Hasta vatandaşa bu eziyet fazla değil mi?

A -
A +

Ölçüyü tutturamıyoruz, "ifrat ve tefrit"e kaçıyoruz. Vur deyince öldürüyoruz... Vatandaşın müzmin hastalığı var; nefes darlığı, ya da başka bir hastalık. Bununla ilgili heyet raporu alınmış, düzenli olarak alacağı ilaçlar belirtilmiş, reçete yazılmış... Şimdi bu durumdaki hasta bir vatandaşa ilaçlarını vermekte neden zorluk çıkarıyorsunuz? Her defasında uzman doktor onayını neden arıyorsunuz. İstanbul'da bu işi yapmak için gecenin köründe yola çıkıp hastane kuyruklarına girmek, akşama kadar koşuşturmak gerektiğini bilmiyor musunuz? Yaşlı ve hasta bir vatandaşa boşu boşuna bu eziyeti neden yapıyorsunuz? Hastalığı Heyet raporu ile belirlenmiş, düzenli ilaç alması tespit edilmiş bir hastanın ilaçları bitince, neden aynı ilaçlar sağlık ocağında yazılmasın? Birileri sahtekarlık yapıyor diye bütün vatandaşları aynı kefeye koyup, eziyet çektirmek doğru mu? Vur deyince öldürmek mi gerekir? İstanbul'dan yazan Niyazi Köse'ye ne cevap vereceksiniz? Niyazi beyin yerine bir an için kendinizi koyun ve öyle düşünün. "Emekli Sandığı'ndan emekliyim. Belli bir yaşın üstündeki kadınların çoğunda kemik erimesi görüldüğü biliniyor. Eşim de bu dertten mustarip. İlgili ilaçtan günde bir defa alması gerektiğini doktorlar tarafından söylendi. Bunun için kemik ölçüm raporu isteniyor, aldık. Heyet raporu istendi, onu da aldık. Uzman doktor mührü, reçetesi de var. İlacımızı vermiyorlar; kemik ölçümü enaz 2.5 olmalıymış, bizimki 2.25 çıkmış... Uzman doktor o ilacı almamız gerektiğini söylüyor, mevzuat ise kemikleriniz biraz daha erisin diyor. Sağlığımız iyice bozulmadan ilaç almak hakkımız değil mi? Az kanser, çok kanser olur mu? Vatandaşa az kansersiniz diye ilaç vermeyecekler mi? Bu işteki gariplik de öyle değil mi? Bunun için raporlar alındıktan sonra, neden her ilaç bittiğinde bizi hastane kuyruklarına gönderiyorsunuz. O reçeteyi sağlık ocağından verseler ne olur? Sahtekarların acısını bizden mi çıkarıyorsunuz? İnsanlara bu eziyeti neden yapıyorsunuz? Bu işler Ankara'dan nasıl görünüyor?" Niyazi bey haklı olarak çok öfkelenmiş. Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ, bu tür yanlışlıklara bir neşter atsa... BEDAŞ'tan açıklama 22.09.2005 tarihli gazetemizin bu köşesinde "Ödeme kuyruklarına mahkum muyuz?" başlığı altında, gecikmiş elektrik faturalarının neden banka havalesi ya da elektronik ortamda ödenmediğini soran şikayetlere yer verilmişti. Konu ile ilgili olarak, Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ Genel Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Melek Haberdar imzasıyla gelen açıklama şöyle: "Şirketimiz ve bankalar arasında imzalanmış olan Tahsilat Protokolleri doğrultusunda, bankalar tarafından, Şirketimiz abonelerine ait, gecikmeye girmemiş enerji bedeli faturaları tahsil edilmektedir. Gecikmeye girmiş faturaların ödemeleri sadece şirketimiz veznelerinden yapılabilmektedir. Konu ile ilgili bankalarla yapılan görüşmelerde, data yükünün çok fazla olduğu gerekçesiyle, gecikmeye girmiş fatura tahsilatının mümkün olamayacağı belirtilmiştir." ------ Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.