Balıkesir'de ikamet eden Hasan Yüksel, 27 yıl boyunca çalışarak SSK'ya prim yatırmış, sonra da emekli olmuş. Verilen emekli maaşı hayatını idame ettirmesine yetmeyince, küçük bir yer açarak ayakkabı tamirciliğine başlamış. Eli-ayağı tuttuğu müddetçe, başkasına yük olmadan, muhtaç olmadan, kendi emeğiyle geçinmenin erdemini taşıyor. Kendi başına çalıştığı yerde, kazandığı para mütevazı de olsa, insanların mutlu olması ve üretime katkısı onu mutlu etmeğe yetiyor. Ama mevzuat ve yetkililer, her çalışan gibi onun da yakasına yapışıyor. Tembel tembel evinde yatması gereken yaşlı bir kişinin üretime katkı sağlaması adeta cezalandırılır gibi Destek Primi adı altında bir para kesiyorlar. Zaten mütevazı kazancına göre istenen meblağ ağır geliyor, ödemeleri aksatıyor. Bu defa da, hiçbir tefecinin uygulamadığı kadar yüksek bir faizle, adeta dükkanını kapattırması isteniyor. Hasan usta haklı olarak yetkililere soruyor: "Çalışmakla, üretime katkı sağlamakla hata mı ettim? Hiçbir iş tutturmayan, devlete hiçbir ödemede bulunmayan insanlara belli bir yaştan sonra maaş bağlanıyor, yeşil kart veriliyor. Bu kadar zaman prim ödedik, şimdi de tembellik yapmıyoruz diye cezalandırıyorlar. Vatandaşın çalışması, üretime katılması neden istenmiyor? Neden tembellik teşvik ediliyor? İlle bu vergi alınacaksa, diğer ülkelerde olduğu gibi, birden fazla eleman çalıştıranlardan bu paranın alınması daha doğru değil mi? Altından kalkamayacağımız bir parayı bizden istemekle ne yapmak istiyorlar?" Hasan Yüksel haksız mı? Anıtlar Kurulu ne işe yarar? Anıtlar Kurulu, belediyelerin yaptığı projeleri engellemek, iptalini sağlamak suretiyle trilyonlarn çöpe gitmesine yolaçabiliyor. Taksim-Yenikapı Metro inşaatı tüneline Anıtlar Kurulu onay veriyor ve tünel kazılıyor. Tam trilyonlar harcanarak tünel bitiyor, aynı kurul bu defa o kararı iptal ediyor. Vezneciler-Edirnekapı-Sultançiftliği Tramvay Projesi'nde, Vezneciler'de yolun ortası tramvay için kazılıyor, Anıtlar Kurulu onay vermiyor, daha sonra asfalt dökülüp kapatılıyor. Caddeye yapılan tramvayla, tarihi dokunun bozulması arasında nasıl bir bağlantı var, anlamak mümkün değil. Bunlar sayısız örnekten sadece ikisi... Bir yandan tarihi eserleri bir bir yurt dışına kaçırıyorlar, tarihi evler bir bir yanıp kül oluyor sesleri çıkmıyor.. Aynı kurul tarihi binaların ne restoresine izin veriyor, ne de yıktırıyor. Bu binalar ya tinerci barınağı oluyor, ya da her an yıkılma riskiyle ortalığa tehlike saçıyor. Otopark mafyası bu evleri bir bir ateşe veriyor ve otopark yapıyor. Ben tarihi dokunun korunmasına kesinlikle karşı değilim, tarihi doku korunsun, o evler restore edilsin. Bu evlerin bulunduğu sokaklara kültür merkezleri açılsın, dükkanlar kurulsun. İstanbul'da tarih yeniden canlansın. Projeleri engellemekle, Anıtlar Kurulu kendi görevini yapmış oluyor mu? Takdir sizin... > Duyarlı bir vatandaş-İSTANBUL Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden cevap 12.07.2004 tarihli gazetemizin bu köşesinde verilen okuyucu şikayeti için Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden gelen cevap şöyle: Dikmen Polisevi Kavşağı'nda ve Dikmen Caddesi boyunca sinyalize kavşaklarımız mevcut ve düzenli olarak çalışıyor. Karşıya geçişlerde sinyallere dikkat edilirse sorun yaşanmaz...