Her yere MOBESE sistemi kurulmalı

A -
A +

Artık bu ülkenin nüfusu oldukça arttı, 70 milyonu geçtik. Her gün asayiş ve huzuru bozan binlerce çeşit olayla karşılaşıyoruz. Hem de akla hayale gelmeyecek çeşitte olaylar ve suçlar. Suçlu, teknolojiye ve günümüzün çağdaş kurallarına göre kendini eğitiyor ve önümüze çıkıyor. Artık o ilkel hırsız, üçkağıtçı, numaracı sahtekar tipleri yok. Bilgisayarda dolandırıcılık çıktı, kredi kartı dolandırıcılığı çıktı, sahte çek, para yapılıyor bilgisayarda ve renkli yazıcıda basılıyor. Neler, neler, neler... Sadece telefon dinlemede, teknik takipte değil. Her alanda güvenlik güçlerine teknolojik destek şart. Özellikle MOBESE kamera sistemi çok önemli. Birçok suçlu bu sistem sayesinde yakalandı, belki de büyük provokasyonların önüne geçildi. Bunun en çarpıcı örneği de şırıngalı sapık olayı idi. Günlerce ne yalanlar söylendi, yazıldı; halkı birbirine düşürmek, ortalığı karıştırmak için neler uyduruldu. Bir kamera bütün bu oyunları boşa çıkarmaya yetti... İşte bu tür yayın ve uydurmasyon haberin ve ayrıca provokasyonun önüne geçmek için her yerde, her alanda MOBESE şart... Ortalık suçludan, art niyyetliden geçilmiyor. Bunlarla mücadele için çağın gereklerini yerine getirmek lazım. Şehrin güvenliği ve asayişi açısından çok önemli olan Mobese kameralarının her köşeye, her kavşağa, her güzergaha konmasında büyük fayda var. Aslında bu kameralar sadece suçluyu yakalamak amaçlı değil, bir yerde suç işlemeye meyilli insan için de caydırıcı oluyor. Mersin, Adana, İzmir, İstanbul, Bursa, Konya, Ankara, Diyarbakır, G.Antep, Elazığ, Eskişehir, Erzurum, Erzincan, K.Maraş başta olmak üzere bence tüm büyük illerde bu uygulama hemen harekete geçmeli. Lütfen bu işi ciddiye alalım. * Mustafa Göktaş >> Minibüslerin kaldırılması çektiğimiz eziyeti azaltmadı Minibüslerin E-5'ten çekilmesiyle birşey düzelmedi, trafikte bir rahatlama olmadı. Bunu bire bir yaşayan, çalışan bir vatandaş olarak böyle görüyorum. Minibüslerle çok kısa sürelerde istediğimiz yere ulaşabiliyorduk. Şimdi öyle mi? Otobüse binebilmek için en az 15-20 dakika beklemek gerekiyor, tabii ki araca binebilmek de büyük şans. Diyelim ki biz bir şekilde binebildik; ya o yaşlı insanlar bu hıncahınç dolu araçlara nasıl binebilir? 23 Şubat Cumartesi günü Bakırköy'den Yenibosna'ya 2 saatte ancak gelebildim. Otobüs duraklarının olduğu yerde mahşeri bir kalabalık vardı. Yaklaşık 1 saat kadar kuyrukta bekledikten sonra gelen otobüse, ezilme tehlikesi ile karşı karşıya kalarak binebildim. Durakta en az 50 kişi binemeden kaldı. Otobüse o kadar çok kişi tıkıldık ki 15-20 dk. sonra otobüsün içinde oksijen kalmadı, havasızlıktan rahatsız olmaya başladık. Fakat şoför bey birtürlü havalandırmayı açmadı. Havasızlıktan bunalmış bir halde Yenibosna'ya geldik. Duraklarda kapı açıldıkça kafamızı dışarı uzatıp, temiz havayı çekip yolculuğu bu şekilde bitirdik. Ne yapmaya çalışıyorlar, vatandaşa bu kadar eziyet çektirilir mi? Yetkililer bu eziyetleri hiç mi görmüyor? * Emine Ertürk-Yenibosna >> Bankacılar! Almayın artık şu kart parasını Bankaların aldıkları kart parası birçok kişiden tepki görüyor. Yıllık İşletim Ücreti yada aidat diye her yıl alınan değişik ücretler ile ilgili tartışmalar ve uyuşmazlıklar bir türlü bitmiyor. Bu tür ücretler bu aralar müşteri hesaplarına yansıdığı için, tepkiler de üst üste gelmeye başladı. Bilindiği gibi, Tüketici