Ben 1934 Salihli doğumluyum. 3 çocuğum, 4 torunum var. SSK emeklisiyim. Şu anda oğlumla züccaciye işi yapıyoruz. Siftah yapmadan dükkan kapatıyoruz. Devlet, dar gelirli esnaftan vergi istiyor, Bağ-Kur primlerini istiyor; borçlerı 18 aylık taksitlere böldü. Ama iş olmayınca, para kazanılmayınca bu para nasıl ödensin? Vergi dairesinden söylendiğine göre, birkaç taksitten sonra ödeyebilenler azalıyor. Ekonomik kriz hepimizi çok etkiledi, ticaret zorlaştı, işler bozuldu. Sattığımızı rafa koyamıyoruz. Esnaf kâr devrini bıraktı ar devrini yaşıyor. Her gün zam yapılan bir çarpık düzen hepimizi fakirleştirdi. Morale ihtiyacımız var, ama bu lafla olmuyor, icraata ihtiyaç var... Zengin her zaman arabasını dağdan aşırıyor, sahillerde eğleniyorlar, buna içimiz parçalanıyor. Çiftçi, bağcı, tütüncü perişan. Ova köylerinde intiharlar çoğaldı, halk bunalım içinde. Türkiye iyi yönetilmiyor. Doktor ücretleri 30 milyon, ameliyatlar milyarı geçti; tüpgaz her gün zam görüyor, içki tüketimi ve fuhuş patlıyor, sokaklar güvenli değil, adaletsizlik dizboyu; önümüz kış, iş yok, ne olacak halimiz... Üretim olmadan enflasyon düşer mi, ekonomi düzelir mi? Bunu ilgililer bilmiyor mu? Krizlerle, gerilimlerle, halkın boğazını sıkmakla, işyerlerini kapatmakla nereye varacaklarını düşünüyorlar? Hamdi Pakdemir - SALİHLİ Ben bu işten birşey anlamadım! Bizler Türk Dili ve Edebiyatı mezunları olarak MEB'de sınıf öğretmeni olarak çalışırken; Bakanlık emekli olmuş Türkçe/ Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerini göreve çağırıyor. İnşallah bizleri de branşımızda çalışmaya çağırırlar... ¥ Asker Öğretmen - YOZGAT İSKİ'den KSUB açıklaması 13 Ağustos 2001 tarihli gazetenizinde "Haksızlık bu" başlıklı okuyucu mektubunda, İstanbul halkının "Kullanılmış Suyun Uzaklaştırılması Bedeli" (KSUB)'nin tahsil edilmesinden rahatsız olduğu ifade edilmektedir. 12 milyon vatandaşımızı barındıran İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak için kafi miktarda su temini yanında, önemli bir husus da su kaynaklarının korunması ve kullanılan suyun çevreye zarar vermeden deşarj edilmesidir. 1994 yılına kadar İstanbul'un atık sularının ancak %9'u arıtmadan geçiriliyor iken, bu oran bugün %80'e ulaşmıştır. Suyun temininin bir bedeli olduğu gibi, kullanılan bu suyun uzaklaştırılmasının da bir bedeli vardır. Atık suların arıtılarak uzaklaştırılmasının maliyeti içme suyunun maliyetinden daha fazladır. İSKİ faturalarında su bedeli ve kullanılan suyu uzaklaştırma bedeli (SU-KSUB) eşit olarak tahsil edilmektedir. İSKİ'nin uyguladığı SU/KSUB fiyatları, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin aldığı kararlar doğrultusundadır. Fiyat artışları; enflasyon oranları, diğer belediyelerin uyguladığı su tarifeleri ve suyun İSKİ'ye olan maliyeti gözönüne alınarak belirlenir. Kullanılmış suları uzaklaştırma bedeli sadece İSKİ tarafından değil, gelişmiş ülkelerin ilgili kuruluşları tarafından da tahsil edilmektedir. Sağlık Bakanlığı'na Ben Tokat merkezde oturuyorum. Merkezde bulunan Gündoğdu Mahallesindeki sağlık ocağında alet edevat tamam. Lakin içinde