"Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz; rütbe-i aklı görülür eserinde" vecizesi ne kadar doğru ve yerinde bir ibaredir. Gerçekten, kişi ve kuruluşlara sağlıklı ve isabetli not verebilmek için belirli bir süreçte, icraatlarını müşahede altında tutmak ve izlemek gerekir. Siyasette de aynı kural geçerlidir. Hükümetler ülkeyi dert ve sıkıntılardan kurtarabildiği, çağdaş ülkeler seviyesine taşıyabildiği oranda başarılıdır veya başarısız... Türkiye ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik vs, yönlerden tamamen olumsuz bir manzara arzetmektedir. Ülkeyi muhtelif badirelerden kurtarabilmek; mazisi temiz, icraatçı, etik, örf ve adetlere bağlı, liberal, hukukun üstünlüğüne inanan, insan haklarına saygılı, demokrat kişilerden oluşmuş siyasi oluşumların önünü açmakla mümkündür. Rahmetli Turgut Özal ülke için bir umut kaynağı olmuştu; fakat ömrü, bütün projelerini realize etmeye yetmedi... Bugün TBMM'de, gerek iktidar ve gerekse muhalefette bulunan siyasi partiler, iktidarları döneminde ülkenin sorunlarına radikal yaklaşımlarla eğilmeyip, günübirlik tedbirlerle politika takip etmekten ileri gitmemiş veya gidememişlerdir. Geçmişte yaptıkları icraatlarla halka güven veren, şimdi ise yeni oluşumlarla ülke yönetimine talip olan kişilere engel çıkarılmamalı, önleri açılmalıdır. Milletin hayrına olabilecek bir gelişmeyi engellemeye hiçkimsenin hakkı yoktur; çünkü bütün olumsuzlukların faturasını bu millet ödemektedir. ¥ Necdet Akman - İSTANBUL Bu ayırım neden? Geçenlerde Türkiye Gazetesi'nin Seri İlanlar Sayfasında, sekreter arandığını okudum. Zaten ben de üniversitede büro yönetimi ve sekreterlik eğitimini almıştım; aradım. Bana ait bilgileri verdim, kıyafetimi de belirttim. Verilen, "o tür insanları işe almıyoruz" cevabı beni çok üzdü, rencide etti. Beni işe almamalarını saygı ile karşılıyorum, ama "o tür" lafından incindim. Çünkü ben sadece inancım gereği böyle giyiniyorum. Ben genç bir kızım, hayatımda sadece bir defa oy kullanmam gerekti, onu da boş attım. Şimdiye kadar hiçbir siyasi partiye üye olmadım, olmayı da düşünmüyorum. Necip Fazıl'ın şiirlerini severek okuyup, bir kısmını ezbere bildiğim gibi; Nazım Hikmet'in şiirlerini de okuyorum. Biz 4 kız kardeşiz, en küçüğü benim; ablalarım açık. Sülalemizin tamamı da öyle, mahallede de tek sayılırım. Yakın dostluklar kurduğum, birlikte ağlayıp, birlikte güldüğüm arkadaşlarım da... Kısacası belirtmem gerekirse, kimseyi ayırmıyorum, herkesle iyi bir diyalog kurabiliyorum, hiçbir siyasi grupla ilgim yok; sırf inancımdan dolayı örtünüyorum. Bana ve benim gibilere olan bu önyargılar neden? Albert Einstein bir sözünde, "Ne hazin bir çağda yaşıyoruz; bir ön yargıyı ortadan kaldırmak, bir atomu parçalamaktan daha güç" diye boşuna dememiş... ¥ B.Ç. - İZMİR Bu gösterişe ne gerek var? Türk Telekom Genel Müdürlüğü'ne; Son gelen telefon faturalarımızı görünce şaşırdık. Bir sayfa kağıt ve güzelce zarflanmış. Bunca şaşaa ve gösterişe ne gerek var!!! Daha iyi hizmet anlayışı bu olmamalıdır. Bunlar için kesilen ağaçlar, zorda olan ülkemizde böyle israflar... Hepsi de bizim cebimizden... Ayrıca, yeni telefon kartları, kontör bitince makine içine alınmıyor, çevreye atılıyor. Eskiden makinada kalıp doldurulabiliyordu. Bu nasıl teknoloji, nasıl yenilik?!. ¥ Ali Demir - AYDIN Fatura köylüye Ziraatla uğraşan kişiler, Ziraat Bankası veya Tarım Kredi Kooperatiflerinden zirai kredi almaktadırlar. Bu kredilerin faizi şu anda %92 olarak üreticiden alınıyor. Geçen yıl borcu olanlar %138 faizle borçlarını ödediler, şimdi ise Tarım Kredi'den kredi alacaklar%92 oranında faiz verecekler. Mevduat faizinin %60 olduğu bir ülkede, zirai kredi faizi nasıl olur da %92 olur, anlamak mümkün değil. Ziraat Odaları Başkanları, Tarım Bakanı ve diğerleri bu olayı nasıl onaylıyorlar? Krizin faturasını köylüye ödetenler, bir gün cevaplarını alacaklar... ¥ Yalçın Melikoğlu - ORDU