Hayal ettiğimiz Türkiye ve Artvin için bu projelerin bitmesini sabırsızlıkla bekliyoruz
Yeşil ile mavinin buluştuğu serhat ilimiz Artvin, her geçen gün daha da gelişerek, güzelleşmeye devam ediyor. Bugün yapımı devam eden Çoruh Parkın bitmesi, çevre yolunun yapılması, teleferik ağı ile Artvin'in ulaşımının sağlanması, Çayağzı Mahallesi'ndeki Artvin Çoruh Üniversite Kampüsü'nün iki köprü arasında bir bütünlük sağlayıp genişlemesi, Mersivan Kayak Merkezi'nin tam teşekkülü bir şekilde hizmet vermesi, Kredi ve Yurtlar Kurumunun 600 kapasiteli yeni bir yurdunun yapılacak olması...
Ardanuç Yolu'ndan Erzurum Yolu'na Köprü ile bağlantının kurulacak olması, Artvin'e Hatila bölgesinden içme suyunun gelecek olması, göçün artık geriye dönmesi, Deriner Barajı'nın elektrik üretmesi, Hopa Cankurtaran Tüneli'nin bitmesi, Borçka Muratlı bölgesinden Gürcistan'a yeni bir Kara Hudut Kapısının açılacak olması, Şavşat Çevre Yolu'nun yapılması, Ardanuç'ta Rehabilitasyon Merkezinin kurulması ve bunun gibi daha birçok güzel hizmetlerin ilimize gelmiş ve gelecek olması, bizleri heyecanlandırıyor. Gelecek 10 yılda, bu hizmetlerle, hayal ettiğimiz Artvin'e kavuşmamız gerçekleşiyor.
Ülkemizde de 3 nükleer santralin kurulması ile enerji açığımız kapanacak. Yeni bir sivil anayasanın yapılacak olması, terörün bitmesi, 2.5 trilyon dolarlık millî gelire kavuşacak olmamız, kişi başına düşen millî gelirin 20 binlere ulaşması, 500 milyar dolar ihracatımızın olması, ülkemizin batısından doğusuna hızlı tren hattının döşenmesi, 600 bin km'lik duble yolların tamamlanması, Marmaray projesi ile deniz altından Avrupa ile Asya'nın birbirine bağlanması, ülkemizde Avrupa'nın en büyük havaalanının yapılacak olması, İstanbul'a 3. Boğaz Köprüsünün kurulması ile Türkiye daha da gelişecek ve büyüyecektir. Kendi iç meselelerini çözmüş bir Türkiye artık insanına refahı da getirerek, hayal ettiğimiz konuma gelmiş olacaktır. 2023 yılında Artvin ve Türkiye hedefleri gerçekleştiğinde Türkiye'nin önünde kimse duramaz.
Bunun içindir ki eş zamanlı yapılan bu büyük ve devasa projelerin bitmesini hepimiz arzu etmekteyiz. Buna en büyük engel de terördür. Özellikle ülkemizin başına bela olarak sardırılan terörden kurtulmamız lazım.
Yüksel Kantar
KPSS mağdurlarının sesini duyun
Bizler üniversite lisans mezunları olarak, iki yılda bir yapılan KPSS-B sınavına eşit şartlarda girmekteyiz. Devlet kurumları, yılda iki defa (Mayıs ve Kasım ayında) belirledikleri personel ihtiyaçlarını ÖSYM'ye bildirerek atama yapmaktadırlar.
Kurumların ihtiyaç duydukları personel nitelikleri farklı olabilmektedir. Ancak uzmanlık gerektirmeyen, Veri Hazırlama Kontrol İşletmenliği (VHKİ), Memur, Ambar Memuru, Bilet Kontrol Memuru, Muhafaza Memuru, Muayene Memuru, Enformasyon Memuru, Gişe Memuru, Bilgisayar İşletmeni gibi memurluklar vardır. Bu tür memurlukları bütün lisans mezunları yapabildiği halde, kurumlar, farklı uygulamalar ile haksızlığa sebep olmaktadır. Bu yüzden, bazı bölümler 60-70 KPSS P3 puanı ile atanırken, bazı bölümler, KPSS P3 puanı 90 olmasına rağmen atanamamaktadır.
Eğer kurumlar (SGK, PTT, Gümrük Muhfz., İşkur, İçişleri Bak. Maliye, Yurtkur, Üniversiteler) uzmanlık gerektirmeyen memur alımlarında, bütün lisans mezunlarına eşit mesafede yaklaşıp (geçen yılarda olduğu gibi), personel alım kodunu nitelik kılavuzunda da belirtilen kurala uygun şekilde ÖSYM'ye bildirir ise, bu haksızlık ortadan kalkacak ve KPSS sınavına girenler hak ettiği puanları eşit şartlarda kullanabileceklerdir.
Nitelik Kılavuzu'nda, "Kamu kurum ve kuruluşları, yürütülebilmesi için herhangi bir mesleki veya teknik öğrenim görmüş olmayı gerektirmeyen Memur, Ambar Memuru, Santral Memuru vb. kadroları için personel talebinde bulunurken, lisans mezunları için '4001' (herhangi bir lisans programından mezun olmak) kodunu kullanacaklardır" denmektedir.
Böylece, her kurum aynı memurluk için farklı nitelik istemeyerek, adaletli bir atama şekli sağlanmış olur.
Kimyager
Burak Yurtseven
Vatandaşı ürkütmeye ne hakkınız var?
Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı'nın dikkatine;
Kira Geliri Beyannamesi vermem için, ev adresime Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan önceki hafta bir mektup geldi. Bu mektupta, eğer herhangi bir kira gelirim yoksa bir şey yapmama gerek olmadığı yazılıydı.
Geçen hafta, adıma kayıtlı annemin ve eşimin kullandığı cep telefonlarına, yine "Kira Geliri Beyannamesi" ile ilgili mesajlar geldi. Bu durum karşısında, 82 yaşındaki annem ve babam oldukça tedirgin oldular. "Derhal Vergi Dairesi'ne git, kira gelirin olmadığına dair dilekçe ver oğlum, başına bir şey gelmesin" demeye başladılar.
Maliye Bakanlığı'nın ve Gelir İdaresi Başkanlığının, kayıt dışı ekonomiye çekidüzen verme çabasından ziyade milleti korkutma şeklini alan bu uygulamasını anlamakta zorluk çekiyorum. 10 yıldır biz böyle alışmadık. Korku salan bürokrasi çalışmalarından dolayı ürktük.
Milleti ürkütmenin sonu iyi gelmez, bu anlayışa derhal son verilmelidir.A.E.-İSTANBUL