Halkı üzmeye kimsenin hakkı yoktur

A -
A +

Hükümetin bazı icraatlarının bürokratlarca engellenmesi, yavaşlatılması vatandaşın tepkisine sebep olmaktadır. Özellikle iktidar partisini oylarıyla desteklemiş olan vatandaşlar, bu tavırları kendilerine yapılmış bir saygısızlık olarak algıladıklarını belirtmektedirler. Tokat'tan yazan Orhan Kaya da, bu dayatmaların işe yaramayacağını, Türk halkı kimi isterse onun tarafından yönetileceğini belirterek, beyhude diretmelerle geleceğimizin karartılmamasını istiyor: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, demokratik bir devlettir. Yöneticiler seçimle belirlenir. En fazla oy alan siyasi partiye hükümeti kurma görevi verilir, o partinin genel başkanı da başbakanlığa getirilir. 59. Hükümet'e kadar böyle gelmiş, bundan sonra da böyle devam edecektir. Bütün kamu kurum ve kuruluşları bu ülke insanının hizmetindedir. Bunların yöneticileri de hükümetin emrindedir. Fakat ne hikmetse bazı bürokratlar bu durumu içlerine sindiremiyor, kafa tutma yoluna girişiyorlar. Sade bir vatandaş olarak bu durumu şiddetle kınıyor, oylarımızla seçtiğimiz yöneticilere yapılan saygısızlıkları kendimize yapılmış sayıyoruz. Halkın kararına, seçtiğine herkesin uyması mecburidir. Ülkemizde taşlar henüz yerine oturmamışken, kapanan fabrikalar yeniden açılmaya başlamışken, ortalığa güven ortamı gelmişken neden böyle anlamsız gerilimlere yol açılıyor? Türk halkını üzmeye kimsenin hakkı yoktur. Lütfen, kara bulutlar üzerimizden dağılmışken, tekrar toplamayınız..." Yine GSD okulu mağdurları 25 Eylül 2003 tarihinde köşenizde yayınlanan, Kemal Gürel imzalı "Bu hatırlı öğrenciler kimin çocukları?" başlıklı yazınızı okudum. Şimdi ben de adı geçen (Bahçelievler GSD İlköğretim Okulu) okulda yaşadığım birtakım olayları size yazıyorum.. Sağolsunlar GSD (Giyim Sanayicileri Derneği) bir okul yaptırdı. Ancak okulun bulunduğu çevreden doğru dürüst hiçbir öğrenci bu okula gidemedi. Bundan 4 yıl evvel ben de çocuğumu bu okula verebilmek için 250 milyon TL harcamak zorunda kaldım. Hem de evimin kapısı okulun bahçesine açılıyor. Şimdi servis parası ödeyerek başka bir okula gönderiyorum. Neyse bu geçmişte kaldı. Ancak bu yıl yapılanlara ne demeli? Bir alt katta oturan komşumun iki çocuğundan biri GSD'ye gidiyor, diğeri başka bir okula. Nedeni mi? Okulda, "Yer kalmamış." Kadıncağız, her sabah önce bir çocuğunu okula bırakıyor, gelip diğerini evden alıp öbür okula götürüyor. Yani aynı evden iki öğrenci farklı farklı okullara gitmek zorunda bırakıldı. Sitemize en yakın okul Kocasinan Mehmet Akif İlköğretim Okulu'na gidiyoruz. Nerede oturuyorsun diye soruyorlar. Özhaskent Sitesi'nde diyoruz.. Eee sizin sitenin içinde okul var, neden buraya geliyorsunuz sorusuna; almıyorlar ne yapalım cevabını veriyoruz. Şimdi soruyorum? GSD öncelikle çevresindeki öğrencileri almak zorunda değil mi? Yer yok diyorlar; öyleyse sabah servislerle gelen öğrenciler nereden geliyor? Bakırköy, Bahçelievler, Avcılar, Şirinevler'den gelen bir sürü öğrenci ve velilerini tanıyorum. Nasıl kaydettirdiniz, ben evimin önündeki okula çocuğumu veremedim diyorum; cevap "burada bir ailenin yanında nakil gösterdik" diyorlar. Mahalle muhtarının sadece bu yüzden okul müdürüyle sert tartışmalara girdiğini, hatta kavga bile ettiğini çok iyi biliyorum. Sayın yetkili, söyler misiniz bana, "Okulun etrafında oturan bir veli çocuğunu bu okula veremeyecekse ne yapacak. Çevre sakinleri olarak bu problemimiz ne zaman düzelecek. Veya kim çözüm bulacak?" Yetkililerin elini vicdanına koyup, bir kere daha düşünmesini istiyoruz. Kendilerini bir sabahlığına bizim yerimize koysun yeter. İsmi mahfuz - İSTANBUL

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.