Sağlık Bakanı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı iyi niyetle güzel şeyler yapıyorlar. Ama mevcut yapı bir türlü iyileştirilmiyor. Hastanelere düşen herkes canından bezmiş olarak dönüyor. Her işlem adeta vatandaşın işini zorlaştırmak için tasarlanmış! Özellikle sevk işlemleri, sürekli hastalığı olan vatandaşların tahammül sınırlarını zorluyor. T. Oğuz'un belirttiği bu bürokrasi ne zaman bitecek? "Eşimin guatr rahatsızlığı dolayısıyla, Temmuz 2003 tarihinden itibaren sık sık hastaneye gitmek zorunda kalan emekli bir vatandaşım. Alt yapı yetersizliğini biliyorum, ancak pratikteki bazı sıkıntıları dile getirmek istiyorum. Mevcut uygulamalarıyla sevk işlemleri, sürekli hastaneye gitmek zorunda olan birisi için gerçekten tam bir işkence. Sevk alıp hastaneye gidiyoruz, gerekli işlemleri yaptırırken özellikle fotokopi isteniyor. Orijinali malum evraklarla birlikte alınıyor, ama çekilmesi ve bulundurulması gerekli olan fotokopi elimizde kalıyor. Buna bir anlam veremedim. İkincisi, o gün muayene oluyorsunuz, tahlilleriniz vardır, gidip tahlillerinizi yaptırıyorsunuz. İki veya üç gün sonra almanız gerekiyor, yeniden sevk almanız lazım; sevki aldınız, yeniden fotokopisini çektirdiniz, hastanede yeniden takip formu çıkarıyorsunuz. Tahlil sonucunu alıp doktora gidiyorsunuz, eğer o arada bir de kontrol verilmişse, 10 gün sonra tekrar geleceksiniz demişse doktor, vay halinize!.. Yeniden sevk, yeniden fotokopi ve yeniden takip formu... Takip formu derken, size basit gelmesin bu evrakı alabilmek için sabah saat 5'te hastanede olmanız gerekiyor. İnanmıyorsanız Kartal Devlet Hastanesi'nin önüne geliniz sabah saat 5'te, görürsünüz... Her sağlık ocağına gittiğimde, ki sevk olacağım artık belli olan bişey, orada bile sıraya gireceksiniz, numara alacaksınız, sevk yazdıracaksınız. Ondan önce orada da fotokopiler vs. lazım; sağlık ocağında sevk kağıdı almanın dışında bir işlemim olmadığı halde muayene olanlarla aynı işlemi yaptırıyorum. Harcanan kırtasiye malzemelerine acıyorum. Biz nasıl olsa çileye alışkınız, hele SSK'lıysanız... Sık sık sevk alanlar için bu kadar bürokrasiye ne gerek var, daha basit ve kolay bir düzen kurulamaz mı? Bazı doktorların, Başhekim Yardımcısı olarak sabahtan akşama kadar imza attıklarını gördüm. Yıllarını bu mesleğe vermiş insanların, hastalar yerine imza işiyle uğraştırılması doğru mu? Bir de mühür çilesi var, bu kadar bürokrasiye neden yöneliniyor, anlamadım! Oradaki imza ve mühür kuyruklarını görseniz, bir hastayı komaya sokacak kadar sıkıntılı. Hastanede bin kişi varsa, her bir imza için bu insanların sirkülasyonu kalabalığı daha da artırıyor ve bin kişilik insan seli 3 bin-4 bin olabiliyor..." Çektiğimiz çile ne zaman bitecek? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na; SSK Samatya Hastanesi'nin Göz Kliniğinde muayene oldum, anjiyo için gün verdiler. Verilen tarih olan 15.12.2003 günü gittim. Kuyrukta uzun süre bekledikten sonra, makinenin bozuk olduğu gerekçe gösterilerek Çapa Hastanesi'ne sevk ettiler. Oraya gittim, "sabah 07'de gelin, muayene olacaksınız" dediler. Ertesi gün belirtilen saatte gittiğimde, sevkli gelen birçok hastanın yetkililerle münakaşa ettiklerini, sonra da kızarak gittikleri gördüm. Sevk kağıdını yetkililere uzattım, 25 milyon muayene ücreti istediler. Sevk kağıdı üzerinde bulunan, "kesinlikle para ödenmemesi" ibaresini gösterdim, anjiyo için alınmadığını, muayene için alındığını söylediler. Bu da yetmezmiş gibi, acil olarak gitmemize rağmen 3 ay sonraya gün verdiler. 50 milyon verseydik belki de işimiz hemen görülürdü... Bu tür "soygun"lar ne zamana kadar devam edecek? SSK kendi cihazlarını tamir etmekten aciz mi? Bu işkence ve haksızlıkları daha ne kadar çekeceğiz? > İsmi Mahfuz - İSTANBUL