacakmış. Biz de istiyoruz. Böyle uygun şartlarda laptop sahibi olmamız için siz de girişimde bulunun.... > Bir grup Polis Memuru-İSTANBUL