Dernekleri ve bazı vatandaşlar bu tür bir ücreti almanın haksızlık olacağını düşünerek Hakem Heyetlerine ve Mahkemelere müracaatta bulunmuştu. Hakem Heyetleri ve Mahkemeler bu ücretin alınmaması yönünde kararlar vermişti. Alınan bu kararları gerekçe gösteren birçok müşteri, ilgili bankalara itirazda bulunmuş ve alınan ücretlerin iadesini sağlamıştı. Bunu sağlayamayan bazı vatandaşlar da kartlarını iptal yoluna gitmişti. Bu sene de aynı kargaşa devam ediyor. Yine ücretler geliyor, bazı müşteriler itiraz ediyor, isteği kabul edilmeyen müşteriler o kızgınlıkla kartlarını iptal ediyor, yıllardır çalıştıkları bankaya küsüyor, hesaplarını kapatıyor.... Değer mi? Bankalar bu kargaşaya son vermeliler. Yıllardır kendileriyle çalışan, sadık, dürüst müşteriyi üç-beş lira için üzmeye, kırmaya, kaybetmeye değer mi? Gelen şikayetlere hak vermemek mümkün mü? Mesela İzmir'den arayan Fikri Dağlıgil haksız mı? "13 yıldır bi bankanın müşterisiyim, kredi kartını da kullanırım. Geçmiş yıllarda kredi kartlarına 2-2,5 YTL ücret alınırken, 2007 yılı başında, 25 YTL üyelik ücreti adı altında çıkarılan borcu görünce, o kızgınlıkla bankanın Karabağlar Şubesine gidip bu ücretin iptalini, olmazsa kartımın iptalini istedim. İmzaladığım sözleşme gereği bu ücreti ödemem gerektiğini, ancak kredi kartımı 2008 Şubat ayında iptal ettirmemin daha doğru olacağını, nasıl olsa yıllık ücreti peşin ödediğimi söylediler. Bende 2008 yılı Ocak ayı sonunda kredi kartımı iptal ettirdim. Hiç borcum kalmadı. Yeni kart gönderildi Bir hafta sonra kredi kartları servisinden bir görevli beni arayarak, kart iptalime üzüldüklerini, benim iyi müşterilerinden birisi olduğumu, bu nedenle kredi kartımı iptal ettirmeden, kendileri ile görüşmem halinde, bu işin halledileceğini söyledi. Bana yeni kart göndereceklerini ve üyelik ücreti almayacaklarını söyleyerek, yeni kart ve yeni sözleşme gönderdi. Ben iptalden sonra yeni sözleşme imzalamadım. Ancak, daha kartı kullanmaya başlamadan, "yıllık üyelik ücreti" adı altında, Şubat ayı ekstremde 17 YTL'lik borcu görünce, bankaya şikayet e-maili gönderdim. Beni arayan bir görevli bu ücreti almak zorunda olduklarını, kartı iptal ettireceğimi söylediğimde bunun kendi tercihim olacağını saygı duyduklarını söyledi, ben de bu borcu ödeyip kartımı iptal edeceğimi söyledim. Avukatımla yaptığım görüşme sonunda, bu ücreti almalarının kanunsuz olduğunu, ödemememi bildirdi. Ancak,17 YTL'nin asgari tutarı olan 5 YTL'yi, kartımın bağlı bulunduğu hesabımdan kestiklerini gördüm. Bankaya gönderdiğim şikayet e-mailimi de cevaplamadılar..." Aynı şekilde, Mustafa Cerciş Ceşen ve başka okuyucular da bankaların neden bunda ısrar ettiklerini anlayamadıklarını ve hatadan dönülmesi gerektiğini belirtiyorlar: "Tüketici Hakem Heyetleri, bankaların yıllık işletim ücreti ile kart aidatlarını almalarının haksızlık olacağına karar verdi ve bu yönde alınmış mahkeme kararları bulunmakta. Bankaların bir kısmı bu bedeli almıyor, bir kısmı da hâlâ almaya devam ediyor. Bu iş keyfi mi? İsteyen istediğini yapabiliyor mu? Bu işle ilgili kurumların hiçbir diyeceği yok mu?" Görüldüğü gibi, müşteriler bir çözüm bekliyor. Bu paraları kesip, itiraz edenlerinkini iade edip, sessiz kalan vatandaştan almaya devam etmenin de çözüm olamayacağı bilinmeli. Güven sarsıcı bu durum kısa zamanda düzeltilmelidir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.