ne bir doktor, ne de bir hemşire var. Yetkililere bunu duyuruyorum. ¥ Erkan Özduran - TOKAT Haksız bir şekilde alınan "Güç Bedeli" TEDAŞ Genel Müdürlüğü'ne Ben Yeşiltepe Ayazağa'da oturmaktayım. Bilindiği gibi elektrik faturalarına bir de "güç bedeli" adı altında bir kalem alınmaktadır. Bu miktar konutlar için ayrı, işyerleri için ayrı olmaktadır. Bizim binada 5 daire için işyeri muamelesi uygulanarak fazla miktarda "güç bedeli" alındığını ve başlangıçtan beri bunun bu şekilde kesildiğini farkettik. Söylendiğine göre civarda bu durumda olan daire sayısı da çokmuş... Bunu farkeden komşular, sayacı okuyan kişiden durumu düzeltmesini istemişler. O şahıs da daire başı 5 milyon verilmesi halinde bu işi halledeceğini belirtmiş. En son, ilgili kurumu aradım, durumu hemen düzelteceklerini söylediler. Ama haksız olarak fazladan ödediğimiz paraların ödenmesinin ya da tüketeceğimiz enerjiye sayılmasının mümkün olmadığını söylediler. Muhtemelen tükettiğimiz elektrik de bu çerçeveden değerlendirilerek fazla para alınmıştır. Bunların konut olduğu bilinmiyor mu? Vatandaşın zaafı böyle istismar edilmeli mi? Bizden haksız olarak alınan paraların da iade edilmesini bekliyoruz... ¥ Akif - İSTANBUL Hadi affedin çocuklarımızı! Milli Eğitim Bakanı'na; Okulların açılmasına 3 hafta gibi bir süre kaldı. Her gün Dolar, Mark, kriz diye gündem sıcak tutuluyor. Bir de bizim 265 bin çocuğumuzun durumu düşünülsün. Af çıktı; suçlusu, suçsuzu affedildi, serbest bırakıldı. Aileleri sevindirildi. Bunları tekrar topluma kazandırmak için aileleri başta olmak üzere herkes mücadele içinde. Bize neden bu şans verilmiyor? Her gün "Bizim çocuklarımız onlar" adında yardım kampanyaları düzenleniyor, buna hepimiz destek veriyoruz, toplum faydalı, okumuz evlatlar kazansın diye... Peki bu 265 bin evlat... "Sınıfta kaldın, çalışmadın, hakkını kaybettin" diyerek 265 bin öğrenciyi sokaklara atmak doğru mu? Bu sizce adalet mi? Hadi bakan abiler, hadi öğretmenler, hadi duyarlı vatandaşlar, şu çocukları sevindirin. Bu kriz ortamında bir de bu azap yaşanmasın. Onlar daha çocuk. Şifo Mehmet'in yaptığı gibi "Bakan abiler, amcalar çocuklarımızı sevindirin", tekrar imtihan hakkı, okuma hakkı verin... ¥ Belma Aydın - İSTANBUL Bir sınav daha yapılamaz mı? Ben Anadolu Lisesi öğrencisiyim. Lise 1'deyim ve şu an sınıfı geçmem zor herhalde, çünkü edebiyatım zayıf. Ortalamam 3.02 olmasına rağmen, bir ders yüzünden sınıf tekrarı yapmak benim için çok zor, herkes için de çok zor olmalı. Ben sadece MEB'den Eylül'de bir sınav daha yapmalarını rica ediyorum... ¥ Murat Becel - SAMSUN Nasıl olsa sesimizi duyan yok! Merhaba sayın yetkililer, Biz Meslek Lisesi kurbanlarından sizlere selam. Yani bu feryadımız yine duyulmayacak, ama biz yine de yazalım dedik. Ben iki yıllık yüksek okulu zaten kazanıyorum, hiçbir faydasının olacağına da inanmıyorum. Ben 1999 mezunuyum. Madem böyle bir karar verecektiniz, 3 yıl önceden uyarsaydınız da, biz de bu duruma düşmeseydik. Bütün hayallerimiz yıkıldı. Bu ülkede artık okumak isteyen de okuyamıyor. Neyse, ne de olsa sesimizi duyan yok... ¥ İsmi Mahfuz