Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ve sonrasında yaşananlar herkesin malumu. Alınan kararla, Meclis'te cumhurbaşkanını seçmenin de adeta imkansız hale getirildiği ortada. İktidar partisi, buna karşı tek çıkış yolu olarak, cumhurbaşkanını halkın seçmesi için Anayasa değişikliğine girişti. Devletin tepesinde olan bir makam için kararı bizzat halkın vermesi kadar normal ne olabilir ki? Vekilleri yerine bizzat halkın seçmesi daha doğru olmaz mı? Zaten bu talep yeni değil; eski cumhurbaşkanları, bazı parti liderleri, bilim adamları bu yöndeki isteklerini sık sık dillendirdiler. Bu tür bir seçimin birçok krize de çözüm olabileceğini belirttiler... Ama anlaşılması mümkün olmayan bir durum çıktı ortaya. İlkelerinden biri "Halkçılık" olan bir parti cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesine karşı çıkıyor. Bunun için bin dereden su getiriyor. "Bu bir sistem değişikliğidir" diyor, "bu karar aceleye getirilmemeli" diyor, "rejim meselesidir" diyor da diyor... Bu Anayasa değişikliğinin olmaması için ne gerekiyorsa yaptılar. Aslında bu iddiaların tamamının yanıltma olduğunu herkes biliyor. Asıl sebebin başka olduğunu en ücra köşedeki vatandaş bile çok iyi anlıyor. Aslında halka güvenmediklerini, "bu halkın kimi seçeceği belli olmaz" diyerek, halkın tercihinden korktuklarını cümle alem bilir. Halk nezdindeki güçsüzlüklerini, halkın ezici çoğunluğunun kendilerini tasvip etmediğini, poropagandalarının ve medyadaki güçlerinin de halkı yanlarına çekmeye yetmediğini çok iyi biliyorlar. Bazı meydanlardaki kalabalıkların da buna yetmediğini görüyorlar. Halkın seçeceği bir cumhurbaşkanını çeşitli baskılarla, vehimlerle, korkularla köşeye sıkıştıramayacaklarını da biliyorlar... Oysa şimdiki uygulamada bunların işleri kolay; istemedikleri bir aday çıkınca çeşitli kurumları devreye sokmaları ve süreci işlevsiz kılmaları çocuk oyuncağı. İstiyorlar ki, yine kendi zihniyetlerinden biri bu makamda otursun, bu sayede mevcut kurumlardaki ağırlıkları devam etsin; halk nezdindeki oyları ne kadar az olursa da gizli iktidar kendileri olsun... Ama artık yağma yok; günümüz dünyasında bu tür zihniyetler Kuzey Kore ve Küba'da dahi gün saymakta... Yapacakları tek şey, demokrat olmaları, halkın tercihlerine saygılı olmaları, halktan kopukluğa son vermeleri... > Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin mağduriyetini giderin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na; Bizler, Emniyet Teşkilatı bünyesinde görev yapan, Türkiye genelinde sayıları 20 bini bulan Çarşı ve Mahalle Bekçileriyiz. Yıllardır özlük haklarımızla ilgili hiçbir düzenleme yapılmamıştır. 1966 yılında çıkarılan 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu'na göre çalışmaktayız. 07.02.2007 tarihinde özlük haklarımızla ilgili olarak, İçişleri Komisyonu'nda kabul edilen 2/912 sıra sayılı kanun teklifi halen Plan Bütçe Komisyonu'nda bekletilmektedir. Yıllardır hasretle beklediğimiz bu kanunun çıkmasını bekliyoruz. Normal olarak prosedüre göre 45 gün süre zarfında Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeyen kanun tekliflerinin Meclis Genel Kurulu'na gelmesi gerekirken, 70 günden fazla zaman geçmesine rağmer bu kanun teklifi görüşülmemiştir. Çarşı ve Mahalle Bekçileri olarak, yıllardır beklediğimiz bu kanunun biran önce çıkarılmasını, mağduriyetimizin giderilmesini bekliyoruz. > Çarşı ve mahalle bekçileri > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00