Sayın Sağlık Bakanı'nın dikkatine; Bir yakınım böbrek hastası, haftada 3 defa Balıkesir Devlet Hastanesi'nde diyaliz makinesine bağlanıyor. Takdiri ilahi, Allah'tan gelene razıyız... Çoğu zaman şahit olduğumuz için, ilk önce böbrek yetmezliği çeken hastaların psikolojisine değinmek istiyorum. Bunlar, hayattan ümitlerini kesmiş, kırılgan, stresten çok etkilenen, her zaman motivasyona ihtiyacı olan, makineye bağlı hastalardır. Biz hasta yakınları, bu hastaların diyalize eksiksiz olarak katılmalarını teşvik ederken, onları hayata bağlamaya çalışırken; bu ünitede çalışan doktor ve görevliler aynı hassasiyeti göstermiyor, burada yazamayacağım kelimelerle aşağılıyor... Sağlık Bakanı'nın, "Hastanelerde şeffaflık ve güler yüzlü olunması" için genelge yayınladığı bir zamanda, hastanelerde bu olaylar oluyor, tıp mezunu bir doktor insan onuruna yakışmayacak kelimeler kullanıyor... Böbrek hastaları çoğu zaman sıkıntılı olur, kah tansiyonları çıkar, kah ağrıları artar. Bu şikayetleri doktora söylersen vay haline! Her an azarlanabilirsin... Buradaki diğer görevliler de sanki kolluk kuvvetleri gibi çalışıyor. Hayattan ümitlerini kesmiş bu insanlara öyle devranılır mı? Hastalarla alay etmek, bunların isteklerine kulak asmamak ve niceleri... Çoğu hastanelerde diyaliz esnasında hastanın çubuk kraker, bisküvi gibi şeyler yemesi serbest iken, burada yasak. Sebebi nedir bilinmiyor... Başta Sayın Sağlık Bakanımız olmak üzere, yetkililerden rica ediyoruz; hastanelere ani ziyaretlerde bulunsunlar, yayınlanan genelgelere uyulup uyulmadığını görsünler, insanlarımızın ne kadar aşağılandıklarına şahit olsunlar... Personel bu tür hastalardan bıkmış olabilir. O zaman başka tedbirler alınsın. Bizim istediğimiz sadece güleryüz, alaka, tatlı dil. O hastalarla 24 saat beraberiz. Onları hayata bağlayan makineden sonra, morallerinin tamamen bozulmasını istemiyoruz... Alaka, güleryüz, tatlı dil; ara sıra ilaçlarımızın olup olmadığının sorulmasını, bir insan olarak istiyoruz... > Bir grup diyaliz hastası adına-BALIKESİR Bu sorumsuzlara "dur" deyin! RTÜK'e bir yazı yazsanız da, toplumun yapısına, ahlakına ters yayınlar yapanlara bir çare bulsalar Bazı programlar, çarpık ve kirli ilişkilerin sergilenmesinden meydana geliyor. Bu programların yaptığını, kimse topla tüfekle yapamaz. Hiçbir kural dinlemeden, değerlerimize ters olan herşeyi özendirerek pervasızca sergileyen programlara ve bu işin müsebbiplerine dur deyin!.. > Turan Yıldız Ecdaddan utananlardan medet umulur mu? Toplum olarak hep aynı dertlerle boğuşup, aynı şeylerle karşılaşıyoruz. Cinayetler, hırsızlıklar, gasp ve son zamanların modası kapkaççılık... Büyüğe saygısı, küçüğe sevgisi olmayan; anne-babaya asi olan; dinden, devletten, medeniyetten, tarih bilincinden nasibi olmayan insanların gittikçe çoğaldığı bir toplum haline geldik. Bu toprakların her karışında atalarımızın, şehitlerimizin kanı varken, bu yaptıklarımız reva mıdır? Bu yapılan saygısızlıklar, edepsizlikler yakışır mı? Bütün bunların müsebbibleri; dinimizi, tarihimizi, kültürümüzü bizlere unutturan ve öğretmeyenlerdir. Düşünün, bugün bir genç mevcut eğitim sistemiyle bunları ne kadar öğrenebilir? Televizyon programlarında rezillik diz boyu, gazetelerin bir kısmı adeta et pazarı... Sonra da fuhuş, uyuşturucu ve diğer suçların esiri olmuş gençler... Değerlerinden, ecdadından utanan bir nesilden medet beklenir mi? Artık uyanma zamanıdır. Bizi biz yapan değerlerle barışma, kendimize gelme zamanıdır... > A. Çelik - ANKARA